Özellikle 15 Temmuz’dan sonra sıkça duyduğumuz bir ifade “üst akıl” …

Özellikle 15 Temmuz’dan sonra sıkça duyduğumuz bir ifade “üst akıl” …

Türkiye’de yaşadığımız olumsuzlukları planlayan güç…

Gezi’den teröre, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a uzanan kirli tezgahların ardındaki gizli el…

Bilhassa 15 Temmuz darbe planının ardında ABD’nin olduğunu düşünen ama bunu açıklıkla ifade etmek istemeyenlerin “üst akıl” ifadesini kullanmayı tercih ettikleri söylenir.

Ama Gezi’den 15 Temmuz’a kadar yaşadıklarımıza baktığımızda ABD kadar Avrupa’nın da bu kirli tezgahın içinde olduğunu görünce “ üst akıl” ifadesini ABD ile özdeşleştirmek yetersiz kalıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Belarus dönüşü yaptığı “Türkiye için bir üst akıl vardı, o belli. Amerika için de bir üst akıl var” ifadesi dikkat çekici,

En azında Cumhurbaşkanı’nı n “üst akıl” sözcüğünü “ABD” ile özdeşleştirmediğ i, , diplomatik bir sorun çıkarmamak için ABD yerine “üst akıl” ifadesini kullanmayı tercih ettiği iddialarının yersiz olduğunu anladık.

Peki kimdir bu ABD’nin de üzerindeki üst akıl?

***

Günümüz dünyasında “yönetim” değil, “yönetişim” modelinin önem kazandığı söylenir.

Daha çok sivil toplum örgütlerinin yönetimde söz sahibi olmasıdır kastedilen.

Ancak bu sivil toplum örgütlerinin de arkasında bir sermaye gücünden söz edilmekte.

Bilhassa “Arap” baharı diye adlandırılan Mısır’da, Libya’da, Tunus’taki halk hareketlerinin, Turuncu Devrim ile başlayıp Ukrayna’yı parçalanmanın eşiğine getiren gösterilerin, Türkiye’de Ak Parti ve Tayyip Erdoğan’a karşı gezi ile başlatılan, darbe girişimi ile zirveye çıkarılan FETÖ’den PKK’ya, liberalinden komünistine bir geniş cephe oluşturan gelişmelerin ardındaki gizli elin aynı olduğu tahmin ediliyor.

Vatanı, merkezi belli olmayan uluslararası şirketler yoluyla dünyayı idare etmeye çalışan gizli güç…

Siyonist sermaye…

Bu gizli gücün aşığa çıkanlarından biri Macar asıllı Yahudi iş adamı Georges Soros.

Dünyanın sayılı zenginlerinden biri.

Görevi, sivil toplum örgütlerini desteklemek adı altında Siyonist çıkarlara hizmet için toplumsal eylemleri kışkırtmak.

***

ABD seçimlerini kazandığı ilan edilen Donald Trump da emlak milyarderi. ABD’nin sayılı zenginlerinden biri.

Ama Trump, dik kafalı bir patron. İzlemek istediği siyaset dünyayı dizayn etmek isteyen Siyonist lobinin çıkarları ile örtüşmüyor. O yüzden Başkanlık seçimlerini kazanması birilerinin işine gelmedi.

Dünyanın bir çok yerinde görünürde ABD çıkarlarına hizmet amacıyla çıkarılan “üst akıl” eylemleri bu kez bizzat ABD’de tezgahlanıyor.

Gerekçeleri de resmi sonuçlara göre Hillary Clinton’un seçimlerde Trump’tan 223 oy fazla oy almasına rağmen, delege çoğunluğunu elde edemediği için yenilmiş sayılması.

Bayan Clinton, mağlubiyeti erken kabullenmese belki farklı senaryolar devreye sokulabilirdi.

2000 yılındaki başkanlık seçimlerindeki gibi… Demokratların adayı Al Gore seçimleri kazanmış görünmesine rağmen, Cumhuriyetçi Bush yüksek mahkemenin 4’e karşı 5 oyla verdiği kararla başkanlık koltuğuna oturmuş, mağlubiyeti kaybeden Al Gore da siyasetten elini eteğini çekip çevresel konulara yönelmişti.

Şimdi bayan Clinton için de benzer bir süreç başlatabilirler mi?

Ya da farklı bir senaryo.

Turamp’ın delegelerini satın almak gibi…

Miami, Atlanta, Philadephia, New York, San Francisco, Portland, Oregon’da bir kişinin vurulmasına yol açan sokak eylemlerinde insanlar “Trump’ın başkanlığını tanımıyoruz” diye bağırıyor.

Hatta Trump başkan olursa California’da ABD’den ayrılma hareketi başlatanlar var.

Demokrasi hikaye.

“Üst Akıl” ABD’de de boş durmuyor.