TÜRKİYE’DE KÜLTÜR EROZYONU SORUNU-8

Geleneksel ata sporlarımız vardır. Bunlar da ilgisizlikten, sahip çıkmamaktan unutulmaya yüz tutmuştur. Devlet ve toplum nezdinde sistematik ve profesyonel destek, teşvik söz konusu değildir. Yaklaşık 200 yüzyıllık tarihsel süreç içerisinde ata sporlarımız da ulusal ve uluslararası alanda geliştirilmemiş, teşvik görmemiş, dünyaya tanıtılmamıştır. Amerikalılar rodeoyu, İspanyollar da boğa güreşlerini (Hayvan haklarına son derece aykırı olması, kanlı ve ölümlü olmasına rağmen) kendi milli sporları olarak yoğun bir şekilde işlemişler, dünyaya tanıtımını yapmışlar ve kültür ve sportif faaliyet bağlamında turizm geliri haline dönüştürmeyi başarmışlardır. Şimdi, bizim yağlı güreşlerimiz, okçuluğumuz, ciritimiz, boğa güreşlerimiz (Hayvan haklarına uygun, kansız ve ölümsüz, boğanın boğa ile güreştiği, matadorsuz ve oksuz!) ve deve güreşlerimiz köklü tarihimizden gelen kültürel sportif faaliyetlerimizdir. Bu sporlarımıza da ulusal ve uluslararası alanda sistematik ve profesyonel federasyonlar kurmak suretiyle sahip çıkamamışız, tanıtımını yapamamışız, dünyaya yayamamışız. Eğer bunu başarmış olsaydık hem kültürümüzü, hem de sporumuzu koruyup, istihdam ve gelir kapısı oluşturmuş olacaktık. Artvin merkezli boğa güreşleri, Erzurum merkezli cirit oyunları, Aydın merkezli deve güreşleri ve Edirne merkezli yağlı güreşler federasyonları aracılığı ile sistematik ve profesyonel bir şekilde ulusal ve uluslararası düzeyde olimpiyatlar düzenlenebilir, ülkemizin dünyaya tanıtımı çok daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilir, kültürümüz, turizmimiz, ata sporlarımız ve ekonomimiz açısından çok önemli başarılara imza atılabilirdi. Ama yapılamadı, başarılamadı. Ata sporlarımızın geliştirilmesi, tekrar canlandırılması bağlamında cirit, okçuluk, binicilik vb. alanlarda son zamanlarda ulusal ve uluslararası bazda önemli çalışmaların yapıldığını belirtmemiz mümkün olmakla birlikte, daha katedilecek çok büyük mesafeler vardır. Bizde her şey var, en güzeli var, ama bir türlü helva yapamıyoruz. Yağ, şeker, un, su, usta, tarih, kültür, zenginlik, derinlik … her şey var, ama helva yapmayı, ürün ortaya çıkarmayı ve dünyaya pazarlamayı bir türlü başaramıyoruz. Tüm bu eksiklerimizin aşılması eğitimle, bilimle, profesyonellikle, Devlet ve Toplum olarak bu konularımıza ve kültürümüze ve her şeyimize sahip çıkmamızla, yüceltmemizle, Milli bilinç, şuur ve bilinçlenme ile mümkün olabilecektir.

11/01/2018

Zeki ÖZDEMİR/ANKARA

Araştırmacı-Yazar

[email protected]