Toplama adamlar, Pervasız manevralar

Tarihimiz bir çok kanlı ve kirli darbeye tanıklık etmiştir. İslam tarihinde ilk kanlı darbe, Hak ve Hakikat yolcusu Hz. Osman’ın öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Hz. Ali’nin iktidarı boyunca da ihtilaflar ve çatışmalar ise sürmüş gitmiştir. Emeviler döneminde karşılaştığımız hanedan içi darbe teşebbüsleri ise Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Yakın tarihimize baktığımızda ise aşağı yukarı bir buçuk asırdan bu tarafa da, ‘’Ne ordu’nun iktidara yürüme hayali bir türlü sona ermiş, nede bizim demokrasi peşinden koşturma hayalimiz..!’’

Tarihin tozlu yapraklarını karıştırdığımızda görüyoruz ki; Osmanlı tarihinde 6, Türkiye tarihinde 7 kez olmak üzere tam 13 kez darbe, ya da darbe girişimi yaşamışız. 1960 Yılından bu tarafa nerdeyse her 10 yılda bir kirli ittifaklar kurulmuş, peydahlanan çukur oyunları ile sürekli darbe yapılmıştır. Ve yine 1960 darbesi sonrası her Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük bir krizler olmuştur. Önceki darbelerin ağırlıklı olarak jeopolitikten kaynaklanan dış sebepleri olduğu gibi, hain FETÖ’cü askerler eliyle yapılmak istenen 15 Temmuz Darbe Girişiminin de aslında yine aynı sebeplerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bağımsızlığımıza göz dikerek FETÖ,DAEŞ ve PKK’yı üzerimize salan, ahlaksızlığın dibini bulmuş bu katil ABD’nin, 13 CIA ajanının da aktif rol aldığı son darbe girişimi, bize bir defa daha gösterdi ki amaçlanan şey ‘’Müslüman Türkiye’nin, Erdoğan liderliğinde bölgesinde güçlenerek söz sahibi olmasını bir an önce önlemektir..’’

AVRUPALILARIN PENÇELERİNDEN UZAKLAR

Cennet Mekan Abdülhamit Han bir hatıratında, "Allah bize sulh ve sükûnet nasip etsin!" der ve şöyle yakınır: "Fakat büyük devletler, geniş teşkilatlı imparatorluğumuzu inşa edecek ne zaman bıraktılar, ne de sükûnet..! Bize de hiç olmazsa on senelik bir sulh tanınsa idi, Japonların o kadar methedilen terakkilerini biz de yapabilirdik. Onlar, Avrupalıların pençelerinden uzak olduklarından, bize nazaran bahtiyardırlar ve emniyet içinde yaşamaktadırlar. Maalesef bizler ise, tamda Avrupalı sırtlanların geçiş yerine çadırımızı kurmuşuz."

Evet, bugünde yine ‘’Türkiye Çadırı’’ maalesef sömürgeci alçakların saldırdığı kurtlar sofrası haline gelmiştir. Liderliğini ABD’nin yaptığı Batı Bloku, genelde İslam dünyasını, özelde Türkiye’yi şimdi yeniden dizayn etmek istemektedir. Lakin ‘’Türkiye asla terör ile falan dizayn edilecek bir ülke değildir.’’ Netice de bizler biliyoruz ki, ne ABD, ne de diğer batılı devletler herhangi bir ülkenin İslamlaşmasını ve ümmet olarak kenetlenmesini değil istemek, tahayyül bile etmemektedirler.

Obama döneminde sürekli olarak terör ihraç eden güç sarhoşu ABD zinhar devlet aklı ile hareket etmemiştir.! DEAŞ’i icat eden ABD, İngiltere’nin gazı ile bölgede ‘’İkinci bir İsrail’e’’ korsan bir devlet alanı açmanın gayreti içerisinde olmuştur. Soruyorum şimdi size elinizi vicdanınıza koyun..’’Bugüne kadar DEAŞ terör örgütünün İsrail’e bir tek kurşun sıktığını duydunuz mu?’’ Yok…Beyaz Sarayın önünde el pençe divan duran, Müslüman elbisesi giymiş sümüklü FETÖ’ liderinden de, takiyyeci haşhaş ilerinden de, İsrail için zinhar tek bir kötü söz duyamazsınız..! Peki tüm bunları geçtim de, koca dünyanın gözü önünde yaralı DEAŞ militanlarının İsrail’de ve Golan tepelerinde tedavi edildiğine ne demeli? Kimse bizim aklımızla falan alay etmesin.

10 ÜLKE SIRADA BEKLİYOR

İngiltere’nin küçük bir bel hareketi ile sıvıştığı, Fransa ve İtalya’nın mali açıklar verdiği, Merkel’in adeta herifleştiği, Yunanistan’ın ekmeğe muhtaç olduğu bu AB’nin esasen geleceği çokta parlak değildir.10 Üye ülke daha ayrılmak için sırada bekliyor.Mazlumların beddualarına muhatap olan bu haydut ABD’nin ve tırsak Batılıların insanlığın bittiği bir hayatı, bizlere lütufçasına sunduğuna siz bakmayın, zira onlar bu düşük hayatlarının yakın zamanda sona ereceğini, batıl ideolojilerinin yıkılacağını ve kokuşmuş yönetimlerinin başlarına geçeceğini çok iyi bilmektedirler.

Yenikapı ruhu ve demokratlığı naylondan olan bu AB dostu Kılıçdaroğlu, Anayasa süreci başladığından bu tarafa sürekli güzel ülkemizi direniş kan ve savaşla tehdit etmeye devam ediyor. ‘’Başkanlık sistemini kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz’’ diyerek alayımıza gider yapan Kılıçdaroğlu, adeta freni patlamış bir kamyon gibi..! Şirazesini kaybeden bu adama birilerinin acilen mukayyet olması lazım. Belediye başkan adayı olduğu seçimde ve 2010 referandumda sandığa gitmeyen Kılıçdaroğlu dünde geleneksel bir tavırla hareket ederek mızıkçılık yapıp meclisteki sandığa yine gitmedi..!

Kasetle alaşağı edilip öfke nöbetinde erketede bekletilen, 367 Garabeti ile Meclisi kitleyen ve dahi kaybedenler kulübünün Yüksek Bürokratı(!) Baykal ise gördük ki hiç değişmemiş.. Önceki gün yine birden sobelendi. Anlaşılan o ki, akıntıya karşı kürek çekmeye hala devam ediyor. Yalandan kim ölmüş atış serbest anlayacağınız..! Kılıçdaroğlu ile siyam ikizleri gibiler… Bölmeye matuf bir dille zihin yıkamaya devam..! Hep aynı nakarat işleri güçleri çatışma,kamplaşma kaos, tehdit..

Bu karnı tok, sırtı pek Baykal’ı hatırlarsınız, Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olduğu seçim öncesinde, Sayın Erdoğanı ’’ Sakın ha Cumhurbaşkanı adayı olma.!’’ diye kükreyerek tehdit etmişti. Bir Kılıçdaroğluna bakıyorum, bir Baykal’a, birde Sn. Bahçeliye.. 15 Temmuz sonrası oynanan büyük ve kirli oyunu görerek; Devletimizin bekası, Ülkemizin selameti adına Ak Parti ile birlikte hareket eden Devlet Bahçeli’nin duruşunu, Baykal’ın günahı kadar sevmediği bu Kılıçdaroğlun’dan beklemek zaten bizim için iyicene saflık olurdu.

TÜRKİYE BÖLGESEL GÜÇ OLACAK

‘’Tilkiye tavuk kebabı yer misin?’’ demişler,“Adamın güleceğini getiriyorsunuz” demiş.. İkide bir bu ülke doğru yönetilemiyor diyerek halkı sokağa davet eden Kılıçdaroğlu’nun belki pek hoşuna gitmeyecek ama, Kılıçdaroğlu’nun dost ve müttefiki ABD’de bir düşünce kuruluşu olan Stratfor, 2015-2025 yılları arasında dünyada neler olacağına yönelik tahminlerinin yer aldığı bir rapor yayınlamış. 2015-2025 isimli raporda; ‘’ ABD'nin siyasi, ekonomik ve askeri alanda küresel güç olmaya devam edeceği, Avrupa Birliği'nin sona ereceği, Rusya'nın dağılacağı, Çin'in Komünist bir diktatörlüğe dönüşeceği tahminleri yer alıyor. Stratfor'un Türkiye'nin gelecek 10 yılına yönelik tahmininde ise, Türkiye'nin Suriye ve Irak sınırlarındaki sorunlardan etkileneceği ancak 10 yılın sonunda bölgenin bölgesel büyük bir gücü olacağı belirtiliyor.’’ Birde uyarıda bulunan kuruluş; ‘’Türkiye'nin bir taraftan iç siyasetine denge getirip iç siyasi anlaşmazlıkları çözerken diğer taraftan da ordusunu, istihbaratını ve diplomatik hizmetlerini dönüştürmesi gerektiği belirtiyor.’’

Evet dostlar bu işin lamı cimi yok.! Elin oğlunu duydunuz..! İçimizdeki bazı gevşeklere inat bizler ‘’Bağımsız Müslüman Türkiye’mizde’’ bir olacağız, beraber olacağız ve kardeşliğimize asla zeval vermeyeceğiz. Bu fani dünyada bizler hakikatin izini sürmeye devam eder iken, Vatan bellediğimiz bu topraklardan hiçbir kimseye bir çakıl taşı dahi vermeyeceğiz. Unutmayın..! ‘’Bizler zaferle değil, seferle mükellefiz..’’

Ne diyordu şanlı Türk hükümdarı Metehan; ‘’Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim. Fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin veremem. ‘’

Sözün tamamı aptala söylenirmiş, mevzuu kapanmıştır. NOKTA