TORPİL

Evet patlatılan torpilden değil, kayırma ile ilgili torpilden bahsediyorum. İhtilas, irtikap, rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk, torpil toplum olarak bizim onulmaz bir hastalığımızdır. Aşırıyoruz, yiyoruz, rüşvet alıyor ve rüşvet veriyoruz, iş ve işlemlerinizi kayırarak yapıyor ve kendi adamlarımızı işe alıyor, kendi adamlarımızı yükseltiyoruz, liyakat ve ehliyeti gözönüne almıyoruz, her yerde ve her işimizde bir adam arıyoruz ve kendi adamlarımıza işimizi yaptırıyoruz, hukuk, insan hakları, kul hakkı ve eşitlik gibi kavramları gözardı ediyoruz. Sendikalarımız çalışanların haklarını korumak, çalışma koşullarını ve özlük hakları iyileştirmek, memura hükümet lehine dengesiz bir tablo oluşturan tahkim uygulamasına dayanmayan gerçek anlamda toplu sözleşme hakkı ile pazarlık gücünü arttıracak grev hakkı için anayasal ve yasal reform yapılması amacıyla toplumsal bilinç ve yasama organına baskı yapmak yönünde mücadele etmek, adaletsiz ve eşitliksiz görevde yükselme uygulamalarını yargıya taşımak yerine sarı sendikacılık yapıyor, toplum yararı için değil bireylerin tek tek tayin ve ataması için çalışıyor, tayinci başılığı yürütüyor; sendikacılarımız kendi kovalarını dolduruyorlar, makam, mevki ve koltuk peşinde koşuyorlar, ona buna yalakalık ediyorlar, siyasi ikbal ve çıkar için mücadele veriyorlar; siyasetçilerimiz de kişisel menfaat ve çıkar peşinde mesai harcıyor, siyasi konum ve ikballerini tahkim etmenin hedefini taşıyorlar. Bu arada istisnaları tenzih ediyor ve istisnalar kaideyi bozmaz diyorum. Haliyle bu durum da toplumda çürümüşlüğü, keşmekeşi ve herkeste memnuniyetsizliği meydana getiriyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 12.Cumhurbaşkanı ve 1. Başkanı, 2 Ekim 2018 tarihinde TBMM'de ki parti grup toplantısında Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimlere ilişkin adayların açıklanması süreci ile ilgili olarak “ o yakınımdır, şu akrabamdır, bu tanıdığımdır diye gelmeyin, kim hak ediyorsa, kim liyakatli ve ehliyetli ise onu aday yapacağız” ifadesinde bulundu. Şimdi bu durum toplumumuzun 100 yıllardır süren ve bir türlü kurtulamadığı habis ve urun bir tür itirafıdır. Bu durumda şu soru akla gelmektedir. Daha önce tam tersi bir durum vardı da yani torpil gırla gidiyordu da onun, bunun, şunun çocukları ve adamları aday yapılıyordu da şimdi ve bundan sonra mı ehliyet ve liyakata göre işlem yapılacak???!!! Burada çok büyük bir soru işareti ve çok büyük bir ünlem işareti vardır.

Yapılacak şey basittir. İnsan hakları, hukuk, kul hakkı, eşitlik, şeffaflık, ehliyet ve liyakat ilkelerini uygulamak; toplumda her kişinin bilgi, bilinç, şuur, ve sorumluluk duygusunu en üst seviyeye çıkarmak; son derece köklü ve radikal mevzuat düzenlemelerine gidilerek, söz konusu köksüzlügü ve soysuzluğu yapanlar hakkında, tarihte görülmemiş derecede kat-i ve caydırıcı idari ve cezai yaptırımlar uygulamaktır.

Kangreni kesip atmazsan, vücuda yayılır ve insanı öldürür. Toplumlar ve devletler de böyledir.