Tartışılacak meselelerimiz varsa bunları niçin kapalı kapılar
ardında kardeşçe tartışıp çözüme bağlamıyoruz?
Hani amaçlarımız ulvî idi…
Ulvî amaçlar uğrunda birleşmiş olanlar hiç kavga eder mi?
Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, Kur’anımız bir, dinimiz bir de
niçin kavga edip duruyoruz?
Niçin bu kadar parçalanmış durumdayız?
Niçin tek bir bütün değiliz?
Niçin bunca parça birbirinden kopuk?
İslam bir ama bunca İslamcılık nereden çıktı?
Ulvî amaçlar ve hizmetler yapan kimselerin bir kısmının ak dediğine
öteki kısmı niçin kara diyor?
Niçin niçin niçin?
Sakın içimize sızmış olan birtakım şeytanların pek ulvî olmayan
gayeleri olmasın?
Bu süfli gayelerden biri para ve maddî menfaat olmaya sakın?
Nemrud gibi, Fir’avun gibi benlikler mi sebep oluyor bunca fitne ve
fesada?
Müslüman yalan söyler mi hiç?
Müslüman iftira eder mi?
Müslüman Müslümanı aldatıp kandırır mı?
Kitabı Kur’an olan yamukluk yapar mı?
Para kazanmak, servet sahibi olmak hiçbir zaman ulvî bir amaç
olmamıştır.
Müslümanların birliği şu anda bir hayal ve emeldir, önümüzde çok
acı ve üzücü bir tefrika ve bölünmüşlük vardır.
Allah’ımız birdir ama biz O’nun emir, yasak ve tavsiyelerine
uymuyoruz.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) bir ama biz onun Sünnetine
uymuyoruz.
Allah ve Resulü bizim tek bir Ümmet olmamızı istiyor ama biz öyle
olamıyoruz, parçalandıkça parçalanıyoruz.
Allah birlik emrediyor, şeytan tefrika, fitne, fesat istiyor. Biz
hangisine uyuyoruz?
Kur’ana uyuyor muyuz?
Kötülükle çok emreden nefsimizin kölesi olmuşuz.
Ahirete giden yolda dünya şarkıları okuyoruz.
Hubb-i riyaset cinsel şehvetten üç yüz altmış derece
şiddetliymiş.
Dünya bizi öylesine sarhoş etmiş ki, mü’minlere cephe alıyor, İslam
düşmanı kafirleri dost ve veli ediniyoruz.
Evet insan sadece alkollü içkiyle sarhoş olmaz, en korkunç
sarhoşluk dünya sarhoşluğudur.
Bu dünya sarhoşluğu insana neler yaptırmaz ki… Sen hem dindar
Müslüman geçin, hem de gelinlik kızlara erkeklerin huzurunda
şarkılar, ilahiler okut. Din, Kitap, Şeriat buna izin veriyor
mu?
Din ve Şeriat, kapalı salonlarda seyircilerin kadın erkek karışık
oturmalarına izin veriyor mu?
Hem dindar geçin, hem riba işleri yap, olur mu böyle şey?
Hem Muvahhid geçin, hem Tevhid ile Teslis birdir manasına gelecek
sözler et. Ne biçim iştir bu? Böyle söyleyenler ayık mıdır, sarhoş
mu?
Mübarek Ramazanlarda, beş yıldızlı, içkili, fuhuşlu, fısk ve
fücurlu mekanlarında papaz yahnili iftarlar…
Dindar Müslümanların, dindar hanımların altınlarını, mücevherlerini
İslama hizmet edeceğiz diye topla, bunlarla televizyonlar kur ve
sonra ekranlarda bin türlü günah sergile. Ne menem iştir bu?
Hayır hayır hayır!.. Bizim gayelerimiz ulvî olsaydı bunca süfliyat
ve beyinsizlik yapmazdık.
Aramızda bunca tefrika, fitne fesat, nifak şikak, buğz adavet
bölünmüşlük, çekişme, tepişme varsa içimizde mutlaka şeytanlar var
demektir.
Sağa sola bakmayalım şeytanı bulmak için, içimize bakalım.
Para sevgisinin, dünya-perestliğin, nefsaniyetin olduğu yerde
şeytan da olur.
İhlasın olmadığı yerde mutlaka şeytan vardır.
Şeytan öyle kurnaz ve aldatıcıdır ki, kölelere hürriyet şarkıları
okutur.
Şeytana uyan Müslümanlar paramparça oldular ve Ümmet birliğini
yitirdiler.
Ehliyetli ve râşid bir İmama biat ve itaat etmeyen Müslümanların şu
parçalanmışlığı, tezebzübü, çekişip tepişmesi rahmani midir,
şeytani mi?
Kitabımız Kur’andır deyip de Kur’anın emir, yasak ve öğütlerini
dinlemeyenler Kur’an Müslümanı değildir.
Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) iman ettim deyip de onun
Müslümanların birliği konusundaki emirlerinin tam tersini yapanlar
hangi hiziptendir?
Kulaklarımda Mardin Kasımiye Medresesi’nde çalınan çanlar, çanlar
çalarken okunan ezanlar geliyor.
Papa, patrikler, papazlar, hahamlar, pastörler, monsenyörler,
zangoçlar geliyor.
Çanlar beyinleri sarsarcasına çalıyor, havada magen Davidler
uçuşuyor, günah mekânlarında iftar ziyafetlerinde papaz yahnisi
yeniyor…
Bayezid-i Bistamî’nin ayağının altında ne vardı? Bilemediler…
Ayağını kaldırdı, meğerse para varmış.
Allah’a hakkıyla iman edenler aziz olur, şeytana uyanlar zelil.
Bunu bilmek ve anlamak için derin âlim olmaya lüzum yoktur.
(İkinci yazı)
Müslüman Süfyanları ve Deccalları Sevemez
Müslüman Süfyanları sevemez, destekleyemez.
Müslüman Deccalları sevemez, destekleyemez.
Müslüman Kezzabları sevemez, destekleyemez.
Müslüman Tevhid inancını reddeden, Kur’anın Kelamullah olduğu
gerçeğini kabul etmeyen, Resulullahı inkar eden, İslamın hak din
olduğunu reddedenleri sevemez, desteklemez.
Kim ki, ben Müslümanım ama Şeriatı kabul etmiyorum derse bu korkunç
çelişki ve inkar onu küfre götürür. Çünkü Şeriat, Kur’an ve
Sünnetten çıkartılmış kutsal hükümlerin tamamına verilen addır.
Şeriatın tazimini emr ettiği şeyleri tahkir etmek küfürdür.
Şeriatın tahkirini emr ettiği şeyleri tazim etmek küfürdür.
Bütün mü’minlerin tek bir Ümmet ve millet olması gerekir.
Nitekim bütün kâfirler de tek bir millettir.
Ümmet içinde bir ihtilaf ve tefrika zuhur ettiğinde, Sevad-ı Âzam’a
uyulması gerekir. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) böyle
buyurmuştur.
Tesettür zaruriyat-i diniyedendir, kesin farzlardandır. Her hür
Müslüman kadın ve kız tesettür emrine uymalıdır.
İslamı bildikleri halde, bildiklerini halka öğretmeyen, cahillerin
karanlıkta kalıp sapıtmalarına yol açan alimler büyük vebal ve
sorumluluk altındadır.
Zekatları Şeriata aykırı olarak bigayri hakkin toplayıp sarf
edenler zalimdir.
Mü’minin en büyük düşmanı kötülükle çok emr eden nefsidir. Nefsi
ile büyük cihad yapmayanlar, küçük cihatta başarılı olamaz.
Alimler ikiye ayrılır:
Allaha, Resulüne, Kur’ana, Sünnete, Şeriata sâdık ihlaslı alimler…
İlimlerini saklayan, ilimlerini dünyaya ve nefsine alet eden zalim
kötü alimler…
Müslümanlar birincilerin peşinden giderlerse Mevlalarını bulur,
ikincilere tabi olurlarsa belalarını bulur.
9.12.2013