TÜRKİYE’DE MEDYA - TİCARET İLİŞKİSİ

Yazılı ve görsel basın ve yayın kuruluşları, özellikle örgütlü yolsuzluk suçlarının ortaya çıkartılmasında ve önlenmesinde önemli görevler üstlenmektedirler. Özgür, tarafsız ve olaylara nesnel açıdan bakabilen bir basın yolsuzlukların saptanmasında ve temiz bir toplum yaratılmasında önde gelen araçlardandır.

Ancak basının bu görevini etkili ve sağlıklı bir biçimde yerine getirebilmesinin temel koşulu, basın ve yayın kuruluşlarının ahlak ilkelerine uygun “haber verme” dışında bir faaliyetlerinin olmaması gerekir ve başka ticari faaliyetleri yürüten şirketlerle organik bir olmamalıdır.

Özellikle, İnşaat, enerji, bankacılık gibi devletle doğrudan ya da dolaylı yollarla faaliyet gösteren holdingler bünyesindeki basın ve yayın kuruluşlarının konuyla ilgili haberlerinin inandırıcılık yönünden tartışmaya açılması doğal karşılanmalıdır.

Öte yandan, bu konumdaki basın ve yayın kuruluşları tarafından, kamuoyunun kasıtlı olarak yönlendirilmesi gibi ciddi bir risk de söz konusudur.

Türkiye’de medya patronları genelde ticaretle uğraşmaktadırlar.

Devletin ekonomideki ağırlığı nedeniyle de, ticaretle uğraşanların yolu siyasetçi ve bürokrat ile çok sık kesişmektedir.

Bu bağlamda, ticaretle uğraşan medya patronu ile basının desteğine ihtiyaç duyanlar, arasında bir menfaat ilişkisi doğmaktadır.

Son yıllarda, zenginleşebilmek için medya sahibi olmak önemli bir koşul haline gelmiştir.

Çoğu zaman medya” basın ahlak ilkelerine “ bağlı kalmadan hareket etmektedir. Bazen dedikodulara dayalı, doğru bilgiye dayanmadan yazılar yazılmakta, haberler yapılmaktadır. Bu şekilde, ilkesiz medya karşısında, bir bürokrat veya siyasetçi, herhangi bir medya grubunun haksız taleplerine, kendisi aleyhine açılacak kampanyaları düşünerek, olumsuz cevap vermeye zorlanmaktadır.

Bu durum, hem demokratik işleyişi tehlikeye sokmakta, hem de medyanın kontrol edilemez bir güç haline gelmesine yol açmaktadır.

Batı ülkelerinin birçoğunda aynı kişinin hem televizyon kanalı hem de gazete sahibi olması dahi yasaklanmıştır.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki 13.04.1994 tarih ve 3984 sayılı Kanun’un amir hükmüne karşın, Türkiye’de ticaret ve medyayı kontrol etmektedir. Türkiye’de, ulusal düzeyde yayın yapan TV kanalı sahiplerinin birçoğunun aynı zamanda gazete ve dergilerinin bulunması bir yana, kamunun çıkarlarıyla yakından ilgili bankacılık, enerji gibi alanlarda şirketleri bulunmaktadır.

Medyada kartelleşme eğilimleri görülmektedir. Medya kartellerinin, ortak menfaatleri için hareket etmeleri durumunda, ortaya karşı konulamaz bir güç çıkmaktadır.