TARAFTARLIK, RADİKALİZM VE HAKKANİYET

Bir çoğumuz için ilginç bir kombinasyon gibi gelebilir. Birçoğumuzun da bu kavramlara dair yaklaşım ve yorumlarımızın da farklılığı da ayrı bir gerçek. Oysa kavramların hem lügati ve hem de ıstılahı anlamı öyle komplike ve girift bir izahat gerektirmiyor olmasına karşın, birimizin diğeri ile yaklaşımı arasında ki farkın temel gerekçesi radikalizmdir.

Bu izahattan sonra taraftarlık ve hakkaniyet ile bir sorunumuz olmadığı çıkarımı gayet normal. Mesele, taraftarlığımızın dozu ve aşan doz karşılığında hakkaniyet algımızın değişim göstermesidir. Değişim gösteren doz anlayışımız, hemen sonrasın da taraftarlık algı ve yaşantımızın değişmesine ve bütün bunlara paralel olarak hakkaniyet dünyamıza da derin ket vurmasıdır.

Bireysel radikalizmin birçok sosyal, siyasi, hukuki ve iktisadi gerekçeleri vardır ve bu gerekçeler kişiden kişiye farklılık gösteriyor gibi görünseler de, aslı itibarıyla tek kaynaktan beslenmektedir. Ben merkezci egoya karşı takınılan tavır ve bu tavrın sonucun da kendi düşünce Dünyamıza yansıyan ketum bir yaklaşımın sonucudur.

Düşüncelerimiz, takımlarımız, partilerimiz, cemaat ve hocalarımız mutlak değerlerimiz mesabesine gelince, ben vurgusuna yüklenilen aşırı yaklaşım ve haliyle radikalizm devreye girmekte ve sonuç olarak hakkaniyeti de hoyratça harcamaktayız.

Bize, kendimize ait değerlerin tartışılmasına bile cevaz vermemek, onları kırmızı çizgilerimiz tayin etmek, farklı düşüncelere zaten kapıları ardına kadar kapatmakla beraber, karşı tarafa dair en acımasız, vicdan ve izandan yoksun yaklaşımları da haklı (!) kılmakta bırakıyor bizleri.

Oysa taraftar olmak bir hak olduğu kadar adil, ilkeli ve hakkaniyet sahibi olmak bir vecibedir. Eğer adaletin, hakkın, hakkaniyetin ve ilkeli olmanın duvarları aşıldığı zaman örselenmeyecek, kırılmayacak hiçbir şey kalmayacaktır. Ve işte bu yaklaşım sebebiyle bireyler arasında ki mesafe giderek açılmakta, birinin bir başkasına dair sabır ve tahammül sınırı da asgari seviyeye düşmektedir

Birbirimiz ile anlaşabilmek bir kenara, konuşamadığımız gibi birimiz diğerinin gözlerini oymak için, yerle yeksan etmek için pusuda beklememiz için elimizde geçerli (!) ve mebzul miktar gerekçelerimiz de bulunmaktadır. Oysa biraz geri plana çekilip, hâlihazır da beklettiğimiz kılıçlarımızı ve kalkanlarımızı ellerimizden bıraktığımız an fark edeceğiz ki helvadan putlar türetmişiz.

Evren ve insan hep bir dinamizm içerisinde iken, kendimizce türettiğimiz kırmızıçizgilerin işlerliğini kabullenmek mevcut dinamizme direnmek demektir ki, bunun başarılması da zaten mümkün değildir. Keskin ve alabildiğince rijit şekilde kamplara bölünmüşlük, birbirimize gösterdiğimiz sabırsızlık, saygısızlık ve tahammülsüzlük, bizlerin oynaması için dışarıdan yazılmış ucuz senaryolar olduğunu kavramak öyle büyük meziyetler gerektiren bir durum da değildir.

Hakkaniyet içerisinde davranmak, olaylar ve kişilere yaklaşım tarzımıza gerektiği miktarda adalet ve ilke eklediğimiz an bütün sorunların çözümünden yana önemli bir mesafe kat etmiş olacağız. Konuşulmayacak ve tartışılmayacak olarak kabul ettiklerimizi yeniden çek etmek ve nedenleri ile niçinlerine dair kendimize tatminkâr sorular sormak zorundayız.

Sorulmuş her tatminkâr soru aynı zaman da hakkaniyet içeren cevaplar bulmuşlarsa kendilerine, işte o an da medeni bir toplum olmaya namzet bireyler barındırıyoruz anlamına gelmektedir. Adaletin ve hakkaniyetin bezediği her soru, beraberinde daha sorumlu ve daha bilinçli bireylerin yetişmesine ve bütün bunların sonucunda tahammül sınırları gelişkin, saygıyı önceleyen ve paylaşma bilinci gelişmiş toplumların oluşmasında önemli bir zemin hazırlayacaktır.

Radikalizmin bal kadar tatlı ama zehir kadar tehlikeli olduğunun anlam ve önemi içselleştirildiği ve bu kanıksamanın sonucun da tartışmayı, konuşmayı ve anlaşmayı da kolaylaştıracağı gerçeği itiraz edilebilir bir mevzu değildir.

Dinleyebildiğimiz kadar bileceğimiz, karşı tarafa ve farklı düşüncelere fırsat verebildiğimiz oranda olgunlaşacağımız gerçekliği de bir başka itirazdan vareste bir durumdur.

Radikalizm, bizleri ve içerisinde bulunduğu toplumu öldürüyorken ve birçoğumuzun da bu ince ölümün farkına varmışken dahi sürdürüyor olmamız, radikalizmin de boyutlarını göstermektedir.

Hep birlikte birbirimizi öldürüyoruz…