Hükümetin terör sorunu ile ilgili eylem planında;

Hükümetin terör sorunu ile ilgili eylem planında; PKK, İmralı ve HDP’nin doğrudan ve tek muhatap olarak kabul edilmeyeceğini beyan edip, halkla doğrudan istişarelerin yapılacağına dair Mardin’deki açıklamaları Türk solu tarafından beğenilmedi. Onların tezleri şu; “PKK’nın ürettiği sorunu ancak yine PKK ile görüşerek ortadan kaldırabiliriz.” İlk başta çok mantıklı bir tez geliyor. Sorunu kim çıkartıyorsa, sorunun çözümünü de onunla konuşmalıdır.

Komşu dairenizdeki gürültü sizi rahatsız ediyorsa, komşunuzla görüşmeniz gerekir. Komşunuz dışındaki insanlar size, “evet siz haklısınız, komşunuz sizi rahatsız etmemelidir” dese bile, bir önemi yoktur. Çünkü muhtemelen komşunuz, haklı olduğunu düşünüyorsa, gürültü yapmaya devam edecektir. Diğer insanlarında size haklı demeleri bir işe yaramayacaktır. Peki! sonra ne yaparsınız, mahkemeye başvurup, rahatsız eden komşuyu apartmandan atarsınız. Ancak apartmanındakile rin çoğunluğu gürültü yapıyorsa, siz gidersiniz. Böylece sorun çözülür.

PKK Sorununda ise durum yukarıdakine benziyor. PKK yapmış olduğu eylemlerle (devletin mahkemelerinden hariç mahkemeler kurması, vergi toplaması gibi), Türkiye Cumhuriyeti’ni rahatsız ediyor. Yapmış olduğu eylemler ile Türkiye Cumhuriyetinden ayrı bir devlet kurmaya çalışıyor. Bu durumu kendileri de inkar etmiyor. Muhatap alınıp konuşulduğunda da eylemlerine devam edeceklerini açıkça beyan ediyorlar. Bu durumda Türkiye Cumhuriyetine iki seçenekten birini yapmak kalıyor, ya savaşacak ya da ayrı bir devlet yapılanmasının kurulmasını kabul edecek. Hiçbir devlet gücü yettiği müddetçe kendi içinde ayrı bir devlet kurulmasını kabul etmez. Türkiye Cumhuriyeti ise ayrı devlet yapılanma isteğinden PKK’nın asla vazgeçmeyeceğini ve savaşmaktan başka çaresinin kalmadığına karar verdi. Barzani aynı nedenle ülkesinde PKK nın varlığını istemiyor, ancak gücü yetmediği için ülkesinden kovamıyor.

PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin güçlendiği, ABD ve RUSYA’nın PYD’ye açıkça destek verdiği, bir ortamda PKK ne isteklerinden vazgeçecektir, ne de silahı bırakacaktır. Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü yettiği müddetçe, silahlı operasyonlara devam edilecektir. Hükümet ise böyle bir silahlı çatışmaların, halklar arasında bir nefrete oluşturulmaması gerektiğini çok iyi bilmektedir. Zaten şu anda da halk hükümetten değil, PKK dan korkmaktadır. O nedenle çatışmadan kaçan halk, Barzani bölgesine veya PYD bölgesine değil, Türkiye’nin diğer bölgelerine göç etmektedir.

Türkiye, PKK’ya karşı yürüttüğü silahlı mücadeleye devam ederken, PKK ile doğrudan veya dolaylı olarak görüşmesi de mümkün değildir. Çünkü silahlı mücadele yapan asker ve polisin morali bozulur. “Biz burada canımızı ortaya koyduk, onlar orada muhabbet sohbet ediyorlar” diye bir düşünce geliştirirler. Ancak bu silahlı mücadelenin halk da kin ve nefret duyguları oluşturmaması içinde, hükümetin yapılan mücadelenin haklılığını anlatması gerekir. Halkı karşısına kim alırsa, mücadeleyi kaybedecektir. Siz ayrılmak isteyen bir halkı uzun müddet, birlikte yaşamaya zorlayamazsınız. O halkı sizinle birlikte yaşaması için bir faydasının olması gerekir ya da ayrılmanın kendisine zararlı olduğunu bilmesi gerekir. (İskoçya’nın İngiltere’den ayrılmaya hayır demesi, ayrılığın kendilerine zarar getireceğini bilmesindendir. ) Hükümetin halkı kendi yanına çekmek için yapmayı planladığı eylemler yerinde ve doğru politikalardır. İslamcı olmayan grupların yapmış olduğu mücadelede (1990’lı yıllar) yanlış uygulamalar oldu. Ancak bu sefer İslam’ın merhameti ile hareket etmeyi şiar edinen yani İslamcıların kurduğu hükümetin eski yanlış politikaları tekrarlamayacağı nı düşünüyorum. Terörden zarar gören ailelere de mutlaka yardım kampanyaları başlatılmalıdır. Daha güvenli ve terörün olmadığı bölgelerde; yeni yerleşim yerleri kurularak, isteyen terörden zarar gören ailelere verilmelidir. Acil bir yardım olarak, doğu sükun buluncaya kadar, göç etmek isteyen ailelere 10 yıl boyunca kira yardımı yapılarak, yeni bölgelere yerleşmesinde yardımcı olunmalıdır. Uzun vadede demokrasi kültürünün geliştirilmesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesin e yönelik adımlar atılmalıdır.

Rabbim Türkiye’de ve Dünya’da yaşayan tüm mazlum halklara huzur, kardeşlik ve barış versin. Amin…