Felaketler biri birini kovalıyor. Alanya’da çıkan orman yangınının bugün 8. Günü. Akdeniz’de: Manavgat, Gündoğmuş, Akseki, Bodrum, Milas, Bodrum, Köyceğiz, Tavas, Kavaklıdere, Marmaris, Uşak ve Menteşe yanıyor.

Felaketler biri birini kovalıyor.

Alanya'da çıkan orman yangınının bugün 8. Günü.

Akdeniz'de: Manavgat, Gündoğmuş, Akseki, Bodrum, Milas, Bodrum, Köyceğiz, Tavas, Kavaklıdere, Marmaris, Uşak ve Menteşe yanıyor.

Ormanlarımız, milli varlıklarımız cayır cayır yanıyor; içimiz parçalanıyor.

Köyler, zeytinlikler; vatandaşların dişinden tırnağından artırdığı imkanlarla yaptıkları evler, bahçeler, geçim kaynağı inekler, keçiler yandı, yanıyor.

Tavşanlar, sincaplar, kuşlar, kaplumbağalar, börtü böcekler yandı, yanıyor

Ciğerlerimizi söküldü, sökülüyor.

Bir şey yapamamanın burukluğu, ezikliği, çaresizliği içinde kıvranıyoruz.

Milletin oyları ile seçilmiş milletvekilleri böylesi bir büyük milli bir felaket karşısında dahi toplanamıyor.

Karadeniz'de şiddetli yağmurla birlikte taşan derelerin sebep olduğu sel baskınlarının yaraları henüz tazeliğini koruyor. Dere yatağına inşa edilmiş evlerini su basan vatandaşlarımız perişan, suda boğulan canlarına ağlıyorlar.

24 Ocak 2020 Elazığ depremi ile aynı yılın 30 Ekim tarihinde meydana gelen depremin yaraları henüz sarılmadı.

Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs illeti artarak can almaya devam ediyor, salgın dördüncü pikini yapmak üzere.

İç ve Doğu Anadolu'da kuraklıktan ekinler kurudu, kıtlık kapımızı çaldı, çalacak.

Marmara Denizini müsilaj istila etti, başta balıklar olmak üzere deniz canlıları ölüyor.

Suriyeli sığınmacılar yetmezmiş gibi şimdi de Afganlı mülteciler ellerini kollarını sallayarak yurdumuza giriyorlar. Ülkemiz sanki yolgeçen hanı… 4 milyon Suriyeli, 1 milyon Afganlı… Afganistan'dan gelen sığınmacılar erkek, genç…

İçte fitne ateş körüklenirken dışta yalnızlaştırıldık.

Madenlerimiz talan edildi. 2012-2018 yıllarını kapsayan yedi yılda 65 bin 883 hektar orman madencilik faaliyetine açıldı. Bu açılım(!) katlanarak devam ediyor.

Devlete ve dolayısı ile millete ait olan fabrika, işletme, kurum ve kuruluşlar satıldı.

Beton, beton, beton şehirlerimiz şehir olma özelliğini kaybetti. Betonlaşma, dünyanın en güzel şehirlerimizden biri olan İstanbul'umuzu hançerledi, hançerliyor.

İşsizlik, başını alıp gitti. TUİK verilerine göre azalmış gözükse de işsizliğin %16'larda olduğu biliniyor. Her üç gençten ikisi işsiz.

Faizler %19'larda, yıllık enflasyon % 25,14…

Eğitim yerlerde sürünüyor. 2.6 milyon adayın katıldığı üniversite sınavlarında 1 milyona yakın aday 150 puan alamayarak baraj altı kaldı. TYT'de; 40 Matematik sorusunda doğru çözme ortalaması 5.1; 20 Fen Bilimleri sorusunda doğru çözme ortalaması 3.2; 40 Türkçe sorusunda doğru çözme ortalaması 18. 4; 20 Sosyal Bilimler sorusunda doğru çözme ortalaması 8.3 ile 4+4+4 12 yıllık eğitimin çöktüğü gözlemlendi.

Ülke karanlığa sürükleniyor

Ülke hırsa teslim…

Yalan, riya, talan, israf…

Adalet rafta, vicdan taşlaşmış, liyakat ücretsiz izne ayrılmış…

Fitne, fütuhata çıkmış…

Ülkede acı, korku, karamsarlık, bedbinlik, umutsuzluk kol geziyor.

Milli iradenin tecelli ettiği TBMM'si devre dışı…

Mafya lideri TC savcılarını göreve çağırıyor.

Ergenekon'u, açılımı, sanal mahkemeleri, Oslo'yu, Dolmabahçe'yi Megri Meğri'yi, zılgıt'ı, Hendek Savaşlarını çoktan unuttuk.

Soma maden faciası, Gar Katliamı, tren kazaları aklımıza dahi gelmiyor.

Öylesine perişan, ölümüne bedbiniz.

Yarınlarımız…

Ne demişti İstiklal Marşımızın Yazarı Mehmet Akif Ersoy:

Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?

Mahşerde mi bîçarelerin, yoksa felahı!

Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!

'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Cani geziyor dipdiri... Can vermede masûm

Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?