Türkiye, uzun yıllardır terörle mücadele ederken ülke sınırları içerisinde ve dışarısında PKK’ya büyük darbe vurdu. Suriye'nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan terör koridoru, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatları ile engellense de PKK- YPG, Tel Rıfat ve Münbiç’ten güvenli bölgelere saldırıyor.

Türkiye, uzun yıllardır terörle mücadele ederken ülke sınırları içerisinde ve dışarısında PKK'ya büyük darbe vurdu.

Suriye'nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan terör koridoru, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatları ile engellense de PKK- YPG, Tel Rıfat ve Münbiç'ten güvenli bölgelere saldırıyor.

ABD ve Rusya terör örgütünün Türkiye sınırından itibaren 30 kilometre çekileceği sözünü tutmazken olası Suriye operasyonuna ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan '30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç'i teröristlerden temizliyoruz." açıklamasında bulundu.

Öncelikle şunu iyi anlayalım. Bu operasyon terör tehdidine karşı kaçınılmaz. Karşımızda sürekli ülkemize yönelik kullanılan alçak bir terör örgütü var. Yapılacak operasyonda günü birlik siyasetin çok ötesinde bir vatan savunmasıdır.

ABD ise operasyona şiddetle karşı çıkarken Dışişleri Bakanı Antony Blinken olası bir operasyona ilişkin "Bu, karşı olacağımız bir şeydir. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri operasyonun bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır." şeklinde bir açıklama yaptı.

Bölge halkını yerinden eden, Türkiye'ye karşı tehdit oluşturan bir 'istikrar'dan söz eden ABD, Rusya'ya karşı elinin güçlenmesi için Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasını arzu ediyor. Terörü büyüten tüm unsurları yok etmek için uğraşan Türkiye'den boyun eğmesini ve kendi çizdiği çizgiler içinde kalmasını isterken de bu doğrultuda ülkemizin, teröre destek verdiği gerekçesiyle Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya girmesine karşı çıkması konusundan da derin rahatsızlık duyuyor.

Öte yandan Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona ermesi için diplomatik çabalarını sürdürürken ABD Başkanı Biden 'Ukrayna'ya silah vereceğiz, ancak gelişmiş füze sistemleri göndermeyi düşünmüyoruz' dedikten birkaç saat sonra kendi sözlerini düzeltti ve 'Ukrayna'ya gelişmiş füze sistemleri verilecek. Yalnız bu füzelerin Rusya topraklarına karşı kullanılmaması hususunda Kiev yönetiminden garantiler alacağız' dedi.

Şimdi iki açıklamaya birden bakacağız.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov: ABD'nin silah tedariki, Kiev'in barış görüşmelerine olan arzusunu uyandırmasına katkıda bulunmuyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov: Türkiye, tabii bunlara kayıtsız kalamaz. Bu sorunların Suriye'nin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde çözülmesini istiyoruz.

Bu açıklamalardan ne anlıyoruz?

Rusya şu anki konjonktür gereği Türkiye'nin Suriye operasyonuna karşı çıkmıyor. ABD ise bu duruma karşı Rusya ve Ukrayna arasında uzlaşı çabalarında rol oynayan Türkiye'nin elini zayıflatmak istiyor.

Destek verdiği her ülkeyi işgal ya da menfaatleri doğrultusunda kullanma amacıyla elinde tutan ABD'nin dünyayı tek elden yönetme isteği karşısında en önemli engeli Türkiye.

ABD ve Rusya arasındaki rekabette rol belirleyici konumunda da bulunan Türkiye'nin amacı ise vatan topraklarını korumak ve mazlum coğrafyaların işgaline engel olmak.

Bu amaç tüm siyasi çıkarların ötesinde görülmek zorunda. İktidar partisi de dahil her partinin yanlışını eleştirmek ile vatanın birliği ve bütünlüğünü savunmayı kimse birbirine karıştırmasın.

Olası bir Suriye operasyonu hayati önemdeyken başka başka gündemler ile ülkemizin kaderini değiştirme çabalarına kimsenin girme hakkı yok.

Pek tabii mülteciler güvenli şekilde ülkelerine geri dönsün, milletimizin ekonomik sıkıntıları giderilsin. Bunu kim istemez ki? Ama bunlar üzerinden provokasyon yöntemini seçip kimse terörle verilen mücadeleyi gölgelemesin.