TELEPATİ, DİL, YAZI

Okumaya geleceğiz, söz. Ama neyi okuyoruz sonuçta? Yazıdan bahsetmeye devam etmek zorundayım. Telepatik yönüne değinelim olayın. TDK tanımına göre telepati: "Birinin düşündüklerini veya uzakta geçen bir olayı hiçbir bağlantı olmadan algılama, uza duyum"

Bence bu tanım net bir şekilde yanlış. Hiçbir bağlantı olmadan algılama diyor ya hani, algıladığınız anda bir 'bağlantı' oluşturmuş oldunuz. Bilinmiyor, görülmüyor, hissedilmiyor olsa da, rastgele iki olay/düşünce değil birbiriyle bağlantılı iki olay/düşünce sözkonusu.

O zaman telepatiye kendi tanımımı getireyim: Bir insanın zihnindeki bir düşüncenin, başka bir insanın zihnine nakledilmesi.

Dil, telepatiyi sağlamak için var.

Yazı, telepatiyi sağlamak için var.

İnternet altyapısı, telepatiyi sağlamak için var.

Dilin olmadığını düşünün. Kafanızda bir algı, bir duygu, bir düşünce var; ama bunu başka birinin kafasında oluşturmak için kırk takla atmanız gerekiyor. Oysa dil ve ortak kelimeler hazinesiyle çok daha az çabayla bir hayli iyi bir aktarım sağlıyoruz.

Dil ve konuşma, özünde bir telepati aracıdır.

Bir zihin deneyi yapalım. Diyelim ki bir hayli zeki ama sonradan sağır olmuş bir maymunsunuz. Bakıcınız olan insanlardan biriyle son nöbetinde sorun yaşadınız. Ve mesaiyi devralacak olan diğer çalışan geldiğinde, dikkat kesildiniz. Nöbeti devredecek olan bakıcının yeni bakıcıya olumsuz durumu aktarmasına engel olmalısınız. İkisinin aynı anda ortamda olduğu beş dakika boyunca sürekli aralarında kaldınız. Yaklaşmadılar birbirlerine, dokunmadılar, el kol hareketleriyle bir şeyler tarif etmediler. Dudakları kıpırdıyor tabii bu iki gömleklinin. Ama sizin de dudaklarınız sürekli kıpırdayıp duruyor zaten. Geçmiş olsun, sizin fark ettiğiniz hiçbir şey yok ama ilk bakıcının zihnindeki izlenim, sihirli birkaç cümleyle diğer bakıcının zihninde oluştu bile.

Çünkü telepati gerçekleşti. Birincinin zihninde bir düşünce kümesi vardı. Bunu aktarılabilir cümleler olarak kodladı. Bu kodu ciğer, boğaz, ağız sistemini kullanarak havadaki titreşimlere bindirdi. Karşı taraftakinin işitme kanalı titreşimleri yakalayıp yine dil koduna çevirdi. Ve son olarak dil kodu ikinci kişinin zihninde düşünce, duygu oluşumuna dönüştü.

Bu, telepati değil de nedir? Üstelik iki bakıcının bir araya gelmesine de gerek yok. Telefon ya da internet üzerinden bir mesajla dünyanın öbür ucuna da saniyeler içinde yapılabilirdi bu telepati.

Dilin icadından sonra konuşma dilinden yazı diline geçilmesinin önemi telepati kanallarını çok zenginleştirmesiydi. Unutmayın gramafon, telefon, telgraf icatlarından önce sesin ses olarak uzak mesafelere taşınması ya da kayıt altına alınması mümkün değildi.

Yazı, telepati mesafelerimizi uzak mekanlara (mektup gibi) ve uzak zamanlara hatta gelecek nesillere (kitap gibi) taşımak için mükemmel bir icattı. Fiziksel ya da dijital bir kütüphaneye uğrayın. Kitabı bize ulaşmış herhangi bir insanla tek kanallı telepati oluşturabilirsiniz.