TÜRKİYE’DE ANAYASACILIK HAREKETLERİ-4

Gelinen noktada son 15 yıllık değişim, dönüşüm ve ilerleme çerçevesinde bakıldığında, Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, idari vb. her alandaki, dış politika sorunları dahil, sorunlarını çözerek kalkınması, bölgesel ve küresel bir güç olarak ortaya çıkabilmesi, uluslar arası bir aktör olması, uluslar arası barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunması; ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesine katkı vermesi, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruyarak özgür, zengin, müreffeh bir devlet olarak muasır ve medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilmesi ve nihayetinde varlığını ebediyete kadar sürdürebilmesi için itici kuvvet olacak yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Bu kapsamda 2012 yılı başında başlatılan, ancak iki yıl sürmesine rağmen başarısızlıkla sonuçlanan yeni anayasa yapım ve yazım sürecinin mutlak surette başarıya ulaştırılması son derece hayati öneme haiz bulunmaktadır.

2013 yılı Ocak ayından itibaren başlatılan Kürt sorunu ve Terör sorunun sonlandırılmasını hedefleyen, terör saldırılarının artması sonucunda 24 Temmuz 2015 tarihinden sonra farklı bir mücadele ve boyutla MİLLETLE yürütülen çözüm süreci ile eyalet sistemi öngörmeyen ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini önceleyen Üniter Başkanlık sistemine geçiş olgusu da göz önünde bulundurularak yazılacak yeni anayasa; sivil, demokratik, özgürlükçü, devleti değil bireyi koruyan, çağdaş, kısa ve öz bir anayasa olmalıdır. Böyle bir anayasa akşamdan sabaha sorunları bir anda çözmeyecek, ancak Türkiye’nin önünü açacak, sorunlarını çözmeyi kolaylaştıracak ve gelişmesine itici güç olacaktır. Aynı zamanda toplumsal birlik ve beraberliğin, toplumsal barışın sözleşmesi olacaktır.