Yere düşmekle cevher...
(dünden devam)
Hadi desen ki kıble istikameti Taksim tarafıydı da hoca ve
arkadaşları tam aksi bir yöne, 6. Filo gemilerinin tarafına dönüp
namaz kılmıştılar o zaman eyvallah. Ama kıble deniz tarafında,
gemilerin bulunduğu istikamette ise namazı kılmayacaklar mıydı?
Meşhur ediplerimizi okumayı da tavsiye ederdi üstad. “Hikmetli
beyitlerle yazılarınızı süsleyiniz” diye tavsiyesi vardı
fakire.
O hâlde onu karalayanlara yine onun tavsiyesi doğrutusunda
hareketle, bugün de Namık Kemal'in “Hürriyet Kasidesi”nden bir
beytini dercedip;
Hakîr olduysa millet, şânına noksân gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetden
diyip ardından Namık Kemal mukallidliği ile biz de,
Vefat ettiyse Mehmed, şânına noksân gelir sanma
Necisler diline düşmekle keramet sâkıt olmaz veliden...
Yani bu pislikler sanıyorlar ki biz onu dilimize dolayıp
takipçilerinin hürmetini sarsabilirsek, merhumdan istifade ederek
vasıflı ve sağlam Müslümanlar yetişmesine mani olabiliriz..
Zehi gaflet, ahmakça dalâlet... O Rahmet-i Rahman’a rücu edince
vallahi ve billahi benim takvam da arttı, Allah yolunda çalışma
azmim de. Hayatını palavradan tüketenleri bilmem...
* * *
Öte yandan, Mehmet Şevket Eygi üstadım İslâm dinini zamanımızın
Diyanet İşleri Başkanlarından iyi bilecek düzeyde idi.. Ehl-i
Sünnet itikadını da hakkıyla savunan ve yaşayan biriydi. En küçük
bir taviz vermezdi.
Müslüman “ehven-i şerreyn tercih olunur” Mecelle kaidesine göre
karar verir... O da öyle yapıyordu.
Amerika kötüydü lâkin Stalin kasabının izinden gitmekte ve bu kanlı
rejimi ısrarla ihraç isetğindeki SSCB’ye değil kapitalist zalim de
olsa (parasında bile “biz Tanrıya güveniriz) yazan ABD’yi tutmak
gerekirdi...
Gerçi bazıları diyebilir ki, “ne Amerika, ne Rusya, ikisi de
İsrail’e kukla...”
Onları tebrik ederim. Lâkin inşá’allah her iki süper gücün de
desteğine muhtaç olmayan bir Türkiye’yi inşá edebilirler...
Bizim gençlik yıllarımızda Mücadele Birliği’nde iken sloganımızdı o
söz... Fakat hayaller, sloganlar başka, dünya konjonktörü ve
Türkiye’nin şu andaki hal-i pür melâli başkadır!..
Yıllardır yazıyorum. Emekli bir hava pilotu subay olarak hasseten
uçak işini defalarca yazdım: “TÜRKİYE KENDİ UÇAĞINI YAPMALIDIR”
dedim.
Birileri Nuri Demirağ’ın yaptırdığı uçaklarımızdan korkmuş ve
adamcağızı neredeyse VATAN HAİNİ ilân etmişlerdi. Sonra fabrikasını
Traktör fabrikası yaptılar ve nihayet o fabrikayı da yok
ettiler...
Bu hainlikleri hep CHP yaptı... Eğer Nuri Demirağ’ların mirasına
sahip çıkılsa idi bugün BOING, AIRBUS gibi devasa UÇAK
FABRİKALARIMIZ olur, Türk jetleri semalarımızda uçuşlarını yaparlar
ve hepimiz meselâ o VA-35’lere selâm dururduk. VA-35 ne mi? Vatan
35.
Yüzde yüz yerli imalatımız ve F-35’lerden de MIG-35’lerden de,
(Sukhoi) Su-35’lerden de üstün millî uçaklarımız olacak, RÜ’YÂ
uçağımız kendi ismiyle, meselâ KANAT (KA-577) gibi bir isme sahip
olacaklardı...
Müsaade etmemiş olanların iki dünyada cehennem azabı çekmelerini,
rahat yüzü görmemelerini diliyorum.. Onların çoğunluğu Eygi üstada
iftira atan Pekin gibi dönmelerdendir zaten...
Üstadım Eygi millî konularda o kadar çok yazmıştı ki onun izinden
gitmeyi şiar edinmiş bu fakir de her daim bu stratejik konuları öne
çıkardım, yazdım yazdım... İnşá’allah birgün Türkiye’nin
mürüvvetini de görmek nasib olur... En azından evlâtlarım görür...
(Amin) 19.07.2019