TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ARASINDA EGE’DEKİ SORUNLAR-4

(Karasuları, Hava Sahası ve Kıta Sahanlığı Sorunları)

Kıta sahanlığı sorunun iki boyutu bulunmaktadır. Birincisi, Ege denizinde kıta sahanlığının sınırlandırılmasına yönelik uyuşmazlık; ikincisi ise sorununun çözümünde izlenecek yöntemdir. Yunanistan’ın tezine göre, Yunanistan anakarası ve adalar siyasal ve ülkesel bir bütünlük arz ettiğinden arasına yabancı unsurlar giremez, bütün adaların kıta sahanlığına sahip olma hakkı vardır. Buna göre iki ülke arasında kıta sahanlığı, Ege denizinde Yunanistan’a ait en doğudaki adalar ile Türkiye kıyılarına eşit uzaklıkta kuzey-güney istikametinde çizilecek bir çizgi ile belirlenmelidir. Eşit uzaklık ilkesi. Anlaşmazlık durumunda ise Yunanistan sorunun uluslar arası hukuka aykırı olarak Uluslar arası Adalet Divanında çözülmesi gerektiği yaklaşımındadır. Fakat, bunu denemiş, istediğini elde edememiş ve yaklaşımının temelsizliği ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin tezine göre ise, Ege denizinin özel bir konumu nedeniyle genel kurallar yerine özel kurallar uygulanmalı, kıta sahanlığı hakça ilkeler çerçevesinde belirlenmelidir. Çünkü, Türkiye kıyılarına yakın olan Ege adaları, Türkiye anakarasının doğal bir uzantısı olması nedeniyle kıta sahanlığına sahip olamamalıdır. Sorunun çözümünde uyuşmazlık durumunda, sorunu uluslar arası kuruluşlara taşımak suretiyle değil, iki ülke arasında hakça ilkeler çevresinde müzakereler yoluyla nihai çözüme ulaşılmalıdır.

Bu arada iki ülke arasında Ege denizindeki uyuşmazlıklar, bu sorunların çözülememesi 1996 yılında iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren Kardak krizine yol açmıştır. 1996 Ocak ayında Türk bandıralı geminin insansız Kardak kayalıklarına oturması ile kurtarma krizi meydana geldi. Yunan kurtarma birlikleri adanın kendi kıta sahanlığında olduğu gerekçesi ile hemen müdahale etmek için adaya çıkmışlar ve Yunan bayrağını dikmişlerdir. Bunun üzerine Türkiye çok sert tepki göstererek, Türk Sas komandoları da hemen yanındaki komşu adacığa girerek Türk bayrağı dikmişlerdir. Her iki ülke de Kardak adacığının kendi kıta sahanlında olduğunu iddia etmişlerdir. Bu bağlamda Başbakan Tansu Çiller’in bir sözü de kayda değerdir. Demiştir ki: “O bayrak inecek, o asker gidecek”. Birleşmiş Milletle, NATO ve Amerika’nın devreye girmesi ile gerginlik daha da büyümeden durdurulmuş, olası çatışma ortamının önüne geçilmiştir.

Sorunun çözümüne yönelik müzakerelerde Türkiye, Ege denizinde Yunanistan’a ait en doğudaki adaların karasuları başlangıç çizgileri ile Türkiye karasularının başlangıç çizgisine eşit uzaklıkta kuzey-güney istikametinde çizilecek bir orta çizgi ile kıta sahanlıklarının sınırlandırılması yaklaşımına sıcak baksa da, ikna olmuşsa da soruna nihai çözüm bulunamamıştır. Yalnız burada, bu yaklaşımın Türkiye için sakıncalı durumların ortaya çıkmasına neden olacağını, milli çıkarlarının zedelenebileceğini, Ege denizinde durumun Türkiye açısından daha da geriye gidebileceğini belirtmekte yarar görüyorum. Çünkü Yunanistan bu durumu temel göstererek Ege denizinde karasularını ve hava sahasını 12 mile çıkarmayı teklif edebilir.

22/11/2013

Zeki ÖZDEMİR / PTT A.Ş. / ANKARA

KAYNAKÇA

Uluslararası İlişkiler Sözlüğü (Deniz Ülke ARIBOĞAN, Beril DEDEOĞLU)

Ege Adaları

Ek-1

Ege Denizi

Ek-2