Neredeyse yüzyıl geçtiği halde hala ileri teknolojiyi yakalayamadığımız açıkça görülmektedir. Birçok sistem denendiği halde eğimde bir başarıyı yakalayamadığımız açıkça görülmektedir. Eğitimin sorunları bitmediği gibi halen devam etmektedir.

Devlet yönetiminin hiçbir kişinin, ailenin, grubun, ideolojinin, servetin ve korkunun tekeline bırakılmadan; sadece milletin egemenliğe etkin bir biçimde katılmasını sağlayan anlayışa 'cumhuriyet' denilmektedir. Atatürk, cumhuriyetçiliği, yalnız padişahlık ve veraset yöntemlerinin reddi olarak değil; aynı zamanda demokrasi kavramı ile milletin değerleriyle birlikte katılmasını düşünmüş; tam demokratik bir yönetim, tam bağımsız bir devlet anlayışını benimsemiştir.

Bu bağlamda cumhuriyet tam bağımsızlık demektir. Ancak siyasal, ekonomik, askeri ve bilimsel yönlerden ayrı ayrı olarak bağımsızlığımızı kazandığımız zaman tam bağımsız olabiliriz. Borca ve tüketime dayalı ekonomik bir yapıya sahip bir ülkeye tam bağımsız bir ülke denebilir mi? İlimde ve bilimde, teknolojide, eğitimde, yüksek teknolojide kendi markalarını oluşturamayan bir ülkeye bağımsız bir ülke denebilir mi? Ordusunun silah ve mühimmatını başkalarına muhtaç olmadan kendi başına üretemeyen bir ülkeye tam bağımsız ülke denebilir mi? Binlerce kilometrelik verimli, bereketli topraklarına rağmen dışardan tarım ürünleri ithal eden ülke tam bağımsız olabilir mi? Kısaca kendi sanayisini kuramamış, ülkeyi, savunma sistemleri gibi en stratejik konularda bile dışa bağımlı hale getirmiş bir yönetim bağımsızlık hedefinin neresindedir? Bunu düşünmek de en az yapmak kadar önemli bir görevdir. Çünkü müstemleke tipi ülkelerde köle karakterli insanlar artık düşünme melekelerini kaybetmeye başlamışlardır. Fiilen uygulanan yönetim, müstemlekelerde uygulanmakta olan yöntemdir. Bu gün basit bir televizyon kumandasını almak istediğimizde bile bakıyoruz yüzlerce yabancı marka var. Bugün çatısında uydu cihazı olmayan bir ev yok artık. Bakıyoruz basit uydu cihazları, elektronik malzemeler büyük oranda ithal mallardan oluşuyor. Bu nasıl bir bağımsızlık anlayışıdır anlamak çok zor.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yaklaştığımız şu zamanlarda hayatın her alanında birtakım rahatsızlıklar halen varsa, hala ülkemizde krizler, buhranlar, ekonomik ve toplumsal sorunlar, ahlaki sorunlar devam ediyorsa, bir güven bunalımının da devam ettiğini hep beraber görmekteyiz. Zıvanadan çıkmış bir şekilde seçimden seçime koşan ülkemizde hala darbe senaryoları yazılıyorsa, hala darbe çığırtkanlıkları hem de cumhuriyetçiler tarafından yapılıyorsa millet ve bin yıllık kadim medeniyetimiz karşıtı bildiriler okunup milletin egemenliği rafa kaldırılmak isteniyorsa tam bağımsız olduğumuz söylenebilir mi?

Neredeyse yüzyıl geçtiği halde hala ileri teknolojiyi yakalayamadığımız açıkça görülmektedir. Birçok sistem denendiği halde eğimde bir başarıyı yakalayamadığımız açıkça görülmektedir. Eğitimin sorunları bitmediği gibi halen devam etmektedir. Binlerce öğrencinin sıfır çektiği bir eğitim sistemi, şiddet ve ahlaki çöküntüyü önleyemeyen bir sistemi sanki başarılıymış gibi halen ısrarla uygulanmaktadırlar. Avrupa'nın Asya'nın bizden çok küçük ülkeleri bile teknolojide, ekonomide, insan haklarında, özgürlüklerde, bilimde bizi geçip ileri teknolojiyi yakaladıkları görülmektedir. Birçok modeli denediğimiz halde en temel meselelerde hala kaliteyi ve başarıyı yakalayamadık. Böyle bir ülkeye tam bağımsız bir ülke denebilir mi?

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu' söyleyen Atatürk sanırım böyle bir ülke istemezdi. Atatürk cehaletin yenilmesini ve çağdaş uygarlık seviyesine çıkmayı en önemli hedef olarak ülkemizin önüne koymuştu. Oysa bu gün bu hedeflerden çok uzak bir yerde durmaktayız. Eğitimin ve bilginin geçer akçe olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu altın çağda bilgili ve donanımlı olanlar önde yürüyecek, cehalet bataklığına saplananlar geride kalacaktır. Cumhuriyeti ancak bu yolla tam bağımsız bir cumhuriyet yapabiliriz. Bunun böyle bilinmesi, tercihlerin ve gayretlerin bu doğrultuda olması gerekmektedir.

Ekonomisini IMF'ye, kültürünü UNİCEF'e, iç güvenliğini BM'ye, dış güvenliğini NATO'ya dış politikasını AB ve ABD'ye havale eden bir ülkeye tam bağımsız bir ülke denebilir mi? Cumhuriyetimizin nihai hedeflerine bunlar yakışıyor mu?