Bir önceki yazımda, solcu devrimci fikirlere sahip terör eylemleri gerçekleştirenle rin fikirlerini incelemiştik.

Bir önceki yazımda, solcu devrimci fikirlere sahip terör eylemleri gerçekleştirenlerin fikirlerini incelemiştik. Teröristlerin fikirleri ayrı, ayrı olsa da, yöntemleri ve psikolojileri aynıdır. Teröristin Yöntemi, azınlık olduğun halde silahlı mücadele ile silahsız çoğunluğu yönetmektir. Amaç korku sağlamlamak, sindirmektir. Teröristin Psikoloji, benim fikrim doğrudur, diğerleri yanlıştır. Kimin ne söylediği hiç önemli değildir. Benim dışımdakiler zaten yanlıyorlardır, tartışmaya bile gerek yoktur. Karşı fikirler silahla susturulmalıdır. Yani kesin bir inanmışlık söz konusudur. Kesinlikle demokrasiyi istemezler. Bu yazıda demokrasi karşıtı, İslami söylemleri olan teröristlerin fikirlerini irdeleyeceğim.

Yukarı da belirttiğim gibi, İslami söylemleri sahip olan teröristlerde aynı yönteme ve aynı psikolojiye sahiptir. Bunlar kendini, İslam’ın kuralları ile yönetilen bir devleti kurmak için cihad eden, mücahidler olarak görürler. Silahla, silahsız bir topluluğu öldürmeyi cihad olarak görürler. Çünkü onlara göre, islamın bir toplum düzeni olarak uygulanması için, halkın o kuralları talep etmesinin bir önemi yoktur. İktidarın seçim yoluyla belirlenmesinin yani demokrasinin islamda olmadığını savunurlar. İslam kuralları ile yönetilen bir devletin silahlı mücadele ile olacağını, bunu içinde cihadın farz olduğunu savunurlar. Onlara göre “İslam’da demokrasi yoktur, demokrasi kafirlerin ortaya koyduğunu bir düzendir, ne kuran’da ne de Peygamberin sünnetinde demokrasi önerisi yoktur.” Bu düşüncenin bir sonucu olarak da onlar: İslamı hakim kılan bir toplumun oluşturulması, yani siyasi iktidarın el değiştirmesi ancak silahlı mücadele ile mümkündür, diyorlar.

Bir iktidar topluluğunun gidip, yerine başka bir iktidar topluluğunu gelmesi, ya savaşarak, silahla olur, ya babadan oğla (yani krallık) ya da seçim veya halkın genelinin talebi ile olur. Bu üç yöntemin dışında dördüncü bir yöntem mümkün değildir. O nedenle, bu gün demokrasiyi kabul etmeyenler, ya krallığı savunur ya da iktidarın silahlı mücadele ile değişmesini savunurlar. İktidarı değiştirmek için silahlı mücadele ederken de, silahlı azınlık olarak, silahsız çoğunlu yönetme peşindedirler, silahsız masum insanları da öldürmekten geri durmazlar. Yani insanlığa rağmen, insanlık için söylemini savunarak, çelişkiye düşerler.

Dikkat edilirse, bu düşünce ile devrimci solcuların düşünceleri örtüşmektedir. Devrimci solcularda, düzeni ancak silahlı mücadele ile yıkmalıyız, diyorlardı. Dağlardan, şehre inen özgürlük hayal ediyorlardı. İktidara gelince de, kendi dışındakilere söz hakkı tanımıyorlardı. Pol pot ve Stalin yönetimlerinde olduğu gibi…

Gerçekten, İslam da demokrasi yok mudur? İslam, bir topluluğa azınlık da olsan, mutlaka silah zoru ile hükmetmen mi gerekir, diyor.Böyle bir şey demesi mümkün değildir. Peygamberimiz, peygamber olduktan sonra tam 13 yıl mekke’de kaldı. Mekke’de kendi de dahil olmak üzere Müslümanlar hem bendensel, hem de psikolojik olarak işkence gördüler. İsteselerdi, kendilerine işkence yapanları gizlice öldürebilirlerdi. O zamanki teknolojik imkanların olmaması nedeni (gece sokak lambası yok, mobese kameraları yok) ile bir Hasan Sabbah grubunun yaptığı gibi gizli suikastlar yapabilirdi. Çünkü ortada açık bir zulüm vardı. Nitekim Hasan Sabbah bunu yaptı. Bütün herkese korku saldı. İnsanların kalplerine korku salarak, onları kalplerini ıslama ısındıramazsınız. Peygamberimiz, ne Mekke’yi terk etti, ne de kimseye gizli bir suikast yaptı. Kendi yapmadı, başkalarına da yapması için izin vermedi. Hiçbir peygamber, kendilerine işkence yapanlara gizli suikast yapmadı ve yaptırmadı. Haksızlığa uğramak, insanların kalbine korku salmak için rastgele öldürmeyi haklı kılmaz. Bir kişinin gizlice gelip bir topluluğu bomba ile havaya uçurması, suikasttır. Hasan sabbah yöntemidir.

Demokrasi karşıtı, İslami söylemleri olan teröristlerin, terör faaliyetlerinin dine uymadığını anlatılmalıdır. Sözü dinlenir İslam alimleri; İslam’da demokrasi konusunu ve İslam’ın terör karşısındaki duruşunu anlatmalı, dini olarak deliller getirmeye çalışarak, terörün dini söylemler ile desteklenmesini önleyecek karşı delilleri ve savunmaları konu alan eserler telif etmelidir. Dini daha iyi anlaması için, devletlerin ve İslami cemaatlerin doğru İslami anlayışı, anlatması gerekir. Doğru İslami anlayışı anlatan cemaatler desteklenmelidir. Zorunlu eğit döneminde de İslam ve demokrasi eğitimi verilmelidir. Demokratik kültür gençlere benimsetilmelidir.

İslam’da demokrasi yoktur, söylemlerine karşı, dini eserler mutlaka yazılmalı ve devlet tarafından teşvik edilmelidir. İslam dünyası demokrasi konusunda bir karara varmalıdır. İslam ve demokrasi konulu Uluslararası sempozyumlar mutlaka devlet tarafından düzenlenmelidir. Ancak karşı görüşte olanlara söz hakkı verilmeli ki, bakalım onların tezleri nelerdir? Aksi takdirde kendimiz çalar, kendimiz dinleriz. Demokrasi karşıtı olanlar dinlemez ve öyle kalmaya devam ederler. Bir faydası olmaz. Cuma namazına gitmeyenlere, Cuma namazında hutbe okuma işine döner.