Türkiye’de kültür erozyonu sorunu-2

Kavramsal açıklamaları yaptıktan sonra şimdi kültürel erozyon bağlamında Milletimizin ve milli kültürümüzün tarihsel süreç içerisindeki ilerleyişini, serencamını ve çözülüşünü inceleyelim.

Orta çağda Avrupa’ da temizlik, tuvalet, banyo ve hamam kültürü yoktu. Cadde ve sokaklar pislikten ve kokudan geçilmezdi. Hatta çeşitli kaynaklarda ve çeşitli araştırmacılar tarafından da dile getirildiği gibi Batı’da insanların sokakta yürürken apartmanların pencerelerinden atılan pisliklerden korunmak için şapka giydikleri, sokaklardaki pislikler nedeniyle insanların yüksek topuklu ayakkabılar giydikleri belirtilmektedir. Avrupa’da lazımlık kullanma ve sokaklara boşaltma alışkanlığı 17. Yüzyıla kadar devam etmiş, tuvalet kullanma alışkanlığı ise bundan sonra yavaş yavaş gelişmeye başlamıştır. İnsanlar senede bir veya iki defa banyo yaparlardı. Kötü kokan kadınlar ise yanlarında kötü kokuyu bastırmak için çiçek taşırlardı. Evlilikler yıl içinde genelde mayıs ve haziran aylarında olurdu. Çünkü temizlik ve banyo bu dönemde yapılırdı. Bir yerde bir sorun varsa önce o soruna çözümü, problemle baş başa kalanlar üretir. Parfümeri sanayiinin Batıda ve Paris’te neden geliştiğine ve önde olduğuna bu açıdan bakmak gerekir. Bu bakımdan Avrupa temizlik ve banyo kültürünü Osmanlı ve Türklerden öğrenmiştir.

Birinci Viyana kuşatması başarısız olması ve kuşatmanın Osmanlılarca kaldırılması sonrasında Avusturyalılar kale surlarının diplerinde bulunan ve Osmanlı ordusunca unutulan içinde çekilmemiş kahve bulunan çok sayıda çuvalı imha etmişlerdir. Çuvalların içinde ne olduğunu tam olarak bilemeyen komutanlar bunun keçi dışkısı olduğunu düşünerek “Osmanlı ordusu aç kaldığında keçi pisliği yiyor galiba, yiyeceklerini burada unutmuşlar.” deyip, güya küçük beyinlerince dalga geçmişlerdir. Fakat daha sonra yaptıkları araştırmalarda bu çuvalların içindekilerin çekilmemiş kahve çekirdekleri olduğunu öğrenmişlerdir. Yani kahveyi ve Türk Kahvesini de Avrupa bizden öğrenmiştir. Görüldüğü gibi kültürel etkileşim sonucu pek çok gelişme, ilerleme ve kültürel unsuru Avrupa bizden öğrenmiştir. Ancak Osmanlının Batı karşısında gerilemeye başladığı dönemlerden itibaren kültürel etkileşimin iki kültür arasında tersine döndüğü görülmektedir. 17 ve 18. Yüzyıl ıslahatlarında, 19. Yüzyıl reform, aydınlanma, modernleşme ve Batılılaşma hareketlerinde kültürlerarası etkileşim Osmanlı aleyhine gelişim göstermiştir. Bu durum 20. Yüzyıl Cumhuriyet Türkiye’sinde de aynen devam etmiştir.

11/01/2018

Zeki ÖZDEMİR/ANKARA

Araştırmacı-Yazar

[email protected]