TIPİDEK HAKKINDA

Tıp İnceleme Değerlendirme Kurumu(TIPİDEK) önerimiz, bilim insanlarının sesiydi. Uzun zamandır yürüttüğüm bu soruşturmanın önceki yazımdaki görüşlere ek veya karşı yansıtılan başka önemli noktalarını da şöylece özetleyebilirim:

Hastane hizmetlerinin kriteri, kalite kuruluşlarınca akreditasyon almaktır. Bunu gerçekleştiren kurumlar alt yapı ve personel kalitesini kanıtlar. Bu kaliteyi artıracak ve geri ödeme kurumlarını denetleyecek yapı olmalı.

Tetkik sınırlaması bizde de var. Kanser dışında belli bir ücretin üstüne çıkılamıyor. Üstünü hastane ödüyor. Birçok tetkik zararına yapılıyor, üniversite ihaleleri 2 yıl sonra ödenecek olduğu için yüksek fiyata zorlanıyor. Kurum borçları artıkça artıyor.

Yurt dışında ruhsat almış birçok ilaç ülkemize çok geç ulaşıyor. O ilaçları yerli firmaların da üretebilmesi için ruhsat sahipleriyle temaslar sağlanabilmeli veya onlarla bu konuda ilgili kurumumuz hızlı iletişime geçebilmeli.

Bilim insanları bilime odaklansın. Onların idarî anlamda inceleme ve değerlendirmelerle işi olmamaz, ancak alanlarıyla ilgili bilirkişi raporu verebilirler. Hem hekimlik hem araştırma yapanların artması lazım ülkede. Sağlık hizmeti organizasyonu için ayrıca iyi eğitim almaları sağlanmış yöneticiler lazım.

Anlaşılıyor ki TIPİDEK bünyesinde bilimsel inceleme ve değerlendirme dışında bir de yönetim ve eğitim organizasyonları gerekli. Önceki yazılarımda vurguladığım sağlık personelinin eğitimi ve yönetimi TIPİDEK bünyesinde belli bir koordinasyon içinde ele alınmalı. Bu hizmetler, kurumca ülke genelinde özel-kamu ayrımı yapmadan sistemli yürütülmelidir.

Şehir Hastaneleri ile özel-kamu diğer bütün hastaneler TIPİDEK kılavuzluğuna bağlanmalı. Ekranlarda reklam amaçlı birbirine ters düşen açıklamalar vatandaşın canını sıkıyor. Kamuoyunda tarım politikasının sağlıkla ilgilendirilmemesi rahatsızlık yaratıyor. Kimi hekimlerin çıkıp şunu sakın yemeyin, bunu yemeyin, eski gıdalar kalmadı artık… gibi sözler etmesi insanları huzursuzluğa sürüklüyor.

TIPİDEK bünyesinde Tarım Bakanlığı ile sürekli koordinasyon içinde olabilecek bir birimin de olması gerekli. Ancak bu birim, halkın doğru beslenmesi konusunda konuşabilmeli. Dinî konularda Diyanet dışında gelişigüzel ahkâm kesenlerin olamaması gerektiği gibi beslenme konusunda da olamamalı.

Sağlıklı toplum için gıda-sağlık, personel-bilim-eğitim düzenimizi en iyiye ulaştırmalıyız. Bunu başarabilirsek sağlık turizmimize de güzel bir yol açmış oluruz. Bilim insanları el ele iş başına!