Geçen hafta ki yazımda tarımda ki sorunları ele almıştık. Reklamlardan sonra çözümleri yazacağımı söylemiştim.

Geçen hafta ki yazımda tarımda ki sorunları ele almıştık. Reklamlardan sonra çözümleri yazacağımı söylemiştim. Reklam arasına girdik. Reklam arasında küresel güçlerin desteklediği, FETÖ terör örgütünün maşa olarak kullanıldığı bir darbe girişimiyle karşılaştık. Bu darbe girişimini milletimiz ve kolluk güçleri sayesinde atlattık. Şükürler olsun. Biz gelişmeye büyümeye karşı engeller kalksın diye her platformda teknoloji, bilim derken darbeyi getirip önümüze koydular. Ne diyelim? Yazıklar olsun.

*

Şimdi tarımda üreten sisteme geçişin nasıl olacağını anlatacağım.

1950 Demokrat Parti dönemiyle başlatılan tarımdaki üretim hamlesi aslında ‘’Sizler şuan tarımda güçlü olun ‘’ dedikleri zamandı. Küresel güçler Türkiye’nin o zaman içinde tarımda ilerlemesini istediler. Çünkü kendileri o zaman için teknolojide ve sanayide ilerleyeceklerdi. Bizlerinde tarım da iyi olmamızı ön gördüler. O yıllarda traktörün ülkemize girişi vs. atılımlar yaptırdılar. Çarkları o senelerde bu şekilde dönmeye devam etti. İstenilen oldu. Türkiye tarım ülkesine dönüştürülüyordu.

*

1980 darbesiyle beraber gelen 24 Ocak Kararları ile Türkiye Tarımını etkilemiş ve tarımda günümüze kadar süren izler bırakmıştır. Ne kadarda önlem alınmaya kalkışılsa eski alınan kararlar, ülke tarımına vurduğu büyük izleri tamamen kaldıramamıştır. Çünkü darbeler dış destekli yapılan bir hamledir. Bu hamle başarıldıktan sonra diğer hedef ülke ekonomisi üzerinde oynamalar ve tahribat vermeye yöneliktir. Değerli okuyucularım.15 Temmuz Cuma günü yapılan darbe girişimini ‘’Ekonomik yönleriyle’’ incelemenizi tavsiye ederim. İnceledikten sonra ‘’darbe neden yapıldı ?’’ diye kendi kendinize bir sorun.

*

Şimdide Üreten Tarım ekonomisi için çözümleri sıralayalım;

-İleriye dönük tarım politikası için planlar yapılmalıdır. Geçen haftada belirttiğim gibi geçen sene 4 TL civarında satılan patatesin, bu sene çiftçinin elinden 10 kuruşa alınmaması lazım.


-Üniversitelerimizin ve bilim adamlarımızın acilen kendi topraklarımıza uygun tohum üretmelidir.



-Devlet eliyle çiftçilik yapanlar özendirilme ve teşvikler artırılmalıdır. Zira çiftçilik yapanlar azalmakta ve çiftçilik yerine şehirlere göç etmeyi tercih eden insanların geri dönüşü sağlanmalıdır.

-Gübrenin KDV’sini sıfıra indirilmesiyle başlanan hareketi mazot vb. ürünlerde de uygulanmasına için bir an önce harekete geçilmesi lazım.

-İmara açılan alanlarda, tarım yapılıp yapılmayışına dikkat edilmesi lazım. Zira beton yığını günü birlik rant sahasıdır. İleride ise hüzün ve hezimettir.

-Çiftçinin ürettiklerini komisyon tuzağında kurtarıp halk ile buluşturması için kooperatif vb. yapıları devlet desteği ile kurdurulması lazımdır. Bunlar yapıldıktan sonra Ahmet amca 1 liraya aldığı domatesi 80 kuruşa alacak hem üretici hem de tüketici kazanacaktır. ’’İşte bir taşta iki kuş vurmak ‘’ buna denir.

Bunlar önemli gördüğüm çözümler yoksa ne sorun biter saymakla, ne çözüm biter.

*

Ben ellimden geldiğince sorulara değinmeye çalıştım. Çiftçinin sesleri umarım duyulur. Duyulmaz ise geçen hafta ki yazımda da belirttiği gibi ‘’ kavunu İran’dan, domatesi İtalya’dan’’ aldığımızda anlayacağız. Anadolu boşalıp, şehirlere göçtüğünde bir avuç tarım köylüsü kaldığında anlayacağız. Marketlerde, pazarlarda yerli ürün diye arayıp durduğumuzda, bulamadığımızda anlayacağız. Açıkçası o Anadolu'nun nasırlı ellerini özleyip duracağız. Her taraf beton yığınları olduğunda, o geçici paraların bize mutluluk getirmediğinde anlayacağız ama iş işten geçecek..