TRANSPARAN GÜVEN

Evvela hemen şunun altını çizmek istiyorum ki; kimseleri, giyim kuşamları dolayısıyla kategorize etmek, Cennet ve Cehennem gibi bir taksime tabi tutmak gibi bir niyet içerisinde değilim. Bütün amaç ve gayem bireysel bir izlenimimi ve bu izlenimin kendimce psikolojik izdüşümlerini dile getirmektir.

Birazdan, başlığın içini doldurup biraz ete kemiğe büründürünce, bana eşlik edeceksiniz diye düşünüyorum.

Sokakta, hepinizin her gün ve de defalarca karşılaştığı transparan giyimli kadınlar ve bu kadınların hal, hareket, tavır ve endamlarına alabildiğince yansıyan bir özgüven patlaması mevcut.

Kim bilir? Belki de bu özgüven patlamamasının transparan giyebilme cüreti, bu cüretin cesarete dönüşmesi ve bu cesareti gösterebilmenin patlaması olsa gerek diye düşünüyorum.

Sağ ve sola atılan ‘’ küçük dağları ben yarattım ‘’ bakışı ve bu bakışlar altın da önüne gelen herkesi ezim ezim ezen bir eda…

Böylesi bir psikolojinin ve davranışsal dışa vurumun temel argümanı olan transparan giyim, nasıl bir etkiye sahip ki, giyen kadının böylesi bir tavra bürünmesine yeterli gelebiliyor ? Dekoltenin kendi içerisinde insan egosunu ateşleyen ve kadında ki ‘’ ben ‘’ vurgusunu bu denli tetikleyen tarafı özellikle üzerinde durmak istediğim unsur.

Aynı kadının, vasat giydiği ile dekolte giydiği zaman arasında ki davranışsal farkın varlığından hareketle, dekoltenin bu önemli özelliği mutlaka üzerinde durulması gereken bir vakıa olarak karşımız da durmaktadır. Bir kadının salt giyimden kaynaklı bu denli davranış farkını göstermesinde ki temel tetikleyici unsur olan dekolte, kadın egosunu ateşlerken, kadında, ilgi çekiyor, dikkat çekiyor, beğeniliyor ve arzu ediliyorsun güdülerine cila çekerken, bütün bu duygu ve düşüncelerin kadın egosunda ki davranış farklılığının da ana unsuru olmaktadır.

Beğenilmek, dikkat çekmek, takdir ve taltif edilmek İnsan ve egosu için hep cazip gelmiştir. Aslında bu istek pek yadırganır bir durum da değildir. Burada ki sorun, beğenilme ve takdir edilmede ki unsurların kendisinde şeklini almaktadır.

Hani amil, hangi eylem, hangi tavır ve tutum bu takdir edilme eyleminin gerekçesi olacağı, hassasiyetini yitirmiş ve dolayısıyla her şeyin bir başka şey ile içiçe girmişliğinden ve dolayısıyla herhangi bir değerin bir başka değersiz karşısın da bir anlam ve öneminin kalmadığının da açık göstergesi niteliğindedir.

Bir kadında, böylesi ilginç ve ilginç olduğu kadar aşırı dışa vuruma kaynaklık eden amil dekoltenin kendisi olmakla birlikte, bu duruma çanak tutan sulak bakışların, içine düşecek gibi arkadan dahi uzun uzadıya süzüşlerin katkısı da azımsanır gibi değildir. Bütün bunların farkında olan, iltifat üstüne iltifat alan kadının davranış katsayısı da, işte tam bu sebepler sonucun da belirgin hale dönüşmektedir.

Sözlü ya da fiili bakışları kendisi için bir ‘’ iltifat ‘’ olarak alan ve böyle tanımlayan kadının bu fiil içerisinde olması ve bunu sık tekrarlamasının da ana gerekçesi olmaktadır diye düşünüyorum.

Mevcut bu anlayış, yorumlayış ve psikolojik etki, birçok kadını kendi aurası içerisine almakta ve benzeri davranış şekillerinin bambaşka kadınlar üzerinde aynen yansımasına sebebiyet vermektedir.

Çekicilik, güzellik, albenili olmak, ilgi ve iltifat görmeyi salt giyim anlayışına entegre eden bakış açısı önemli bir sorun ihtiva ederken, bu sorunun cinsiyetinin olmadığının da altını çizmek istiyorum. Zira güncel erkek için çekici, güzel ve iltifat edilecek olan kadının dekolte kadın olduğu inancı da, hem modern erkeğin ve hem de modern kadının bildiği tek anlayıştır.

Oysa bu davranış psikolojisinin alt tahlilini yapacak olursak, kendisini, albenisini, güzellik ve anlamını salt giyim tarzına bağlayan kadın, aslın da en büyük hakareti de, bütün bu değerleri bir bez parçasına indirgeyerek kendisine en büyük hakareti yapanın kendisi olduğunun bilincin de dahi değildir.

Kadın ya da erkek fark etmeksizin kimlik, kişilik, haysiyet, donanım, birikim, ahlak ve daha bir sürü özel değerlerden yoksun olanları giydiği kıyafete göre değerlendiren toplum, ruhu ve bakış açısı en çıplak toplumdur.