İnsanoğlunun içinde yaşadığı gezegen tarihin en önemli yol ayrımlarından birine girdi. Yeni dünya veya yeni uygarlık farklılığını hissettirmeye başladı. Bu uygarlığın yeni bir felsefesi, yeni bir sosyolojisi, yeni bir psikolojisi, yeni bir siyaseti ve yeni bir ontolojisi olacak...

İnsanoğlunun içinde yaşadığı gezegen tarihin en önemli yol ayrımlarından birine girdi. Yeni dünya veya yeni uygarlık farklılığını hissettirmeye başladı. Bu uygarlığın yeni bir felsefesi, yeni bir sosyolojisi, yeni bir psikolojisi, yeni bir siyaseti ve yeni bir ontolojisi olacak. Bunun nasıl olacağını önümüzdeki birkaç yılda göreceğiz. İki yıl önceki Davos zirvesinde 2020 sonrası dünyası insanının çok farklı olduğunu ve yeni bir insan tipolojisi ile karşılaşacağımız söylenmişti. Korona salgını sonrası küresel güçlerden, onların emrindeki bazı bilim adamlarına kadar herkes 'yeni insan' modeline hazır olmamızı istiyor. Bu insan modeli nasıl olacak bilemiyoruz. Fakat şimdiden robot ya da bilgisayar gibi çiplerle gezecek olan insanlardan bahsediliyor.

Dünyanın şimdilik maruz kaldığı bu marazdan, illetten ve hastalıktan kurtulunca yani sis perdesi ortadan kalkınca, anlayacağız beşeriyetin nereye evirileceğini. İnsanoğlu teknoloji ile tanıştığında büyük bir refaha ereceğini düşünmüştü ancak öyle olmadı. Barbarlık ve vahşilik daha da arttı. Türkiye'nin ünlü halk ozanlarından Köroğlu bir sözünde bunu ne güzel ifade etmişti: 'Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu.' Halihazırda içinde yaşadığımız 21. yüzyılda da bireyselleşen ve yalnızlığa mahkûm edilen insanoğlu yeni teknoloji ile birlikte 'masumiyetini' kaybetti. Artık vicdan yok, vefa yok, paylaşmak yok, merhamet yok, adalet yok. Çünkü insanlık son kalan değerlerini de maddiyata kurban etti.

Korona virüs ile birlikte insanlık büyük bir şok yaşıyor. Çünkü küresel güçleri yönlendiren bir avuç insan, şeytanca hedefler için dünyayı bir uçuruma doğru sürüklüyor. İnsanoğlu ise bu sorunlara karşı cesur çözümler üretmek için hayal gücü ve cesaretini yitirdi. Dünyada ne olup bittiğini anlamayan Asya, Afrika, Latin Amerika, Arap Alemi ve Doğu Avrupa ülkelerinin liderleri ise halen 19 ve 20. Yüzyılın köhnemiş siyaset dilini kullanmaya devam ediyor. Kimi embesil diktatörler ise iktidarları uğruna halklarını katletmeye devam ederken, eski sömürgecilerin kapılarında dilenmeyi sürdürüyor. Bu ahmaklar sürüsü dünyanın değiştiğini ve sömürgecilerin artık eski güçlerinde olmadığını hala anlamış değil.

Yeni inşa edilecek dünya sisteminde, ABD ikinci olmak istemiyor, yaşlı Avrupa da nüfuzunun azalmasını istemiyor. Büyük bir güç olma yolunda ilerleyen Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki bazı ülkeler de kazandıklarını kaybetmek istemeyeceklerdir. Bu da beraberinde şunu doğuracak, dünya önümüzdeki yıllarda daha büyük jeopolitik ve ekonomik sorunlarla boğuşmaya devam edecek. Dünya, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar birbiri ile yakınlaştı. Artık bir ülkeyi etkileyen ekonomik, siyasi veya sağlık ile ilgili bir problem, tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Korona virüsü ile birlikte petrol fiyatlarının hızlı düşüşü ve borsalardaki büyük değişim hakikatte birçok şeyin habercisi aslında.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta Korona virüs salgını hakkında yaptığı açıklamada, dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirtti. 'Sapiens', 'Homo Deus' ve '21. Yüzyıl için 21 Ders' kitaplarıyla tanınan tarihçi Yuval Noah Harari de, Türkiye'de Habertürk televizyonuna yaptığı açıklamada, 'Bu krizden sonra dünya eski haline asla dönmeyecek; farklı bir dünya olacak' dedi. Anlaşılan o ki, ileriki yıllarda dünya tarihini Korona öncesi ve Korona sonrası diye bölümlere ayırıp okuyacağız. İnsanlık için bugün yaşananlarda çok büyük ibretler var. Refahta, israfta, adaletsizlikte, zulümde, vefasızlıkta ve değersizlikte tavan yapan insanı korona virüsü vurdu. Bakalım insanlık bundan ders çıkaracak mı, çıkarmayacak mı?

Nirengi noktalarımızın çoğu yıkıldı ve bırakın bir yol haritası çizmeyi, ne tarafa gittiğimizi bile bilmiyoruz. Ne siyaset adamları ne felsefeciler ne sosyologlar ne entelektüeller ve ne de din adamları artık hiçbir alanda çözüm sunamıyor. Tüm ülkelerin güvenlik politikaları iflas etti. Çünkü güvenlik politikaları şiddeti harlamaktan öteye gidemedi. Gıda ve sağlıkta bile insanların hayatları ile oynanır oldu. Amerikalı Doktor Marcia Angel 2009'da yazdığı bir makalede, 'Son yıllarda ilaç şirketleri pazarlarını genişletmek için yeni ve son derece etkin bir yöntemi mükemmelleştirdiler. Hastalıkları tedavi edecek ilaçlar geliştirmek yerine ilaçlarına uyacak hastalıklar geliştirmeye başladılar' demişti.

Tüm bu gelişmelere rağmen umutsuz değilim. Çünkü korona virüsü sonrası evine kapanan insanlığın, iyi bir tefekkürle yeni farkındalığı yakalayacağını düşünüyorum. Çünkü insanlık her şeyin güç ve para olmadığını anladı. Paylaşmanın, dostluğun, empatinin, merhametin, vicdanın ve adaletin yeniden önemli olduğunu fark etmeye başladı. Daha iyi bir gezegen için neler yapılması gerektiğini düşünmeye koyuldu. Düşünsenize insanlık asırlar sonra yeniden hijyenin önemini anladı. Şimdi sıra insanlığı teknolojiye, silah ve ilaç şirketlerine kurban etmemekte. Bir avuç insan bu şer güçlerinin oyunlarını tersine çevirebilir. Haydi insan, sen ins ve cin şeytanlardan daha kavisin. Teknolojinin seni kurban etmesine izin verme! Bencillik, ırkçılık ve kar endeksli bir toplum inşasına izin verme! Geçmişte bunu başardın, bugün yine başarabilirsin. Tek yapman gereken ünlü Fransız düşünür Alexis de Tocqueville'nin bahsettiği 'hızla akan bir nehrin ortasında, akıntı tarafından geriye, uçuruma doğru sürüklenirken bile, gözlerini inatla nehrin kıyısında görünen çerçöpe dikip kalmış gözlemcilere benzememek.'