Yeni anayasa - II

Son 15 yıllık değişim, dönüşüm ve ilerleme çerçevesinde bakıldığında, Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, idari vb. her alandaki, dış politika sorunları dahil, sorunlarını çözerek kalkınması, bölgesel ve küresel bir güç olarak ortaya çıkabilmesi, uluslararası bir aktör olması, uluslararası barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunması; ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesine katkı vermesi, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruyarak özgür, zengin, müreffeh bir devlet olarak muasır ve medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilmesi ve nihayetinde varlığını ebediyete kadar sürdürebilmesi için itici kuvvet olacak yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Bu kapsamda 2012 yılı başında başlatılan ve başarısızlıkla sonuçlanan, 1 Kasım 2015 genel seçimlerinden sonra yeniden başlatılan, fakat yine başarısızlığa uğrayan yeni anayasa yapım ve yazım sürecinin, önümüzdeki dönemde, mutlak surette başarıya ulaştırılması ve yeni anayasanın hayata geçirilmesi son derece hayati öneme haiz bulunmaktadır.

Sonuç itibariyle yeni anayasa, Başkanlık Sisteminin yanı sıra, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, Yönetsel Yerinden Yönetim Sistemini, yönetebilir demokrasiyi ve bireyin haklarının devlete karşı korunmasını ihtiva etmelidir.

Yeni Anayasa, Türkiye’nin önümüzdeki süreçte PKK tarafından ihanet edilen çözüm sürecini, demokratikleşme süreci ile devam ettirip başarı ile sonuçlandırmasını, terörün içeride ve dışarıda tamamen imhasını, parçalı siyaset ve yönetilemezlik sistemi olan Demokratik Parlamenter sistemden çıkılarak tam demokrasinin söz konusu olduğu güçlü ve etkin yönetimin olduğu Türk tipi üniter başkanlık sistemine geçişi, paralel yapı (FETÖ) ile etkin bir şekilde mücadele ederek devlet kadrolarından tamamen tasfiyesini sağlayacak, “2123 Süper Güç Ülke Türkiye” hedefine ilerleme yolunda yolunu açacak ve lokomotif olacaktır.

2013 yılı Ocak ayından itibaren başlatılan Kürt sorunu ve Terör sorunun sonlandırılmasını veya terörün içeride veya dışarıda tamamen imhasını hedefleyen çözüm süreci (7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra PKK ihaneti ile biten) / demokratikleşme süreci ile eyalet sistemi öngörmeyen ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini önceleyen Üniter Başkanlık sistemine geçiş olgusu da göz önünde bulundurularak yazılacak yeni anayasa; sivil, demokratik, özgürlükçü, devleti değil bireyi koruyan, çağdaş, kısa ve öz bir anayasa olmalıdır. Böyle bir anayasa akşamdan sabaha sorunları bir anda çözmeyecek, ancak Türkiye’nin önünü açacak, sorunlarını çözmeyi kolaylaştıracak ve gelişmesine itici güç olacaktır. Aynı zamanda toplumsal birlik ve beraberliğin, toplumsal barışın sözleşmesi olacaktır.