SURİYE-FİLİSTİN VE IRAK MİLLİ MÜCADELEDE YANIMIZDAYDI-2

Suriye’de Türkiye Lehine Çalışmalar

Suriye'deki Türk nüfuzunun artması Fransızları endişelendirmiştir. Bölge ile ilgili işleri kontrol etmekle görevli Louis Massignon, başlangıçta Fransa'nın yararına olan bu nüfuzun Türklerin Halep ve çevresinde yaptıkları faaliyetler ile Fransa'nın aleyhine döneceğine işaret etmiştir. Fransızlar Suriye'deki Türkleri ve nüfuzlarını silemeyeceklerini biliyorlardı. Çünkü halen Suriye'deki yönetimde de Türkler ve Türk nüfuzunun etkisi sürmekteydi. Şam'da jandarma kumandanı Vahid Bey bir Türk’tü. Şam Devleti'nin Başkanı Hakkı Bey el-Azm Türklere karşı sempatisi vardı. Ayrıca Halep'te ileri gelen devlet adamlarının tümü Türklere sempati besliyorlardı. Türk nüfuzu Türkiye'deki milli mücadelecilerin desteğiyle Suriye'deki Türkler tarafından kurulan İstikbal adlı gizli bir cemiyet vasıtasıyla da tüm Suriye'ye yayılmıştır. Bu cemiyetin Şam ve Halep gibi önemli merkezlerde şubeleri ve üyeleri bulunmaktaydı. Türklerin Halep ve çevresindeki faaliyetlerini Halep Valisi Cafer Paşa da desteklemiştir. Vali Türklerin bölgedeki faaliyetlerini devam ettirmelerini istemiş ve şehre istedikleri gibi giriş ve çıkış yapmaları hususunda Arap güvenlik kuvvetlerine emir vermiştir.

Şam doğumlu Türk kökenli Kurmay Albay Yahya Hayati Bey, Faysal’ın Suriye orduları başkomutanlığı teklifini Mustafa Kemal ile istişare ettikten sonra kabul eder. Suriye Kuvayı Milliye hareketleri gerekirse Türkiye ile bir federasyon kurmayı bile düşünmekteydiler.

  1. Mehmet Doğan şöyle yazmaktadır: “Suriye Kralı ilan edilmiş olan Faysal, barış konferansı dolayısıyla Paris’te bulunduğu sırada Suriye’de Türkler lehine büyük bir sevgi dalgası yayılır. Bu dalganın oluşmasında Mustafa Kemal’in Halep’teki taraftarlarının dağıttığı broşürler etkili olur. Osmanlı ordusunda hizmet etmiş olan Arap subaylarının çoğu bu yönde destek ve yardımda bulunur. Şam’da şerif ailesine karşı düşmanca duygular uyanır. Faysal Paris’ten dönünce, şahsına yönelik şiddetli bir nefretle karşılaşır. Arap dâvasına hıyanet, pısırıklık ve Arap istiklâlini Fransızlara satmakla itham edilir. Kemalistler bu olumsuz duyguları bilhassa Halep bölgesinde körükler. Faysal, ölüm tehditleriyle karşı karşıya kalır.”

Kuva-yı Milliye ile bağlantı kurma görevi Suriye genel kongresinin ileri gelenlerinden Sait Haydar Bey başkanlığında bir heyete verilir. Heyet 1920 Ocağında Türkiye’ye hareket eder ve İstanbul’da, Mustafa Kemal’in temsilcileri ile gizli görüşmelere girişir. Bu görüşmeler Kuzey Suriye sınırlarında bazı tadilat icrasıyla, Karadeniz’den Maan’a kadar batı devletlerine karşı ortak bir cephe kurulması, Türk ve Arap kuvvetlerinin tek komuta idaresine geçirilmesi ile batılılara karşı ileride kazanılacak zaferden sonra Araplarla Türklerin yan yana, her iki tarafın bağımsız birer devlet halinde yaşaması üzerinde mutabık kalınır. Bu iki devletin karşılıklı ilişkileri, Birinci Dünya Savaşından önceki Avusturya-Macaristan’a benzeyecektir. Heyet Suriye’ye dönünce Faysal bu anlaşmayı uygun bulmaz.