Tanıyanlar bilir ki son derece nazik, naif, hassas ve duygu yüklüdür Sayın Karamollaoğlu. Bilmeyenler ne bilsin ve bilmedikleri, kimlik, kişilik ve omurgaya dair fukaralıkları dolayısıyla kullanılmaya müsait zümre tarafından yuhalanması da hayli normal.

Türk siyaseti irtifa kaybediyor!

Türk siyaseti kan kaybediyor

Türk siyaseti içerik, kalite, saygınlık, güven ve nitelik kaybediyor…

Belki de, saydıklarıma dair, kalan kırıntıların da kaybını yaşadığımız bir süreç.

Tanıyanlar bilir ki son derece nazik, naif, hassas ve duygu yüklüdür Sayın Karamollaoğlu. Bilmeyenler ne bilsin ve bilmedikleri, kimlik, kişilik ve omurgaya dair fukaralıkları dolayısıyla kullanılmaya müsait zümre tarafından yuhalanması da hayli normal.

Kısa günün karı deyip buradan pay ve hisse çıkarmaya çalışmak, sinekten yağ çıkarmakla eşdeğer bir kar mantığıdır.

Temel Karamollaoğlu’nu kendi memleketinde, Sivas’ta yuhalatmaktan ve bu pis kokuların teslim aldığı eylem ve girişimden yana medet umuyor olmak, seviyenin de çukur halidir.

Anlaşılan o ki, azmettiricilerin seviyesi, bahsettiğimden de altta olsa gerek ki, böylesi bir işi planlayıp devreye sokmuş ve kenara çekilip içten içe iğreti gülüşleri de sindirecek mide sahipleridirler…

Yaşım gereği haylice parti, iktidar ve icraata tanık oldum. Birçok iktidar, muhalefet ve şekillerine tanık olmuş kişi olarak, böylesi bir seviye düşüklüğüne hiç denk gelmemiştim. Sanılmasın ki böylesi bir iğrenç eylemin Karamollaoğlu için kayıp getirecek, zarar verici bir sonuç doğursun. Aksine, kendisine yapılan bu ucuz kurguya karşın hep olduğu nezaketini, soğuk kanlılığını, fotoğraf ve oyunu doğru okuyuşunu ve bütün bunların sonucunda gösterdiği ulvi davranışın karşılığı mutlaka südur edecektir.

Ben, meseleye, Sayın Temel Karamollaoğlu tarafından değil, bu denli seviyesiz ( çukurluk dahi bir seviye ) bir siyaset anlayışına sahip çukur ötelerinin zaviyesinden bakmayı daha doğru buluyorum. Onların bu hallerini, bu seviyesizliklerini, bu ahlak fukaralıklarını deşifre etmeyi daha elzem kabul ediyorum.

Siyasete trollerin, kıl torbalarının, Din istismarcılarının, kefenci, terlikçi ve daha bilmem nelerin tüccarlığını yapanların belirginleştiği bir siyaset anlayışını tiye alıp deşifre etmeyi daha makul buluyorum.

En az kılları, en az kefenleri, en az terlikleri ve daha başkaca sattıkları kadar komik, zavallı, değersiz ve önemsiz çukurların, Millet tarafından daha net ve hatta daha çıplak şekilde tanınmasını önemsiyorum.

Olayın bir başka tarafı ve dikkatinizi çekmek istediğim boyutu da;, bu çukurları, böylesi iğrenç şekilde kullanan ve azmettiren zümrenin, gün gelip bu çukurları da çukura gömeceğini göremeyen kıl tüy yumaklarının piyasaya sürüldükleri sıfatlarının da nasıl bir hiç olduğuna dikkat çekmektir.

Herkesin yaptığı er ya da geç ayaklarına dolanacak, gerek Dünya ve gerekse ukba rezaletine mutlaka gark olacaklardır. Bugün ki saltanatın baki olacağı yanılgısı, işte o gün başlarına gelen ölüm ve utanç ötesi sonları, her şeyin ortaya çıkacağı gündür ancak geçmiş ola…

Her şeyin en hayasız, en umarsız, en rezil ve en vicdansız şekilde tüketildiği bu süreç, hiç kimselerin yüz akıyla çıkacağı ve hissesine düşeceği vebali kaldırabileceği bir süreç değildir. Millet olarak ve bütün kurumları ile tel tel dökülüyoruz. Değer, önem, kutsal ve anlam adına her şeyi vicdansızca tüketiyoruz.

Herkesi ve her şeyi kullanan, hedefe varmak için her yol mübah anlayışını kanıksamış ve özümsemiş bir toplumun akıbetine dair tespitte bulunmak, artık, bilgi isteyen bir durum olmanın dışına taşmış durumda.

Artık, birbirimizi el birliğiyle dibe, en dibe çektiğimizi, kör olan göz ve gönüllerimiz sebebiyle göremiyoruz. Çocuklarımıza bırakacağımız Dünya’dan dolayı ne bir utanç ne bir vicdan azabı da duymuyoruz. Varsa yoksa ‘’ kazanmak’’ güdüsü ile hareket ederken, günün değil geleceğin de bakiyesini tükettiğimizi fark bile edemiyoruz.

İktidarda hiç olmamış, hiçbir karara imza atmamış ve dolayısıyla bu denli tepkiyi görmesi akıl dışı olan Temel başkan geçmiş olsun…