Tasavvufun özünün özünün özü

Bir konu hakkında onlarca kitap okursunuz, sonra o konu da bir kitap yazarsınız. O kitabı okuyan bir kişi, kitabı özetleyince on sayfaya düşürür. O on sayfayı da birkaç cümle ile anlat deyince o konunun özü söylenmiş olur. Bir konunun özünün, özünün özünü bulmak bir hakikati anlamanın en sağlam yoludur.

***

Tasavvufun en geniş tanımı, islamın ahlakını yaşamaktır. Denilebilir ki, fıkıhla uğraşanlarda İslam ahlakını yaşamak ister. Tarikat ehlinin farkı nedir? Tanımın daha özünü bulursak, İslam ahlakının sevgiyi ve takvayı artıcı eylemlerine yönelmektir tasavvuf. Bunu diğer Müslümanlarda yapmak zorundadır diyebilirsiniz. İslamın ahlakını yaşarken, samimiyeti yani ihlası yakalamaktır tasavvuf diye daraltabiliriz tanımı. Ama zaten ihlas her Müslüman için gereklidir, tarikat ehlinin farkı nedir? diyebilirsiniz. Tasavvuf ihlas ile Allah’ın tüm isteklerini yerine getirerek, Allah yaklaşmaktır şeklinde cevap verilir. Herkes Allah yaklaşmak ister, tarikat ehlinin farkı nedir? diyebilirsiniz. Tarikat ehlinin diğerlerinden farkı, hayatının en önemli gayesi Allaha yaklaşmaktır. Başka Müslümanlarda hayatının en önemli gayesini Allah’a yaklaşmak olarak tanımlayabilir. Evet doğrudur. İki Müslüman Allah’a yaklaşmayı aynı anda hayatının en önemli amacı yapabilir.

***

Hayatının en önemli gayesi Allah yaklaşmak olan iki Müslüman’dan biri tarikat ehli biri değilse, bunların arasında inanç veya bakış açısı farkı vardır. İkisi de çok ibadet edebilir, ikisi de çok ihlaslı olabilir, ikisi de çok bilgili olabilir. İkisinin de temel inançları aynı olabilir. Her şeyi aynı olmasına rağmen bir tarikat ehli ile diğer müslümanın en önemli farkı Allah olan zanlarının farklı olmasıdır. Yani Allah’tan beklentileri farklıdır. İkisi de tek Allah inanır, ikisinin de Allah inançlarında bir farklılık yoktur ama Allah’tan beklentileri farklıdır. Bu beklentiler Allah’a olan zanlarla ilgilidir. Bakış açısının farklı olması amellerin sonuçlarına yansır.

***

Tarikat ehli Müslüman, Allah’a çok ibadet ettikçe ve çok sevdikçe; kuran ve peygamberin verdiği bilgilerin dışında, başka bilgileri de Allah’ın ilham yolu ile kendisine vereceğine inanır. Tarikat ehli olmayan Müslüman ise bu tür bir bilginin asla olmadığına inanır. Aradaki tüm fark budur. Ve bu tür bilginin olup olmadığı asla doğrulanamaz ve yanlışlanamaz. Bu tartışma kurana inanlar ile inanmayanlar arasındaki tartışma gibidir. Biri inanır, diğeri inanmaz. Tasavvufa inanmak, gaybi bir bilgidir. İspatı söz konusu olamaz. İnanırsın veya inanmazsın. Ortası yoktur.

***

Peki! Neye yarar bu tasavvuf? Kuran ve sünnetin dışındaki bilgileri alan Müslüman daha fazla Allah’ı sever ve daha fazla takva olur. Daha ihlaslı olur. Daha gayretli olur. Böyle değilse bir tarikat ehli, ya hakka ermemiştir ya da yalan söyleyerek, menfaat elde ediyordur. İnsanları Allah ile kandırdıkları için de daha çok Allahtan azap göreceklerdir.

***

Kimler tasavvuf ehli değildir ya da hakka ermemiştir.

Yolsuzluk yapan tasavvuf ehli değildir.

Hile yapan tasavvuf ehli değildir.

Torpil yaparak adam kayıran tasavvuf ehli değildir.

Devletten ayrıcalık isteyen tasavvuf ehli değildir.

Devlet büyüklerinden özel ilgi isteyen tasavvuf ehli değildir.

Garibanlar ile ilgilenmeyenler tasavvuf ehli değildir.

Hep isteyip hiç vermeyen tasavvuf ehli değildir.

Kamu malını izinsiz kullanarak din anlatan tasavvuf ehli değildir.

Anlayacağınız zordur tasavvuf ehli olmak, bizler ancak onları sevenler olabiliriz.