Ülke gündeminizi teşkil eden Halep meselesi yediden yetmişe herkesi üzmüş, kahretmiş durumda.

Ülke gündeminizi teşkil eden Halep meselesi yediden yetmişe herkesi üzmüş, kahretmiş durumda.

Zülüme seyirci kalmayanlar bugün yollara düştü.

Özellikle Memur-Sen 350 Tır ile Halepli kardeşlerine bir nefes aldırmak için yollarda.

Yollara düşenler ile klavye delikanlılığına soyunanların bariz şekilde ortaya çıktığı bu günler, iyi gün dostluğu ile kötü gün dostluğunu resmetmekte. Memur-Sen yollara düşerken, Halep için ses olmak isteyenler dertlenirken, tek derdi birkaç üye kapma olan bazı kişilerde klavye delikanlılığına soyunmakta. Ucuz hesapların adamları tam da bunu yapar işte. 1 Milyon Üyesi olan Memur-Sen'i Cumhurbaşkanına şikayet eden zat!

Muhbirliğine de, iftiracı yalanlarına da bence gerek Yok! Lakin bu ülkenin MİT'i de Polisi de görevini yapmakta... Size düşen yalansız iftirasız din görevlisi görevinizi icra etmek. Aksi herkesi üzer.

Ne garip bir durum. 15 Temmuzda meydanlarda olan Din görevlileri ile ilgili Diyanet-Sen'in hazırladığı Darbeleri Susturan Salalar Belgeselini dünya seyretmiş, oradaki din görevlilerinin hangi sendikaya üye olduklarına en başta yaradan şahitlik yapmışken bile bile lades olmak anca klavye delikanlısına yakışırdı.

Klavye delikanlısına tıpkı onun yaptığı gibi maddelerle ufak hatırlatma yapalım. 15 Temmuz darbe değildir, işkal gecesidir.

15 Temmuz işkal gecesinde TRT de olan, İşgalcilere ilk darbeyi indiren Memur-Sen Genel Başkanı ve yönetimiydi. O geceye şahitlik eden 79.999 kişiydi. Klavye delikanlısı hariç

At izi, it izi söylemi FETÖ olayını sulandırmaktır. Her ne hikmetse 241 Şehit için bir cümle sarf edemeyenler mağdur edebiyatıyla savunma stratejileri geliştirmekte.

Şehitlere ve ailelerine, gazilere ve ailelerine bir cümle sarf edemeyenler devlet yanlış yaptı söylemi hadlerine değildir. Devlet suçluyu da, suçsuzu da ortaya çıkaracak güçtedir. Varsa bir hata, telafi edecek olgunluktadır.

15 Temmuz İşkal gecesinde Diyanet-Sen Genel Başkan yardımcısı Osman Aydın Genel Kurmayda, Hacıbey Özkan Emniyet Müdürlüğünde, Mehmet Yaman Beştepede, Mehmet Ali Omurca Kızılay'da Ve hatta hatta sendikamızın çalışanlarından olan Ahmet Ergül Genel kurmayın içinde işgalci askerler tarafından darp edilmişti. Bunun yanında o gece şehit olan Din görevlisi kardeşimiz Ali Alıtkan üyemizdi, o gece gazi olan 22 din görevlisi bizim üyemizdi. İşte tam bu noktada Darbeyi Durduran Salalar belgeselini tekrar hatırlatmak isteriz. O belgesel 3 Aralık sabah saat 9 da altı farklı kanalda yayınlanmıştı. Seyredilemediyse internette görülebilir, ona da mecaliniz yoksa Genel Merkezimiz adresinize de göndere bilir!

Memur-Sen'in Ak Parti ile olan ilişkisinden rahatsız olmak, bu güne kadar verilen mücadeleyi bilerek görmezden gelmektir. Lakin Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat televizyonda 28 şubatı değerlendirirken "o yıllarda memur-Sen olsaydı bu sancıları yaşamazdık demiştir. İşine geleni duyan, işine gelmeyene kulağını tıkayan klavye delikanlısına hatırlatmakta fayda görüyorum.

Memur-Sen olmasa meydanları kan götürür ifadesini kafasına göre yorumlayan zat! Memur-Sen bir sivil toplum kuruluşudur. Sivil toplum örgütleri olmadığı için Halepli kardeşlerimiz yüreklerimizi yakıyor, Halebe bombalar yağdırılıyor. Çocuklar ölüyor. Bize düşen ise kardeşlerimizin acılarına ortak olmak. Memur-Sen ve İHH olduğunu için bugün o kardeşlerimize el uzatan birileri var. Herkes karınca kararınca kanayan yaraya derman olmaya çalışıyor. Gevezelik yerine bir işe yaramayı deneye bilirsiniz

Klavye delikanlısı!

Yahu demezler mi adama, bak Halebe ülke kan gölüne zaten dönmüş sokaklarında kan akıyor, 
Demezler mi adama Memur-Sen olsaydı 28 şubat daha kolay atlatılırdı diyen kişi Bizzat Sn. cumhurbaşkanımız. Bir de demezler mi adama biz ne ile uğraşıyoruz, sen ne ile uğraşıyorsun. Şimdi bırak hamaseti, bir işe yaramak istiyorsan hayatında ilk defa! Kardeşlerimize bir yardımda sen yap!