YENİ MODA; YILLARA MEYDAN OKUMA

2018’in sonlarına doğru sosyal medyada Düşen Yıldızlar (Falling Stars) modası yoğun ilgi görmüştü. Zenginlerin Yeni Akımı olarak tabir edilen, zengin-fakir kendini Yıldız zanneden birçok kişi yere kapaklanmıştı.

Bilinçli düşme pozu şeklinde hızla yayılan akıma türbanlı kadınlarda kapılmıştı. Lüks AVM’nin önünde, lüks arabaların kapısında, lüks evlerin salonlarında, hatta uçak merdivenlerinde, lüks çanta, pahalı telefon, saat, yüzük…

Lüks yaşam ve tüketim vurgusu yapılan bu akımla neler planlandı acaba? Nasıl bir kodlama ve ürün yerleştirme yapıldı? Bunu bilemiyoruz!

Millet olarak komplo teorisi üretmekte mahir olduğumuz söylenir. Yalnız algının âlâsının yapıldığı sosyal medyayı biz eğlence olarak kullanıyor olabiliriz. Ancak küresel güçlerin yönlendirme, özendirme, algı ve kodlama amaçlı yaptığı yönünde çok ciddi iddialar var.

Geçtiğimiz haftalarda yeni bir sosyal medya akımı dikkatleri çekti. On yıl meydan okuması (On years challenge). Bu akımla insanlar, on sene önce çekilmiş bir fotoğrafıyla yeni çekilmiş bir fotoğrafını yan yana koyarak, yaşamış oldukları değişimi sosyal medya üzerinden yayınlamaları şeklinde oluşan bir akım şeklindeydi.

Eee!.. Ne var bunda? Ne mahsuru var? Diyebilirsiniz.

Bakın, kapitalist güçlerin teknolojiyi çok iyi kullandıklarını, teknolojik ürünlerin sadece haberleşme ve eğlence amaçlı olmadığını bilmemiz gerekiyor. Milyonlarca insanın kodlandığını ve yapay zekâ çalışmalarında denek olarak kullanıldığını artık kör sultan bile biliyor.

Mevzumuza dönecek olursak. BBS NEWS TÜRKÇE’nin yaptığı bir çalışmada, genç neslin inancını kaybettiği, deizme hatta ateizme kaydığının sıkça dile getirildiği bir ortamda “büyüdük, güzelleştik, özgürleştik” temalı On Yıla Meydan Okuma paylaşımlarında, eski başörtülü ve yeni başı açık fotoğrafların daha yüksek oranlarda olduğu görülmüş. Buna karşın eskiden başı açık olup başörtüsü takmaya başlayan paylaşımların neredeyse sıfır olduğu gözlenmiş. Yani birilerine göre Türkiye’deki irtica tehdidi ortadan kalkmış. Bir başka ifade ile sıfırlanmış.

Siber sömürgeciliğin sanal âlemde kültürel emperyalizme dönüştüğü ilginç bir zamanda yaşıyoruz. Bilim adamlarının 2176 yılında Avrupa ve Asya toplumları arasında inanç, kültür, giyim kuşam, yeme içme ve benzer alanlarda hiçbir fark kalmayacağı yönünde çok ilginç, bir o kadar da tehlikeli öngörüleri var.

Peki, bunun farkında olan, bunu öngörebilen, ona göre davranabilen, sosyolojik, teknolojik tedbirlerini alabilen bu konuları dert edebilen bir Müslüman ülke, kurum, kuruluş, STK, lider, âlim, bilim adamı var mı?

Türkiye’de Müslümanlık, sadece kabuğu kalmış ağaç misali çatırdamak üzere. Bunun nedeni İslam’ı sadece mekanik ibadetlerden ibaret bir din olarak algılamamızdan mı? Yoksa Besmele ile kesilip kesilmediği üzerinde hassasiyetle durduğumuz hayvan etini yemeyi önemsediğimiz kadar, kul hakkı yememeyi önemsemediğimizden mi?

Allahu A’lem

Kalın sağlıcakla…