YERLİ DEĞERLERLE DERİN KAVGA (2)

Zadevital (Bitkisel kökenli sağlığa yararlı ürünler üreten Konya firması) ABD’ye ihraca başladı. Solgar’a kendi ülkesinde rakip olmak ha! İnanamadım duyunca. Ne mutlu! Tutamıyorum gözyaşlarımı, birden heyecana kapılıp ellerimi çırpıyorum olduğum yerde. Fazıl Say’ı ayakta alkışlayan Cumhurbaşkanının bulunduğu o kalabalık salondayım sanki.

Yerli sanayi ayağa kalk!” diye haykıran milletin gür sesi bu ihracaat. Yürekten kutluyorum Zadevital girişimcilerini. Dua edelim milletçe. Onlara karşı çıkarılması muhtemel organize derin kavgaya direnç gücü versin Allah, utandırmasın kendilerini düşman-hain önünde! Aldığımız şu derse bakın lütfen!

Yıl 1993. Türkiye cep telefonu kullanmaya başladı. 1994’te 30 Aselsan mühendisi 1919 marka cep telefonu üretti (Marka adı tarihe dikkat!).3 ayda 10 ülkeye 5 bin ihracat yapıldı. ABD ve Güney Kore üretimi bugün ceplerimizi işgal eden ürünler henüz yok. Cep üreten 9 ülkenden biriyiz. İngiltere Teknoloji fuarında birinci seçiliyoruz. Titreşim özelliği de ilk bizim cepte. Ardından Aselsan 1920 ve 1923 markalarını yapıyor. Demirel, bu telefonla konuşursunuz ve dinlenmezsiniz diyor. Gafletle mi ihanetle mi iç yüzü bilinmez, patent alınmamıştır. Ne gerekse 1997’de rakip Nokia’dan bir mühendis getirilir. Onun gelmesiyle rakip firmalar patenti yok davaları açıp kazanırlar. Çukurova grup kazanç tercihiyle bu yerli değeri, parasını da Nokia’dan alarak depolarda tutar ve onu pazarlar. Ne acı!

Aklınızın ürettiğini satmayı öğrendikçe siz, çağdaş Türkiye’yi kuracak çağla yarışacaksınız sözleriyle gençliğime seslendiğim TRT Klibi Cumhuriyet Öğretmeni (Youtube sitesinde şimdi, çizili kısmı yazıp izlenebilir. Önce altındaki not okunmalı.) şiirini yazdığım yıllarda yaşanmıştı bu süreç. Üzüntü içinde takip etmiştim. Demirel’in sözlerinin videosunu bugün sosyal medya yayıyor. İbretle izlenebilir. Onun niye iktidardan 6 kez gittiğini, çok partili hayata geçtikten sonra gelen diğerlerinin de aciz duruma nasıl düşürüldüğünü hatırlaya hatırlaya.

Millî benliği felç etme kavgası derinden içimize sızmalarla yürüyordu ya bunu yıllarca anlayamamıştık. Ey 68 kuşağının bugün hayatta olanları! 6.Filo askerlerini denize attınız. Nazım Hikmet’in kapansın el kapıları, bu memleket bizim dizesindeki mantığıyla yürüyecektiniz değil mi? Anarşi ve terör telkini nereden geldi de banka soymalar, adam kaçırmalar… derken sağ sol çatışması içine düşürüldünüz? Aranızda ünlendirilip sonradan bölücü harekete dönüşenleri bugünlere getiren görünmez el kimindi? Bugün artık çok yönlü düşünüp farkına varabildiniz mi? Şiddetin şiddeti doğuracağı gerçeğini dün göremediniz, sol ideolojinin millî benliğimize sokulmuş bir fitne hançeri olduğunu fark edebilin artık!

Mit operasyonuyla başlayıp 15 Temmuz ihanetine kadar varan ve bugün derinlikten yüzeye fırlayan kavgayı, hangi dirayet felç etti, ediyor? Bize eller bir şey yapamadı,yapamaz da bukelemun hainler var. Umulmadık yerlerden fışkırıp vuruyorlar millî varlığımıza. Ekonomide vurmakla da kalmadılar, yargıda neler oldu, yaşamadık mı? Yargıya sızıp yerli değerlerimizi tutuklamadılar mı? Millet ağzına kader mahkûmu sözü nasıl pelesenk etti? Tarih boyunca süregelen haksız yargılamalardan değil mi?

Yazdığım oyunun kahramanı Bilge Ana’yı, bir sahnede şöyle konuşturdum:“Ben bu yörenin nice kanlı olaylarına şahidim emmim kızı! Hepsinde de suçluyu gördüm, bildim. Lakin kimseye gösteremedim. Suçlarını cahilde, güçsüzde görünür kıldılar hinoğluhinlikleriyle.” Bu oyun sözleri, kamuoyu önünde gerçek olma dı mı? Kumpas davaları, yargıyla derin kavga sonucu değil miydi? Bugünlerde de hangi bukalemun nerede, ne zaman, ne halt edecek de ardından hukuk yok, özgürlük yok diye kıyamet koparacak belli mi? Düşman tuzağı kutuplaşma yolunda fitneler kol geziyor. Niyet anlamak çok zor.

Yılmaz Özdil, Cumhurbaşkanı bira içseydi daha birleştirici olurdu dedi ekranda açıkça. Ne acaba niyeti? Müslüman ülkede alkol değer de onunla bütünleşeceğiz öyle mi, tıbbın alkol zararlı teşhisine rağmen? Allah’ım sen aklımı koru! Dilinizden düşürmediğiniz bilimciliğinize ne oldu? Hakkında kitap da yazıp kafa formatınıza sığınak yaptığınız Atatürk’ün alkol özendirici tek sözü var mı? Özel hayatında git ne içiyorsan iç, hastalığa yelken aç. İlgilendirmez kimseyi. İşret özendirmesiyle birleştirici olunmaz. Nasıl olunur? Uluslararası üne sahip sanatçımız Fazıl Say’ın bazı eleştirileri üzerinden kimilerince sürekli dışlanıyordu Cumhurbaşkanı. O ne yaptı? Konserine gitti ve kendisine Neşet Ertaş’ın plağını armağan etti. Ne demek bu? Sevgili Fazıl, yurdunun değeri müziği, güçlü bestelerinle evrensele götür değil mi? Buradan hareketle kültür ve eğitimle derin kavgayı da sonra dile getireceğim somut tespitlerle.