Uhulet ve suhuletle...

Üstad Mehmet Şevket Eygi’nin Millî Gazete’deki yazılarını hergün hem okuyor, hem de word.doc olarak arşivliyorum yıllardır...

Bu bana ne kazandırıyor? Bilge bir insanın notlarını okumak, yorumları üzerinde düşünmek bir insana ne kazandırırsa onu kazandırıyor...

“Allâha dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol... / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol” diyen İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif’in (rahmetullahi aleyh) üstün bir belagatle nazm ettiği sa’y (gayret, mücadele) ve hikmet (Peygamberimizin “ilim ve hikmet mü’minin yitiğidir, nerede bulursa alsın” buyruğundaki hazinedir, bilgelerin ummandan süzüp getirdikleridir) ancak Allah’a hakkıyla güvenen ve binaen’aleyh yalınız Allah’a dayananları izzet ve galibiyete götürecek iki kardeştir..

Üstad bizlerin kızgınlıkla kimi zaman mü’min adabını ihlâl ederek yazdıklarımızı mürüvvet sahibi olarak en güzel ve fakat aslında da en okkalı şekilde ifade eder... Düşman bunu bildiği için yazılarından dolayı onu mahkûm ettirmiş, çok çile çekmiştir zátıâlileri...

Bakın son günlerin gündemi hakkında ne kadar hikmetli ve esaslı şeyler yazdı, birlikte okuyalım:

“İslâma, Kur’âna, Sünnete, Şeriata, İmamet-i Kübraya, mukaddesat-ı İslâmiyeye, muhadderat-i İslâmiyenin tesettürlerine, Ezan-ı Muhammediyeye, zikrullaha, ulum-i İslâmiyeye, şeair-i İslâmiyeye; İstanbulu işgal eden zalim küfür güçlerinden, İzmire asker çıkartan zalim Yunanlılardan daha fazla düşmanlık edenleri lâ’netle anıyorum...”

Allah selâmet versin, Kadir Mısıroğlu kahraman bir dâva adamıdır lâkin onda bu uhulet ve suhulet yoktur. O, “Yunan işgal etseydi..” diyerek hain Kemalistlere koz verirken aynı şeyi Eygi üstad, “İstanbulu işgal eden zalim küfür güçlerinden, İzmire asker çıkartan zalim Yunanlılardan daha fazla düşmanlık edenleri lâ’netle anıyorum...” diyerek ifade etti.

Hangisi daha hikmetli, hangisi daha güzel?? Üstad Eygi ağabey, Kadir Mısıroğlu’nu müdafaa sadedinde yazdığı yazısında ise şöyle diyordu:

“Kadir Mısıroğlu beyefendi tarihçidir, yazdığı kitaplar, doldurduğu kasetler üst üste konulsa boyunu aşar. Paşa düşmanı çamuru ile onu red ve cerh etmeye kalkışanlar çok ayıp ediyor. İtiraz edenlerin gerekçeli konuşmaları yazmaları, belgelerle sahih bilgelerle ortaya çıkmaları, cedel ilminin kurallarına riayet etmeleri, her hâl u kârda medenî ve insaflı olmaları icap eder...”

* * *

Üstad Eygi korkak mıdır? Háşa o hepimizden daha cesurdur. Bakın Diyanet İşleri Başkanını linç etmek isterlerken o neler yazmıştı okuyalım:

“Bir gazete [sonra tüm hain tv’lerde de... REB] Diyanet İşleri Başkanına ver yansın ediyor, 10 kasımdan önceki Cuma hutbesinde niçin ondan bahsedilmemiş?.. 1925’ten sonra, 1930’larda din konusunda yapılanları herkes biliyor. Medreseler, tekkeler kapatıldı. Şapka devrimini tenkit eden nice Müslüman idam edildi. On bin kadar cami, mescid, medrese, taş mektep, hayrat vakfı binası yıkıldı, kapatıldı, satıldı, kiraya verildi. Ulemadan İskilipli Âtıf Efendinin avukatsız, Yargıtaysız paldır küldür asılması. Ezan-ı Muhammedî o zaman yasaklandı. Diyanet bunları övecek değil a...”

“10 Kasım Hutbesi”nden sonra da Diyanet İşleri Başkanının bu kez “Kadir Mısıroğlu ziyaretiyle linç edilmesi” geldi gündeme... O zaman yine en seviyeli, fakat aynı zamanda en cesur kalem Eygi üstad idi:

Şöyle yazmıştı: “Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan ağır, adaletsiz, insafsız saldırıları çok ayıplıyor ve kınıyorum. Hasta bir fikir adamının, tarihçinin, yazarın ziyaretine gitti diye bazıları demediklerini bırakmadı. İslâmda hasta ziyareti (ibadet) bir fazilettir. (......) Hasta ziyaretine gitmiş, hasta M. Kemal karşıtı imiş, hemen istifa etsinmiş... M. Kemal’in en büyük iki muhalifinden biri olan Nazım Hikmet konusunda engin bir hoşgörüye sahip olanlar, aynı müsamahayı niçin öteki muhaliflere göstermiyor? Nazım Hikmet ateist ve Marksist, ötekiler Müslüman olduğu için mi?”

Kahramanlık ile cesur dâva adamlığı, uhulet ve suhuletle böyle yapılır.. Bunu ilk önce kendime söylüyorum yanlış anlaşılmasın... 22.11.2018