Tr+128=Sırtlan ayı denklemi


Belki de Türkiye tarihindeki en büyük diplomasi zaferlerinden biridir bu. İslam İşbirliği teşkilatını acil toplayıp, İslam ülkeleriyle ortak karar alarak Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olarak tanınması, akabinde BM'den Kudüs tasarısın 128 oy gibi ezici çoğunlukla kabul edilmesi basit bir diplomatik hadise değildir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına ilişkin imzaladığı kararın ardından başlayan hengameli tartışma BM Genel Kurulu'nda da devam etti. BM'ye üye tüm devletlere "Kudüs'te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma" çağrısı yapan karar tasarısı BM Genel Kurulu'nda 128 oyla kabul edildi.
Yapılan oylamada ABD ve İsrail başta olmak üzere 9 ülke ret oyu verirken, 35 ülke de çekimser oy kullandı.
Amerika yine yamyamlığını göstererek BM’deki oylama öncesinde ret oyu kullananları kaydedeceğini söyleyerek açıkça tehditte bulunması hakikaten beklenen bir hadiseydi. Peki, 128 ülke bu tehditlere neden boyun eğmedi?
ERDOĞAN SIRTLANI AYIYA BOĞDURUYOR
Cennet mekân Abdülhamid Han’ın Dış politikada benimsediği müthiş bir yöntem devreye sokuldu. Sırtlanı ayıyı boğdurmak. Çeşitli zamanlarda devleti ipten alan bu yöntem hem düşmanları zayıflatmak, hem de birbirine giren düşmanların arasından sıyrılıp ülke menfaatleri için devasa bir manevra alanı oluşturmak demekti. Netice itibariyle sırtlanda düşmanımız ayı da.
Türkiye ciddi anlamda diplomatik bir kurnazlıkla 900 milyon Katolik’i papa önderliğinde Yahudilere karşı devreye soktu. Kudüs’ün 3 dininde ortak kutsalı olduğu vurgusunu yaparak, papaya büyük bir yem attı. Papa Avrupa ülkelerine gönderdiği talimatla BM'de ve Uluslararası platformlarda Trump'ın Kudüs’ü Yahudilere verme kararına karşı radikal bir tutum takınarak, Türkiye’nin yanında yer aldı. BM' deki zaferimiz bu 128 ülkeyi domine edebilmekti ve bunu başardık.
Fakat BM'nin kararında hukuki bir bağlayıcılık bulunmadığı gibi BM'yi meşrulaştıracak fevri propagandalara da girişmememiz gerekir. Nitekim BM tarihi Müslümanlar için kanlı ve acımasız sayfalarla doludur.
KÖRFEZ'İN GERİ VİTESİ
Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere birçok Arap ülkesi Kudüs meselesinde Türkiye’nin önderlik yapmasından hoşnut olmadı. Zira damarlarından Pan Arabizm akan Arap liderleri, Kudüs meselesinde ABD'ye biat verseler de ülkelerinde çıkması kuvvetle muhtemel halk ayaklanmalarını düşünerek mecburen de olsa Kudüs konusunda Türkiye’nin yanında yer aldılar. BAE dışişleri bakanının Fahreddin Paşa çıkışını da içlerindeki öfke ve kızgınlığın bir dışa vurumu olarak görüyorum. Masa da elimiz çok güçlü. Amerika tarihindeki en büyük yalnızlığını yaşarken, Katolikler Yahudilere karşı cephe almışken Müslümanlar olarak bu ortamı en iyi şekilde değerlendirmeyi sürdürmeliyiz.
Bakalım ilerleyen günlerde bizleri neler bekliyor...