Türkiye ve Avrupa Birliği - 5

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı ittifakı içinde yer alan, geleceğini Batıda gören ve tamamen Batıya eklemlenmek isteyen Türkiye, Yunanistan’ın da Batı’ya yöneldiğini görünce Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan üç Birlikten birisi olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) 1959 yılında, Adnan Menderes’in Başbakanlığı döneminde, üye ortaklık başvurusunda bulunmuştur. Yapılan müzakerelerin sonunda 1963 yılında Ankara’da Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında yapılan Ortaklık Anlaşması ile Türkiye’nin Avrupa yolculuğu başladı. Mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı, ortak tarım, ticaret ve gümrük politikalarının oluşturulması konularında taraflar arsında takvimlendirme yapılarak işlemler ve sorumluluklar belirli bir sürece bağlandı. Buna göre ortak tarım, ticaret, gümrük politikasının belirlenmesi ve gümrük birliğinin gerçekleştirilmesi hedefine yönelik, 1963-1973 yıllarını kapsayan geçiş dönemi ve 1973-1995 yıllarını kapsayan hazırlık dönemi belirlendi. Bu sürelerde tarafların karşılıklı yükümlülüklerini yerine getirmeleriyle sürecin sonunda ortak gümrük alanı oluşturulacak, gümrük tarifeleri sıfırlanacak, üçüncü ülkelere ortak tarife uygulanacak ve Türkiye Gümrük Birliğine katılacaktı. Geçiş döneminde hazırlıklar tamamlanacak, hazırlık döneminde sanayi mallarında ortak gümrük tarifesine geçilecek, süreç sonunda Gümrük Birliği anlaşması ile tarım mallarında da Türkiye Gümrük Birliğine dahil edilerek ortak gümrük tarifesi ile Gümrük Birliği gerçekleştirilecekti.

Fakat, işler planlandığı gibi gerçekleşmedi. Türkiye geçiş döneminde ve hazırlık dönemlerinde sanayi malları ile ilgili ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ve tarife indirimi konularında üzerine düşeni yapmasına rağmen, Avrupa Topluluğu’nun üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi, ticaretin önündeki engelleri kaldırmaması ve tarife indirimine gitmemesi nedeniyle 1973 yılında sanayi malları konusunda, 1995 yılında ise tarım malları da dahil edilerek tam Gümrük Birliği’ne geçilememiştir. Avrupa, sorumluluğunu yerine getirmemesine mazeret olarak da 1970’li ve 1980’li yıllarda Türkiye’de yaşanan ekonomik ve siyasi krizleri, çalkantıları göstermiştir. Bu bakımdan 1995 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında imzalanan “Gümrük Birliği Anlaşması” ile sadece sanayi mallarında gümrük birliği gerçekleştirilebilmiştir. Hal bu ki anlaşmaya göre sanayi mallarında 1973 yılında, tarım mallarında ise 1995 yılında gümrük birliği gerçekleştirilecekti. Türkiye’nin sanayi mallarında geri durumda olması nedeniyle, gümrük birliği Türkiye’nin aleyhine, Avrupa Birliği’nin lehine gelişmiş, Türkiye’nin dış ticaret açığını arttırarak iki taraf arasında dengesiz bir dış ticaret tablosu meydana getirmiştir.

KAYNAKÇA

1-Uluslararası İlişkiler Sözlüğü (Faruk SÖNMEZOĞLU, Deniz Ülke ARIBOĞAN, Beril DEDEOĞLU).

2 - T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı.

3 - Basından.