“Asla” diyenleri duyar gibiyim. Böyle düşünmekte haklısınız. Nedenlerini hep birlikte irdeleyelim. GDO’dan bahsedelim önce. Açlık ve gıda yetersizliği bahane edilerek sözde bilim adamları tarafından faydaları anlata anlata bitirilememişti.

'Asla' diyenleri duyar gibiyim.

Böyle düşünmekte haklısınız.

Nedenlerini hep birlikte irdeleyelim.

GDO'dan bahsedelim önce.

Açlık ve gıda yetersizliği bahane edilerek sözde bilim adamları tarafından faydaları anlata anlata bitirilememişti. Ne var ki gerçek bu değildi. Ne açlığa çözüm ne de çiftçilere ekonomik olarak rahatlama sağlamadı.

En çok konuşulan da insanlara zararları oldu ve bu zararlar resmen de kabul gördü. Organik tarım ve organik beslenmeye dönüş başladı. Şu an en çok duyulan kelimeler arasında 'organik' yer alıyor. Tabii artık organik ürünlere fiyatlarından dolayı herkes ulaşamıyor.

Dünyanın en büyük GDO'lu ürün üreticisi şirketine 2010 yılında yatırım yapan isim ise tanıdık.

Microsoft'un kurucusu Bill Gates!

Koronavirüs salgınını bilerek ardından aşıya yatırım yapan Gates, bilindiği üzere şimdi de yapay et fenalığının dünyaya yayılmasına öncülük ediyor.

Bunlar Yaradan'dan haşa daha akıllılar ya ineklerin çıkardığı gazları engelleyerek küresel ısınmayı durdurmaya yardımcı olacaklar!

Büyükbaş hayvanların çıkardıkları metan gazı için dünyaya yapay et yedirmeye çalışanlar, ondan önce karbondioksit gazlarında en büyük payı alan araçlar konusunda neden hiçbir şey düşünmezler?

Laboratuvar ortamında kök hücreden kas hücre elde etme yöntemiyle üretilen yapay etin maliyeti şimdilik oldukça yüksek ve kısa zamanda üretilemiyor. Temennimiz ise bu maliyeti düşürmeyi başaramamaları.

İnsan sağlığı açısından baktığımızda ise yapay et üretimi sırasında kullanılan ve ihtiyaç duyulan sentetik ürünlerin insanlara vereceği zararın büyük olduğunu söyleyebiliriz.

Oxford Üniversitesinden bir ekibin yaptığı araştırmada ineklerin nitrojen oksit ve metan gazı ürettiğini, laboratuvarda et üretildiğinde ise ortaya karbondioksit çıktığını öğrendik.

Araştırmanın önemli kısmı metanın etkisinin karbondiokside göre daha kısa süreli olması.

Dahası yapay ette kanser riski olduğu konusunda da epey görüş var.

Kısa bir süre önce de ABD'li yapay et şirketi Primeval Foods, laboratuvarda zebra, aslan, kaplan ve daha birçok vahşi hayvan tadında yapay et üretip satacağını duyurdu. Şirket, şimdiden bazı restoranlarla anlaştığını aktardı.

Asla sınır tanımıyorlar vahşi hayvanlarla da sınırlı değil insan eti de yedirmek hedeflerinde bulunuyor.

Daha önce ABD'li et firması BiteLabs, insan DNA'sından laboratuvar ortamında çoğaltılarak yapay et üretip salam, sosis üreteceğini açıklamıştı. DNA'sını alacağını belirttiği kişiler ise ünlü isimlerdi!

Düşünsenize bir pizzacıya gidiyorsunuz ve garson size 'Salam ve sosis hangi sevdiğiniz sanatçının etinden olsun?' diye soruyor.

Şimdi komik gibi gelebilir ama gözleri öyle bir dönmüş ki olayın maalesef geleceği nokta bu olabilir.

Ne yazık ki daha önce bu konuyu yazdığımda Tarım ve Orman eski Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, karbon salınımı nedeniyle büyükbaş yerine koyun üretimine geçileceğini söylemişti. Yazı için araştırma yaptığımda yeni bir bilgiye ulaşamadım.

Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Akçalı ve ekibi ise kök hücreden et üretiminin mali açıdan karşılanabilir hale gelmesi için yaptığı çalışmalarda belli bir noktaya gelindiğini açıklamış, ucuza ürettikleri ve buzağı serumuna alternatif olarak geliştirdikleri solüsyon ile ilgili tekniği korumak amacıyla ABD'ye patent başvurusunda bulunduklarını belirtmişti.

Şahsımı derinden üzen bu iki açıklamaya karşı ise maalesef yeterince bir tepki duymadım.
Ülkem adına isterdim ki ABD'ye patent başvurusunda bulunmak yerine yapay etin tehlikesini anlatan çalışmalar yapılsaydı.

Halen ümitvar olmak istiyorum. Hiçbir şey için geç kalınmış değil.

En azından bu topraklara yapay et sokmamak ve dünyaya zararları anlatmak için fırsatımız var.

İklim değişikliği ile mücadele konusunda birçok yöntem varken bu oyunun bir figüranı olmayalım.

Dünyayı kendilerinin tasarladığı gibi tek elden yönetmeyi amaçlayan küresel sistemin şimdiye kadar hangi işinin sonucu insanoğluna fayda sağladı ki!