Üç Öğretmen Üç Sorun

Türkiye’de öğretmenlerin birinci sorunu atanamamaktır. “Atanamayan öğretmen diye bir şey olur mu?” demeyin. “Bu sadece MEB’in sorunu değil!” “MEB herkese iş bulmak zorunda değil!” de demeyin. Bu sorun temelde herkesin sorunu ama çözmesi beklenen kurum Millî Eğitim Bakanlığı’dır. MEB’in üstüne yapışmış kalmış bir problemdir. MEB bu sorunu çözmeden rüştünü ispat edemez.

Eğitim fakülteleri sadece MEB’in ihtiyacı kadar ya da bu ihtiyaca yakın öğretmen yetiştirmelidir. MEB bu konuda YÖK ile sıkı iş birliğine gitmeli uzun vadeli planlamalar yapmalıdır. Hali hazırda bekleyen öğretmenleri de tüm öğretmen açığı karşılanacak şekilde atamalıdır. MEB’in öğretmen açığı olduğunu biliyoruz. Maliye ile tekrar ve acilen masaya oturmalı. Gerekirse diğer bazı projeleri iptal etmelidir. Elindeki parayı tablete ve akıllı tahtaya yatırmayı bırakıp öğretmene yatırmalıdır.

Ücretli öğretmenlik uygulaması çalışan için de işveren olan MEB için de tatmin edici değildir. Ücretli öğretmenlik yapanlar sadece atanamamış öğretmenler değildir. Bu kapsamda eğitim fakültesi mezunu olmayan veya fakülte mezunu bile olmayan ve formasyon eğitimi almamış insanlar da öğretmenlik yapmaktadır. Aldıkları ücret ise sadece ek ders karşılığı aldıkları paradır. Asgari ücretin bile altında bir miktardır.

Ücretli öğretmenlik uygulaması özellikle ilkokullarda yaygındır. Çocuklarımız eğitim hayatlarına uzman olmayan kişilerin ellerinde adım atmaktadırlar. İlkokul ve ortaokullardan başlayarak ücretli öğretmenlik kaldırılmalı ve en geç üç sene içinde öğretmen açığı kadrolu öğretmenlerle kapatılmalıdır. Hala ciddi öğretmen açığı var. “Eğitimin en büyük açığı nedir?” deyip duruyoruz. Meğer öğretmen açığıymış.

Sözleşmeli öğretmenler kadrolu öğretmenlerle aynı maaşı almakla birlikte sözleşmeli öğretmenlik uygulaması pek çok açıdan sorunludur. Bu kapsamda atanan öğretmenler eş durumundan tayin isteyememektedirler. Anayasaya aykırıdır. İnsani ve İslami hiçbir kriterle bağdaşmamaktadır. Sorunu çözmek için; atanamayan öğretmenlerin zor durumlarından yararlanılması mantığı ile kurulmuştur. Temelinde öğretmene ve temel insan haklarına saygı yoktur. Peki sözleşmeli öğretmenlik ile ne amaçlanıyor? Öğretmenlerimizin doğu illerini ve hayat şartları zor olan bölgeleri erken terk etmeleri önlenmeye çalışılıyor. İsteniyor ki zor şartları olan bölgelerde de çalışsınlar. Amaçta sıkıntı yok.

Sıkıntılı olan MEB’in işsiz öğretmenleri bu şartla atamasıdır. Doğru uygulama şu şekilde yapılmalıdır. Zor bölgelerin şartları kolaylaştırılmalıdır. Maaş arttırılmalı ya da lojman sağlanmalıdır. Maaş derken çift maaştan bahsetmiyorum. Ülkenin en zor bölgesi için bile birkaç yüz liralık bir maaş farkı bazı öğretmenlerin fikrini etkileyecektir. Bu iş birkaç basit önlemle çözülebilir. Fakat problem, teşvik mekanizmaları harekete geçirilmeden ve sürdürülebilir olmayan tedbirlerle çözülmeye çalışılıyor.