Ümmet ve Medeniyet

İslam medeniyeti doğmuş, büyümüş fakat ölmemiştir. Sadece yorulmuştur. Küllenmiştir.

Medeniyetimizin baskın batı medeniyetine karşı her zaman söyleyecek bir çift sözü vardır. Güncel batı medeniyeti giderek içine kapanmaktadır. Dünyanın geri kalanının sorunları ile alakalı gözükmemektedir. Kendisi ile insanlık arasına bir duvar örmüştür. Müslümanlar olarak alternatif üretmek boynumuzun borcudur.

Derdimiz kendi öz medeniyetimizi güncellemek olmalıdır. Bunu yaparken birkaç gerçeği göz önünde bulundurmalıyız.

Birincisi, medeniyet kültürden farklıdır. Tek başınıza medeniyet üretemezsiniz. Türkiye’den bir medeniyet çıkmaz. Bugün Amerika’ya bakın. Ortadoğu’da küçücük toprakları olan devletleri mezhep farklılıklarını kaşıyarak parçalarken kendisi 52 devlet birlikte hareket ediyor. Avrupa Birliği 28 üye ülkeden güç alıyor.

Ümmet fikri işlenmeden medeniyet hayal. Bir sacayağı kurmak zorundayız. Bu sacayağı en az birkaç İslam ülkesinden oluşabilir. Buna ister D-8 deyin ister İslam İşbirliği Teşkilatı deyin. İsmi önemli değil. Bir yerden başlamak zorundayız. Çözüm gelişmiş ülkelerde değil, gelişmemiş ülkelerdedir. Fakir ülkelerden yola çıkmalıyız. Ezilen halkların desteğini almalıyız.

İkincisi, bir medeniyet tek dilli değildir. İnsanlara sadece Türkçe öğreterek bir medeniyet kuramazsınız. Bugün Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde her birey ortalama 2-3 dil konuşmaktadır. En fakir üyeler bile bunu başarma yolundadır.

Ümmetin ve İslam medeniyetinin dili Arapçadır. Bu, Türkçeyi ihmal etmek anlamına gelmez. Yabancı dil olarak İngilizce, Almanca ya da Fransızca bilmek Batı medeniyet havzası için olmazsa olmaz. Bizim için durum farklıdır. 100 yıldan fazla zamandır kimi zaman Fransızca öğrettik kimi zaman İngilizce. Hiçbiri işe yaramadı. Bir medeniyet kuramadık. Bu dillerle derine inemiyoruz. Kendimizle bağlantı kuramıyoruz.

Üçüncüsü, medeniyet kalıcılıktır. Metafizik bir iddiadır. Mimariden tutun da müziğe kadar ürettiğimiz işler orijinal değilse kalıcı olamaz. Kendi eğitim sistemimiz, kendi ticaret ve bankacılık sistemimiz, kendi insan hakları anlayışımız, kendi kadın hakları anlayışımız, kendi hayvan hakları yasamız olmalıdır. Bize evrensel diye dayatılan her kavramın bir son kullanma tarihi vardır.

Dördüncüsü, küçük hesaplar ile medeniyet kurulamaz. Hala Türk Kürt kavgası yapanlar medeniyet kuramaz. Kendimizi aşmak zorundayız. Büyük sorunlarla yüzleşmek gerekiyor. Sanal tartışmaları bir kenara bırakalım. İşimize bakalım. Yolumuz uzun. Bir an önce İslam ülkeleri arasında eğitim, sanayi, ticaret gibi alanlarda iş birliği anlaşmaları imzalamalıyız.

Beşincisi, medeniyet büyük resmi görmektir. Mesele Filistin ya da Yemen değildir. Mesele ümmettir. Birlikte var olmaktır. Hiçbir İslam ülkesi düştüğü yerden tek başına kalkamayacaktır. Ya ümmet olup insanlık için çalışacağız. Ya da birbirimizle didişip insanlığın ayaklar altına alınmasına seyirci kalacağız.