Kamuoyu yoklamalarının aksine ABD Başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması ABD ve Avrupa basını gibi bizim merkez medya tarafından da sürpriz olarak nitelendirildi.
Kamuoyu yoklamalarının aksine ABD Başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması ABD ve Avrupa basını gibi bizim merkez medya tarafından da sürpriz olarak nitelendirildi.
Fark atacaklarına inanan Demokratlar büyük hayal kırıklığına
uğradılar.
Başkan Obama’nın son gün desteği de Hillary’ye yetmedi.
Belki de ters tepti.
Çılgın Trump 45. Başkan.
***
Sadece bizde değil, dünyada da eski siyasi anlayış değişiyor.
Bizde sol siyaset “ezilenlerin hakkını koruyacağını” söyler ama
uygulamada elitist bir yaklaşım içindedir. O yüzden sosyal demokrat
CHP dar gelirli kesimden çok zenginlerden, seçkinlerden oy alır.
Sultanbeyli Ak Parti derken Nişantaşı CHP’ye oynar.
Benzer bir durum ABD’de yaşandı.
ABD siyasetinde etkin iki siyasi hareket var: Cumhuriyetçiler ve
Demokratlar.
Cumhuriyetçiler biraz daha muhafazakar, liberal eğilimli.
Demokratların politikaları biraz daha sosyal demokrasiye yakın.
En azından bu seçimlere kadar böyleydi.
Cumhuriyetçi Bush’un vahşi kapitalizmin ekonomideki acımasız
yaklaşımını uluslararası siyasete taşıyan ve ABD’yi Ortadoğu
bataklığına sürükleyen politikalarına karşı geniş kitlelerde oluşan
hoşnutsuzluğu gidermek için bir alternatif olarak Demokrat Barack
Obama ortaya çıkmıştı.
Bir projeydi.
Adaylık yarışında Hillary Clinton’a karşı kazanmış, başkanlık
seçimlerinden de başarı ile çıkmıştı.
Göbek adı Hüseyin olan ilk siyahi başkan Obama ile dışlanan,
ezilen, ötekileştirilen kesimlerin kazanılması, ırk ayırımcılığının
giderilmesi amaçlanıyordu. 11 Eylül’den sonra ABD’de artan İslam
düşmanlığının ve özellikle Körfez savaşından sonra İslam dünyasında
oluşan ABD nefretinin azaltılması planlanmıştı.
Obama’nın seçimleri kazandıktan sonra ilk ziyaretlerini Türkiye ve
Mısır’a yapması İslam dünyasında bir sempatiyi ve umudu beraberinde
getirmişti.
Ancak gün geçtikçe söylem ve eylem farklılaştı.
8 yıllık başkanlık döneminde Ortadoğu’da kan durmadı. Arkasında
hayatını kaybeden bir milyondan fazla insanı bırakıp gidiyor.
Seçimden sonra yeni başkanın göreve başlamasına kadar geçen süreyi
Amerikalılar “topal ördek” olarak niteliyorlar ya.
Aslında Obama’nın durumu özellikle ikinci dönemi tümüyle “topal
ördek” gibi geçti.
Parlamentoda Cumhuriyetçiler çoğunluktaydı.
Dümende Obama görünüyor, rotayı Siyonist lobi belirliyordu.
***
Peki, lobilerin, medyanın, seçkinlerin açıkça Hillary’yi
desteklemelerine rağmen Trump nasıl kazandı?
Trump, emlak kralı bir zengin olmasına rağmen, bazı
Cumhuriyetçileri de rahatsız eden sosyalist yaklaşımı andıran ezber
bozan ifadeleriyle dar gelirlilerin de desteğini aldı.
Bu kez beyazların alt sınıfı tepkisel tavır sergiledi.
2008’de Obama’yı iktidara taşıyan sessiz çoğunluk 8 Kasım
seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı Trump’a yöneldi.
Bu yönelişte etkin olan unsur ise Trump’un izlediği açık
siyasetti.
70’lik Trump, delikanlı tavırlar sergiledi. Şirin görünmeye
çalışmadı. Mavi boncuk dağıtmadı. Açık sözlüydü. Dobra konuştu ve
kazandı.
Tıpkı Kasımpaşalı Erdoğan gibi.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Donald Trump'ı kutladığı
telefon konuşmasının oldukça samimi bir havada geçtiği
belirtiliyor.
Diplomatik bir şekilde söylenen terörle mücadelede işbirliği
ifadesinin amacı belli.
ABD seçimlerinde maddi yardım da dahil açıkça Hillary’yi
destekleyen ve Türkiye’den sonra ABD’de de kaybeden FETÖ konusunda
Trump’ın yaklaşımı merak ediliyor.
Bir başka husus da PYD’de, dolayısıyla PKK’ya yardımın devam edip
etmeyeceği…
Trump, 15 Temmuz darbe girişimini açıkça eleştirmiş ve Erdoğan’ın
tutumundan övgü ile söz etmişti.
Başkan adaylığından önce Trump’ın, İstanbul’da kendi soyadı ile
anılan kule ve alışveriş merkezinin açılışında yaptığı konuşmada
kullandığı, “Türkiye ABD’den çok daha iyi yönetiliyor” ifadesi
dikkat çekiciydi. ABD’nin fırsatlar ülkesi olarak bilindiğini
belirten Trump, hızlı büyümesiyle dikkat çeken Türkiye’de daha çok
fırsat gördüğünü söylemiş ve yatırımlarının devam edeceğini
bildirmişti.
Trump’ın en fazla tepki çeken ifadeleri Müslümanlarla ilgili
sözleri oldu. İlk ifadelerini düzelterek Müslümanlara değil,
radikal gruplara karşı olduğunu söylediyse de İslam dünyasında hala
bir kaygı var.
Bakalım Beyaz Saray’da ne yapacak?
Dobra tavır, dürüstlük mü yoksa çılgınlık şeklinde mi yansıyacak
icraata?