AK Parti'den kuruluş değerlerinden uzaklaştığı gerekçesiyle ayrılan Ali Babacan’ın yeni bir siyasi hareket başlatacağı biliniyordu. Uzun süren sessizliğin ardından geçen hafta bir televizyon kanalına konuk oldu.

AK Parti'den kuruluş değerlerinden uzaklaştığı gerekçesiyle ayrılan Ali Babacan'ın yeni bir siyasi hareket başlatacağı biliniyordu. Uzun süren sessizliğin ardından geçen hafta bir televizyon kanalına konuk oldu.

Bakanlık yaptığı dönemlerde parti içerisinde sevilen, sayılan, tecrübelerinden istifade edilen, yolsuzluğa, usulsüzlüğe ve şaibeye bulaşmamış, ekonomide popülizme, seçim ekonomisine değil rasyonaliteye uyan bir profile sahipti Ali Babacan.

Dolayısıyla Türk siyasetinde parlak ve temiz bir sicile sahip…

Öğrenim gördüğü bütün okullardan birincilikle mezun olan, rasyonel tavrı yüksek, polemik değil, politika üretecek, kavgadan uzak, finansal çevreler tarafından tanınan, hırsları aklının önünde olmayan sakin bir üsluba sahip.

Konuşmasında, düzgün işleyen parlamenter sistemden yana olduğunu, başkanlık sistemine pek sıcak bakmadığını, üstelik sistemin lehine en ufak bir propagandaya katılmadığını da öğrenmiş olduk.

Güçlendirilmiş kurumlardan ve kurallardan sıkça bahsetti.

Denetim ve denge vurgusu yaptı.

Babacan yeni siyasi hareketin lider eksenli değil, bir kadro hareketi olacağına özellikle vurgu yaptı.

Mevcut siyasi kültürün değişmesi gerektiğini, laf üreten değil, iş üreten olacaklarını, kavgadan ve polemikten uzak duracaklarını, hali hazırda olan siyasilerin, yeni bir perspektif sunamadıklarını, bunun yerine korku siyaseti yaptıklarının altını özellikle çizdi.

Dünyada ve ülkemizde belagat ustası olan, yumruğunu masaya vuran siyasilerin prim yaptığı bir ortamda, toplumun lider odaklı tercihleri değişir mi?

Şimdilik bilemiyoruz…

Türkiye'nin karanlık bir tünele girdiğini belirten Ali Babacan:

Bakalım tünelin ucundaki ışık olabilecek mi?

Ali Babacan ve kadrosu siyasi şamatadan ve tantanadan usanmış, sükûneti arzu edenlerin adresi olabilecek mi?

Zaman gösterecek…