TAĞUTÎ güçler Afganistan’ı böldüler, Irak’ı böldüler, Libya’yı böldüler, Mısır’ı perişan ettiler. Suriye’deki iç savaş bitmek bilmiyor. Suriye’nin sonu ne olacak? Bu Müslüman ülkenin önünde kaç senaryo, kaç ihtimal var?
Birinci ihtimal: İran’ın ve Rusya’nın dediği olur, Esad rejimi ayakta kalır.
2. Türkiye’nin istediği olur, Esad gider.
3. Esad gider ama ülke bölünür, kantonlaşır.
4. Vehhabî-Selefî İslam Devleti Suriye’nin tamamını ele geçirir.
5. Böyle bir şey Ortadoğu’da genel bir savaşa yol açar.
6. Bu savaş büyür üçüncü dünya savaşının fitilini ateşler.
7. Bu yangın Türkiye’ye sıçrar.
8. Bu savaşların, fitnelerin, fesatların iki cephesi olur. Rahmanîlerin cephesi, Deccal’ın cephesi.
9. İsrail Deccal’ın tarafındadır.
10. Mehdi hazretleri ne zaman zuhur eder?
11. İsa aleyhisselam ne zaman nüzul eder?
12. Büyük Ortadoğu savaşında nükleer silahlar kullanılır mı?
13. Onların yanında kimyevî silahlar, zehirli gazlar, mikrop silahları.
14. Deccalî, Cehennemî, Tağutî güçler Türkiye ile İran’ı savaştırmak isteyecektir.
15. Bu hengâme içinde, zaten çok zayıflamış olan Kemalizm ideolojisi büsbütün yıkılır mı?
1938’de Münih anlaşmasından sonra Avrupa nefes almış, bin yıl sürecek bir barış çağının başladığı sanılmıştı ama az bir zaman sonra 1939’da ikinci dünya harbi patlamıştı.
Suriye’deki savaş Ankara’nın istediği yönde gelişmiyor. Bir ara, sabah harekata başlarız, ikindi namazını Şam’da kılarız edebiyatı yapılıyordu.
Suriye’de en az beş yüz bin Türkmen yaşıyor. Bunlara ve Esad karşıtı güçlere gönderilen yardımlara Türkiye’de Müslüman bir cemaat engel olmaya kalkmıştı.
Suriye mültecileri dünyanın şu anda birinci gündem maddesi.
Türkiye iki buçuk milyon Suriyeliye kucak açarak tarihte görülmemiş bir yardım ve kerem sergiledi.
Bir ara, Türkiye ile Suriye arasında hiçbir problem kalmamış, iki kardeş ülke sanki birleşmişti.
Ülkemizde yaşayan sicilleri temiz Suriyelilere çifte vatandaşlık, Türk pasaportu verilmesinden yanayım.
Suriyelilerin içinde çok çalışkan, becerikli elemanlar var.
Suriye’den binlerce Ehl-i Sünnet hocası Türkiye’ye iltica etti. Bunların bir kısmının İmam-Hatip okullarında, İlahiyat fakültelerinde çalıştırılması çok iyi olur. Biz kendimiz Arapça öğretemiyoruz. Belki onlar öğretebilir.
Türkiye Fazlurrahmancıları ve diğer reformcular, Suriyeli Sünnî hocalara muhalifler ve onlara hizmet verilmesini istemiyorlar.
Suriye çok karışık bir ülke. İyilerin yanında kötüler de gelmiş olabilir. Onları birbirinden nasıl ayırt edeceğiz?
Gaybı Allah bilir. Biz insanlar gidişata bakar bazı tahminler yapabiliriz.
İsrail’in sonu yaklaşıyor sanıyorum.
Siyonistler Eretz İsrael için çalışıyor ama işin tersini düşünmek gerek. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak var.
Türkiye’de sayıları bir milyonun üzerinde olan Kripto Dönme Yahudiler; İran’daki zahiren Şiî görünen Meşhed Yahudileri.
Ya Rabbi!.. Şu Ortadoğu ne kadar karışık… Dünya cadı kazanı gibi…
Kriptoların en gizlisi ve esrarlısı Pakraduniler. Üç elbiseleri ve renkleri var. En dışta Sünnî veya Alevî Müslüman… Onun altında Kripto Ermeni libası… En altta gerçek Yahudi kimliği…
Her kesim hesabını kitabını, hilesini mekrini yapıyor, harıl harıl çalışıyor. Sonunda ne olacak? Allahın kaderi…

(İkinci Yazı)

Kimine Yazıklar Olsun Kimine Selam Olsun


Kimin terazisinde din hafif, dünya ağır ise, vay onun haline!
İhlâsla kılınan iki rekat namazın, boş ve kof dünya patırtılarından daha önemli olduğunu anlamayan akılsıza yazıklar olsun!
En büyük ticaret, Allah’ın Kitab’ına ve Resulün (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine uygun şekilde ihlasla İmana, Kur’ana, islamî değerlere hizmet etmektir.
Kitabullah’a ve Sünnet-i Resulullah’a aykırı bid’at metotlarla hizmet olmaz.
Cihad’ın büyüğü nefs-i emmâresiyle ve içindeki şeytanla yapılan savaştır.
Şeriatın en küçük hükmü, dünya çekişmelerinin ve dedikodularının cümlesinin üstündedir.
Ümmet-i Muhammed azizdir, ona hizmet eden izzet bulur.
Gerçek hizmet ile ben bir arada olmaz.
Allah’ın ayetlerini ucuza veya pahalıya satanlar az veya çok zarar etmiş olur.
Kanaat büyük ve tükenmez bir zenginliktir. İmanın, İslam’ın, Kur’anın, Şeriatın has hizmetkarları kanaatli ve mütevâzı olmalıdır.
İsraf günahtır, İman hizmetkarları israftan kaçınmalıdır.
Müslümanların seyyidi, örnek ve model Peygamber Fahr-i Kâinat Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) lüksten, şatafattan, ihtişamdan, debdebeden, tantanadan, şaşaadan uzak durdu, basit ve sade bir hayat sürdü. O, eline geçen ganimetleri, malları, serveti dağıttı. Ondaki ruh ve gönül zenginliği derecesine kimse yetişemedi. O kadar cömert ve kerim idi ki, dağıtmaktan ötürü yanında hiçbir şey kalmazdı da aç kalırdı.
Bize örnek olmakta ondan üstünü yoktur.
İnsan oğlunun seyyidi olduğunu bildirdikten sonra, bunu fahr etmek için söylemiyorum buyurmuştur.
Ömrü boyunca, buğday ekmeği ile eti birlikte doyasıya yememiştir.
Mü’minlerin annesi Hazret-i Âişe radiyallahu anha validemiz anlatıyor: “Gökte bir hilal belirir, dolunay olur, sonra kaybolur, başka bir ay gelir geçer, Muhammed aleyhissalatu vesselam hanelerinde ocak tütmezdi, çünkü pişirecek bir şey olmazdı” buyurmaktadır.
Allahü Teala onu ismet sıfatıyla sıfatlandırmış ve günahlardan korumuştu ama o, Rabbinden en fazla afv ve bağışlanma dileyen kuldu.
Kendisine Allah tarafından vahy edilen Kelam-ı kadîm Kur’an onun en büyük mucizesidir.
Hiçbir mektepte okumadığı, hiçbir beşerden teallüm etmediği halde ilminin, irfanın, hikmetinin enginliği de büyük mucizedir.
Fazileti, ahlakı, saymakla bitmeyen meziyetleri mucizedir.
Tebliğ ettiği Din-i İslam ve Şeriat-ı mutahhare hep mucizedir.
Ashabının ve Ehl-i Beytinin (Allah hepsinden razı olsun) kemali ve fazaili mucizedir.
Ona salat ve selam olsun… Onun yolundan gidenlere selam olsun… Onun ahlakı ile mütehalli (ziynetlenmiş) olanlara selam olsun.
Onun getirdiği Kitaba, tebliğ ettiği dine, ilahî Şeriata, nebevî Sünnetine muhlisen lillah, garazsız ivazsız gerçekten hizmet eden has hizmetkârlara hep selam olsun.