Referandum, halkın genelini ilgilendiren önemli konularda doğrudan halkın görüşünün tespiti için yapılan oylama demek.

Referandum, halkın genelini ilgilendiren önemli konularda doğrudan halkın görüşünün tespiti için yapılan oylama demek.

Doğrudan demokrasinin somut bir örneği…

Halk oylaması…

Türkiye’de ilk referandum 1961 Anayasası için yapıldı. 9 Temmuz 1961’de yapılan halk oylamasında Anayasa yüzde 61,7’lik bir oyla kabul edildi.

İkinci referandum ise 1982 Anayasası için 7 Kasım 1982’de yapıldı ve halkın 91,37’si anayasanın kabulü yönünde oy kullandı. Bu anayasa ile aynı zamanda Kenan Evren de Cumhurbaşkanı seçilmiş yapıldı.

1961 Anayasası yalnızca bizatihi kendisinin kabulü için halk oylamasını öngörmüştü. Anayasada başka konularda doğrudan demokrasiye imkan tanıyan bir hüküm yoktu. Anayasa değişikliğinde bile tercih parlamentonundu.

Anayasa değişikliklerinde halkın da tercihinin sorulması sistemi 1982 anayasası ile getirildi.

Bu çerçevede ilk referandum ANAP iktidarı döneminde 1987’de siyasi yasakların kaldırılması konusunda yapıldı ve kıl payı kabul edildi.

Anayasa değişikliği konusundaki ikinci oylama bir yıl sonra yerel seçimlerin öne alınması konusunda yapıldı ve reddedildi.

ANAP’tan sonra referanduma Akparti iktidarı dönemlerinde başvuruldu.

Cumhurbaşkanı seçiminin kilitlenmesi üzerine yapılan Anayasa değişikliği teklifi halkın yüzde 70’ine yakın bir oranla (yüzde 68,9) kabul edildi.

Halkoyu ile kabul edilen en köklü anayasa değişikliği ise 2010’da yapıldı. 27 maddede değişiklik yapan anayasa paketi yüzde 57,8 oyla kabul edilmişti.

***

Siyasi yasakların kaldırılması ile ilgili referandum, ANAP iktidarı tarafından 80 ihtilalinin kalıntılarının devam ettiği bir dönemde gündeme getirilmişti. Evren Cumhurbaşkanıydı. Belki halkın reddedeceği düşüncesiyle Evren de referanduma onay vermişti.

Ancak Meclis’te Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyen ANAP, referandum sırasında ‘hayır’cı bir tutum takındı. Güneş Taner’in “no” yazılı turuncu t-shirtleri arşivlerde yerini aldı. Ancak halk, yüzde 50,1 oyla yasakların kaldırılmasından yana tercih koydu. ANAP, referandum sandığı açılmadan erken seçim kararı almış, referandumu kaybetse bile hayırcıların oyu ile iktidarı kurtarma hesabı yapmıştı.

Pragmatik açıdan doğru bir tercihti belki ama uzun vadeli siyaset açısından bakıldığında siyasi yasakların kaldırılması karşısındaki olumsuz tutum ANAP’a eksi olarak yazıldı. Nitekim sonradan Merhum Özal da o zamanki tutumu bir hata olarak kabul edecekti.

Eğer ANAP siyasi yasakların kaldırılması sırasında olumlu bir tavır sergilese belki yıllarca süren Demirel-Özal husumeti yaşanmayacak, ANAP, Demirel sevdalılarının da gönlünde yer edinebilecekti.

Olmadı.

Nitekim 25 Eylül 1988’de Anayasa’da 5 yılda bir yapılacağı öngörülen yerel seçimlerin bir yıl öne alınması ile ilgili aslında çok da makul sayılabilecek bir değişikliğe halkın yüzde 65’i hayır demişti.

***

Başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişiklik teklifinin önümüzdeki ay Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu konuda halkın karar vermesini sağlamak bakımından referandum yolunun açma tercihini ortaya koymuştu.

Meclis’teki dengeler açısından bakıldığında Akparti ve MHP’nin tamamı değişiklik teklifine olumlu oy verse bile değişiklik önerisi referanduma kalıyor.

Gerçi teklifin Meclis üçte iki çoğunluğun üzerinde bir irade ile değişmesi halinde bile Cumhurbaşkanının değişikliği halka götürme eğiliminde olduğu biliniyor.

Meclis’te değişikliğin halk oyuna sunulabilmesini sağlamak için ‘evet’ oyu verecek olan MHP’nin referandum sırasında ise ‘hayır’ oyu kullanacağı açıklandı.

İki tercih farklı olabilir. ANAP’ın siyasi yasaklarla ilgili referandumda takındığı tavır gibi.

Ancak bu kararın MHP’ye ne getirip ne götüreceği konusunun yeniden değerlendirilmesinde yarar var.

ANAP’ın tutumunun sonuçlarını da göz önünde bulundurarak…

Partinin bir adayı olmasına rağmen MHP kitlesinin bir bölümünün 10 Ağustos 2014’teki seçimlerde Tayyip Erdoğan’dan yana oy kullandığı bir gerçek. MHP tabanının Erdoğan sempatisinin 15 Temmuz sonrasında daha da arttığını söyleyebiliriz.

Merhum Türkeş’in de başkanlık sisteminden yana açıklamalarını hatırlarsak referandumda hayır deme kararının MHP kitlesinin tümü tarafından benimsenmeme riski var.

O yüzden MHP’nin yapması gereken referandumda seçmenini serbest bırakmaktır.

Madem başkanlık sistemine geçiş konusunda halkın tercihini önemsediğimiz için referandum yolunu açıyorsunuz, bırakın kendi seçmeninizin de özgürce karar vermesine imkan tanıyın.