Tarihsel Empati

Empati bireyin kendi karakterinden ve kişiliğinden taviz vermeden herhangi bir bireyi anlamaya çalışması iken tarihsel empati, geçmişte yaşanılan bir olayın meydana geldiği günün şartlarına göre incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bunu teorik olarak ifade ederken, birçoğumuz karşımızdakileri etkilemek amacıyla edebi kelimelerle biçimsel süslemelere yer vermekten kaçınmıyoruz. Bu aslında yanlış bir durum olmamakla birlikte kavramın birey ya da toplum üzerinde kalıcılığını da arttıran bir yöntemdir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, tarihsel empatiyi ifade etmekten ziyade yaparak yaşayarak bireyin bam telini harekete geçirmek olmalıdır.

Ülke olarak duygusal zekâya ve yapıya sahip olduğumuz için, örnek alacağımız ve ders çıkaracağımız olaylarla dolu olan geçmişimizi öğretirken veya öğrenirken bugüne kadar tarihsel empatiyi yeterli düzeyde doğru kullanılmadığımızı düşünüyorum. Çünkü bizi şahlandıran kahramanlıklarımızı ve zaferlerimizi sınıflarda, tiyatro ve sinema salonlarında farklı şekillerde insanımıza sunarken; tarihi süreç içerisinde bizi bulunduğumuz noktadan geriye iten olaylar üzerinde yeterince durmadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu durum, bize karşı yapılanları rahatlıkla unutmamıza sebep olmakla birlikte yansımalarını da ülke olarak, hem iç hem de dış politikada dün olduğu gibi bugünde bize karşı yürütülen uluslararası hukuka uymayan faaliyetlerde de görebiliyoruz. Örnek mi? Kendi eğitim hayatımdan bir anekdotla aktarayım.

“Lise yıllarda aldığımız Osmanlı Tarihi dersinde ders hocamız çok iyi ders anlatmasına rağmen başarılı bir öğrenci olarak, girdiğim ulusal çaptaki sınavlarda sadece kuruluş ve yükselme dönemine ait soruları doğru cevaplamamdır. Diğer dönemleri yanlış yapmamın sebebi hocamızın bu dönemlere gelince dersi anlatmayı bırakmasıydı. Çünkü kendisine göre başarısızlık bize yakışmazdı ve çünkü bu dönmelerde kaybediyorduk ve zaferler yoktu.”

Neden anlatsın ki? Diyenlerimiz olabilir… Bu ve buna benzer olaylar karşısında aynı kanıya sahip olanlarımızdan ülkemize karşı dünya kamuoyunda yürütülen kara propagandayı anlamalarını beklememiz hayalicilikten öteye geçmez.

Peki, ne yapmalıyız?

Milletçe hep birlikte dünlerimizi her yönüyle okuyup öğrenmeli, bize yapılanları hiçbir zaman unutmamalı unutturmaya çalışanlara da fırsat vermemeli ve yarınlarımızı milli değerlerle inşa etmeye devam etmeliyiz.