Gecenin yalaz çıplaklığına doğru ilerliyor yorgun şehir. Dükkân kepenkleri, tek tek kapanmaya başladı işte. Caddelerden ayak sesleride çekildi.

Gecenin yalaz çıplaklığına doğru ilerliyor yorgun şehir. Dükkân kepenkleri, tek tek kapanmaya başladı işte. Caddelerden ayak sesleride çekildi. Geceye karşı duran birkaç asi ayak sesinden başka ses duyulmuyor. Birde çöp kutularını karıştıran birkaç kedi.

Burası umutlarını gökyüzüne anlatan, küçük şehrin insanlarının bulunduğu cadde. Burada geceler, metropollerde olduğu gibi gerçekliğin tüm çıplaklığıyla ortaya konduğu yerler değil. Buralarda hüzünler gizli, sevdalar yamalı kaldırımlara anlatılır. Sevgilinin gözlerine, küstahça, tüm anlamsızlığını yitirmiş benliğinle bakamazsın. Onun gözlerini, yıldızsız gecelerde yıldız diye koyarsın gökyüzüne. Zifiri geceyi ve senin içindeki anlatılmaz heceyi aydınlatsın diye. Buralarda sevmenin ve sevilebilmenin özgürlüğünü tek başına yaşarsın. Yağmurlu bulvarlarda, hüzünlü sevdasına doğru ilerleyen sevgiliye ‘’GİTME’’ diyecek kadar hürriyete sahip değilsindir…

Buralarda gözyaşları, rahmet yağmurları gibi, özgürce akmaz Arnavut kaldırımlara. Ya sevdalının içine yâda sessiz ve titrek gecede sana eşlik eden yastığının içine gömülür. İçine gömülen sevdan gibi…

Anneler dualı tespihleriyle karşılarlar, cumbalı evlerden şafak vaktini. Nur yüzlü dedelerin ayak sesleriyle secdeye varır, sabahın ilk öten kuşları ve gece rüzgârının ılık tadını alan kavak ağaçları. Çocuklar daha şendir. Çünkü buralarda, çocukların oyunları daha samimidir. Daha içseldir. Paylaşma duygusu maddi ve manevi olarak işlenmiştir. Onun içindir ki sevgilerini, sevdalarını bir kişi üzerinden binlerle paylaşırlar.

Şimdi ben bu satırları yazarken sevgili dostum, radyoda hasret türküleriyle özlenilen sevgiliyi çağırıyor. Ve bende radyomun bu ahengine katılıyorum. Gizli sevdalar serisinin bir üyesi olan sevdamı, kalın kitaplarda kalacak sevdamı özgürce korkmadan dile getiriyorum. Hayallerimde yeşerttiğim, özlemlerdeki sevgili, sen şimdi gidiyorsun vakitsiz ağlamalarım,

Sürgündeki pişmanlıklarım, umutsuz iz sürüşlerimde seninle hareket ediyor. Bu şehrin serseri kaldırımlarında, kuytu köşelere çekilmiş özlemlerimle hakikati bulmaya çalışacağım. Özlemlerimizin buluştuğu yere doğru yürüyeceğim. İçimdeki acının yaşlarını da beraber götüreceğim. Sessizlik ve sensizliğin buluştuğu yıldızsız gecelere…