Türkiye’de ilahiyatçılar sorunu

Tabii ki, bu makale her ilahiyatçıyı kapsamıyor.

İslam’ın şerefli geçmişini,

İlayı kelimetullah ve dünya hakimiyetini,

Binlerce yıl, tek emir ve hükümle topluma adalet ve mutluluk veren,

Yüce milletimizin İslam’a hizmet ve başarısını bilip,

Tek çıkış yolu olan Peygamber yolunu kendisine rehber edinen,

Bilgili ferasetli, alim ve araştırmacı ilahiyatçıları tenzih ederiz.

***

Meşrebimiz gereği, hep vatanını, milletini, dinini, Allah’ını, peygamberini,

Sevenleri sevdik, Elhamdülillah…

Dolayısıyla, kıymetli ilahiyatçı arkadaşlarımızla temasımız,

Sohbet işbirliğimiz oldu.

Konuşmalarımızda, onlar sık, sık ”İslam’a İsrailiyat karıştı,

Bir çok hadis uydurmadır.” gibi, iddiaları olurdu.

Şimdi anladım ki, bu bir eğitim programı ve bir yönlendirme imiş…

***

Siyasi kimliğimiz gereği, eğitim politikaları üzerinde çalışırken,

İlahiyat müfredatını inceledik.

Sonra da şunu düşündük, acaba 1949 yılında Batının Türkiye mümessili,

CHP, bu fakülteyi niye açtı?

Sonradan gördük ki,Batı emperyalizmi,

İslam’ın içine fitne ve itikat bozukluğu sokmak için,

Her yolu denemiş,

El Ezheri, masonlaştırmış, Vehhabiliği, selefiliği, öne çıkarmış,

Müslümanları itikaden birbiri ile uğraştırmış,

Hatta DEAŞ gibi, kendi düşüncesinde olmayan her Müslüman’ı müşrik görüp,

““Katli vacip” insanlar deyip, her türlü vahşi ölüm teknikleri ile yok etmesini sağlamış…

Batılı kafirlerin, bu ahmak ve serserileri İslam adına nasıl da mümin düşmanı etmektedir?

Bunlar aynı zamanda mezar düşmanı olmakla da,

Müslümanların 1500 yıl meydana getirdiği nadide eserleri,

Sanat şaheserlerini yerle bir ettiklerini gördük.

Peygamberlere , sahabelere, evliyalara, İslam büyüklerine hakaret etmektedirler.

Yani sonuca bakarsanız, kafirler, Müslümanları ve eserlerini nasıl tahrip edeceğini keşfetmiştir.

Bu gün İslam dünyasındaki bütün fitnenin kaynağı Batılı Emperyalistlerdir.

***

Böyle olunca aynı hukuk içinde ve aynı silsile ile,

Batılıların veya Batıcıların kurduğu ilahiyat üstünde şüphe olması gerekirdi.

Biz millet olarak iyi niyetli ve çok safız…

İlahiyat deyince vatan, millet ve Allah deyince körü, körüne o yola giriyoruz.

Bu kişi veya teşkilat olabiliyor.

Veya ferdi olarak, verilen yanlış bilgilere bile kanıyoruz.

O kişi ilahiyatçı ise tam teslim oluyoruz.

***

İslam’da temel inanç ve itikat Ehli sünnettir.

Bu yolun dışındaki,

Bu itikat ve amelin dışındaki her yol yanlıştır.

Mezhepler, İslam’ın bunalım döneminden çıkış yoludur.

Mezhepsizlik, yol yanlışlığı demektir.

Doğru yol ehli sünnet mezhepleridir.

Şimdi ilahiyatçıların bazıları, Abbasi döneminin sapıklığı olan,

Selefiliği, İbni Teymiyeciliği, Batıniliği, mutezileliği,

Tekrar pişirip Batıcıların telkini ve İlahiyat fakültelerinde öğretilen yanlış felsefeyi,

Bu milletin önüne getirmektedirler.

İlahiyatçıların İslam hukukunu tam bildiğini,

Kuran, sünnet icma ve kıyas ilmini anladıklarını sanmıyorum.

Yoksa bu millet, Feto gibi bir kripto Hıristiyan’ın yolunda gider mi idi?

Hasılı Müslüman Türk milletinin bu yanlış yollardan gidişini önlemek gerekir.

Bilhassa sayın Cumhurbaşkanı telkini ile YÖK’ün İlahiyat müfredatını değiştirip,

Ehli sünnet yolunun bilim olarak baştan okutulması gerekir, vesselam…

*********************************************************************

TEKZİP METNİ

Gazetenizin 05.08.2017 tarihli nüshasında 'Türkiye'de niye araba yaptırmıyorlar?' başlığıyla yayımlanan köşe yazısında müvekkillerimiz Sn. Murat ÜLKER'e ve Sn. Ahsen ÖZOKUR'a yönelik olarak haksız algı oluşturabilecek bazı ifadelere yer verilmiştir. Müvekkillerimiz Sn. Murat ÜLKER ve Sn. Ahsen ÖZOKUR'un bahsi geçen Kuruluş ve/veya organizasyonla herhangi bir ilgisi yoktur.

Bu nedenle, işbu tekzibimize konu köşe yazısında geçen asılsız iddia ve isnatları reddettiğimizi değerli kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Saygılarımızla

Av. Hande ŞENYER

********************************************************************