Polis kisvesine bürünmüş katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın FETÖ’cü olduğu en yetkili ağızdan ifade edildi.

Polis kisvesine bürünmüş katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın FETÖ’cü olduğu en yetkili ağızdan ifade edildi.

Tüm bağlantıları FETÖ’yü işaret ederken, bütün oklar FETÖ’yü gösterirken FETÖ’cüler Altıntaş’ı hemen dışladılar.

Belli ki katil Altıntaş’a da böyle yapması öğütlenmiş.

Olay sırasında Arapça olarak ve Arap aksanını taklide çalışarak söylendiğine göre El Nusra sloganı atmış.

Ezberletildiği apaçık belli.

Şifresi kırılan telefonunda ve kaldığı evde yapılan aramalarda bulunan, tekbirin bilinçli bir şekilde Arap aksanı ile yazıldığı, “ABD ve Rusya’nın sonu yakındır. Artık kıyam vaktidir. Beldelerimizde güveni hissetmedikçe sizler beldelerinizde güvende olmayacaksınız” şeklindeki notların da hedef saptırmaya yönelik olduğu belirtiliyor.

Nitekim El Nusra’nın eylemi üstlendiği yolundaki haberler de bizzat örgüt tarafından yalanlandı.

Bu kadar planlı bir eylemi gerçekleştiren kişinin FETÖ bağlantılarının tespit edilemeyeceğini bilemeyecek kadar aptal olması beklenemez herhalde.

O yüzden kafalar karışık.

Kimi diyor ki FETÖ, başkanların devir teslimi öncesinde ABD’ye kafa tutuyor, “Bizi gözden çıkarırsanız biz de sizi sıkıntıya sokacak işleri başınıza açarız” mesajı yolluyor.

Kimi ABD’nin, tamamlanamamış darbe senaryosunun bir başkası olarak görüyor suikastı.

Michael Rubin adındaki bir dönem Türkiye’deki askeri cenahın gözdesi, şimdilerde FETÖ’nün şakşakçısı Neocon’un, Türkiye’nin parçalanacağı, bir iç savaşın çıkacağı, Erdoğan’ın uzaklaştırılacağı yolundaki kışkırtmalarına bakarsanız haksız da sayılmazlar.

Kimi ise, olayın kimin amacına yaradığından yola çıkarak farklı bir senaryo çiziyor ortaya.

Görünürde Büyükelçisini kurban veren Rusya olayın mağduru.

Ama sonuç olarak baktığınızda bu iş kime yaramış; Rusya’ya…

Suikasta rağmen gerçekleştirilen Rusya-Türkiye-İran Dışişleri Bakanları toplantısından sonra alınan kararlara bakarsanız, Rusya istediklerini elde etmiş.

Bu senaryoyu dillendirenler, Türkiye’nin beş yıldır izlediği Suriye politikasından vazgeçmiş bir pozisyona sokulduğunu ileri sürerek uçak krizine atıfta bulunuyorlar ve Rusya’nın uçak krizini Suriye’de başat güç haline gelmenin vesilesi saydığına ve bu olaydan sonra Suriye’deki kontrolü ele geçirdiğine dikkat çekiyorlar.

***

Bir dönem ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı da yapmış olan bizim “çuvalcı general” olarak bildiğimiz Raymond Odierno da benzer düşüncede...

Cumhuriyetçi general, Obama yönetimini ABD’yi Ortadoğu’da pasifleştirmekle suçlarken “Dürüst olmak gerekirse bölgede liderliği Rusya’ya bıraktık” diyor.

Moskova toplantısı sonrasında yayınlanan bildiri de sanki bunun kanıtı gibi.

ABD’liler Moskova toplantısında devre dışı kalmaktan oldukça rahatsız.

Kremlin sözcüsü Pesko bir zafer kazanmışlık edasında ABD ile her düzeyde diyalogun durdurulduğunu söylüyor.

ABD Dışişleri sözcüsü Kirby ise ülkesinin onurunu kurtarma derdinde. Bunun Ordaoğu’da mevzi kaybetmek anlamına geleceğini düşünen ABD’liler, Suriye’den tasfiye edilme korkusuna kapılmış durumda:

“Rusya'yla çeşitli konularda farklı düşünmediğimiz ortada, fakat aramızdaki diyalog kopmadı" diyor.

Beş yıldır Türkiye’nin taleplerini hiçe sayanlar şimdi Rusya’nın güç gösterisi karşısında telaşta.

Rusya’nın güç kazandığı doğru ama Suriye meselesinde Türkiye’nin de aktif bir şekilde öne çıktığı gerçeğini de görmek gerek.

***

Elçi suikastının arkasında kimin olduğu er geç çıkacak ortaya.

Katil, radikal söylemlerle hedef saptırmaya çalışsa da Türkiye Suriye’de akan kanın durması, Suriye’nin teröristlerden temizlenmesi için hem diplomatik alanda hem de askeri alanda elinden geleni yapmaya devam ediyor.

Elbab’ın ele geçirilmesini sağladığı gibi.

Bu operasyonda hayatını kaybeden 14 Mehmetçiğimiz olmak üzere Fırat Kalkanında hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet olsun.