TARİH VE KÜLTÜR ŞEHRİ URFA

Geniş bir platform üzerinde kurulan Urfa (er- Ruha) Musulu Halep'e bağlayan tarihi ipek yolu güzergahında yer almaktadır. Ayrıca Urfa "Bereketli Hilal" olarak bilinen bölgenin kuzey batı kesiminde, hemen hemen bütün yönlerden gelen önemli yolların kavşağında bulunmaktadır. Tarihi gelişim sürecinde, üzerinde birçok bağımsız devlet ve beylik kurulmuş, bir çok uygarlığa beşiklik etmiştir.

Islâm hakimiyetinden sonra, Müslümanlar, zamanla Urfa'ya kendi renk ve çizgilerini kazandırmıştır. Osmanlı döneminde,Osmanlılar bunları kendi üsluplarıyla netleştirerek bir Islâm şehri yapısını oluşturmuştur. Nuh Tufa'nından sonra kurulan şehirlerden biridir Urfa. Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. Elyase, Hz. Şuayb, Hz. Isa, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyub'ün yaşadığı ve Hz. Ibrahim' in doyduğu mekandır Şanlıurfa. Bundan dolayıdır ki Şanlıurfa'ya "Peygamberler Şehri" de denilmektedir.

Tarımın ilk yapıldığı, ilk üniversitenin kurulduğu üç semavi dinin yeşermesine ev sahipliği yapmış, ateşin Hz.ibrahim'i yakmadığı farklı kültür unsurlarının bir arada yaşadığı ve misafirperver insanların harmanlandığı kadim bir şehirdir Urfa.
Tarihsel birikimiyle birçok medeniyete beşiklik eden bu şehir din, dil, ırk, kültür medeniyetlerin ayırımını yapmadan kaynaşan bir hoş görü şehridir Urfa.
Urfa, taşı, toprağı tarihle yoğrulan bir şehir olmanın yanında il genelinde ortaya çıkan her arkeoloji kazılarda tarihin yeniden yazılmasına vesile olmuştur. En son olarak 1983 yılında tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren bir çiftçi sayesinde 12.000 yıl öncesine ait olan kalıntılara rastlanmış ve bu kazılar sonunda şimdi turizmin yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği "Göbekli Tepe" kalıntıları ortaya çıkmıştır. Şu anda Halepli bahçe'de dünyanın en büyük müzesini ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca 2007 yılında Halepli bahçede yapılan bir kazı sonucu " Savaşcı Amazon Kraliçelerinin Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki Ilk Örnekleri" ne rastlanmıştır. Fırat'ın renkli taşlarından yapılan Edessa mozaiklerinin en önemli özelliği 3 milimetre kare ebadında taşlardan oluşmaktadır. Bu yüzden Şanlıurfa, "Mozaikler Şehri "olarakta tanımlanır.


Her bir köşesi tarih kokar Şanlıurfa'nın. Halil-ür-rahman Camii , Dergah Camii, Ulu Camii, Pazar Camii, Hasan Padişah Camii, Dabakhane Camii, Kadıoğlu Camii, Arabi Camii, Hacı Lütfullah Camii, Selahaddin Eyyubi Camii, Eyyüb Peygamber Camiileri tarihe şahitlik eden yapılardır. Bunların yanında Nemrut Tahtı, Hızmalı köprü, Karakoyun su kemeri, Çift Kubbe, Harb-ı Umumi şehitler anıtı, Mustafa Kemal Paşa anıt çeşmesi'de tarih kokan yapılardır.


Eski urfa sokaklarının dar getirmeli yolları ve kesme taşlardan yapılmış o tarihi evler yokmu, kışın sıcak tutan yazları serin olan mekanlardır. Fırat nehri ile birleşen Dicle nehrinin damat ve beyaz gelinlikler içinde gelinin süzülüp aktığı şehirdir Urfa. Türkiye'nin en büyük barajlarından olan Atatürk Barajının bulunduğu şehirdir Urfa. Birecik ilçesinde kel aynaklarıyla , Suruç'u, önceden pamuğu ile meşhur olan şimdilerde ekilen narları ile meşhur olan, Halfeti, karagül ve Fırat nehrinin aktığı bir turizim kenti olan, Harran, Karaali kaplıcaları ile ve kubbeli evleri ile, Bozava, başlı başına turizme açılan bir ilçe olmuş. Çatak mesire alanı, Yaslıca'da bulunan "Hayal Parkı" da Bozava ilçesini ön plana çıkarak faktörler olmuştur. En son olarak Urfa'nın mutfağından bahsetmeden geçemeyeceğim. Boranı, içli köfte, Urfaya has lahmacunu, Çiğ köftesi, Tepsi kebabı, sebze kak yemekleri yani biber, patlıcan, kabak dolması, Hamurlu yemekleri,ağzı açık, ağzı yumuk, Çiğ katmer daha isimlerini sayamadığım bir çok yemek çeşitleri... Tatlıları; Kadayıf, Şıllık, Urfa peynirli tatlısı ile ve vaz geçilmez mıra kahvesi ile başlı başına kültürle yoğrulmuş bir antik şehridir Şanlıurfa...Şimdilerde Turistlerin akın ettiği bu dönemde gelip görülecek daha çok tarihi eserlerle karşılasacağınızdan emin olabilirsiniz.