Aziz dostlar, bugün sizlere hem tarih ve hem de  günümüz penceresinden bakarak sesleneceğiz ve yazacağız. Tarihimizin hiç bilinmeyen veya az bilinen önemli bir konusunu aydınlatmaya devam edeceğiz.

Aziz dostlar, bugün sizlere hem tarih ve hem de günümüz penceresinden bakarak sesleneceğiz ve yazacağız. Tarihimizin hiç bilinmeyen veya az bilinen önemli bir konusunu aydınlatmaya devam edeceğiz.

Siyonizm'in Doğuşu ve Amacı

Siyonizm, 19. asrın ikinci yarısında, doğan ve amacı, yaklaşık 2000 yıl önce Roma İmparatorluğu tarafından M.S. 135'de yıkılan ve ahalisi Filistin'den dünyanın dört bir tarafına sürülen 'Yahudi Krallığı' nı, içinde artık neredeyse hiç Yahudi kalmamış, 'Yahudisiz' (Siyonizm'in doğduğu yıllar 1880'lerin başında kadimden kalma 5 bin Yahudi vardı. 1 milyona yakın nüfuslarıyla burası artık Arapların vatanı olmuştu) 'Vaat Edilmiş Toprak Filistin' de yeniden kuramaya yönelik 'vatan bölücü' ve 'dünyanın en ırkçı siyasal cereyanı' olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyonizm, 'vatan bölücülüğü' ile öncelikle Türkiye'yi hedef almıştır. Çünkü Filistin, Osmanlı Devletinin Şam vilayetine bağlı, ortalama yüzölçümü 27 bin kilometrekare yönetim merkezi Kudüs olduğu halde sancağıdır (ilçesi).

Siyonistler, 1918'de Filistin İngiliz işgaline uğrayıp kendilerine yeni bir yol açılana kadar, hep Türkiye'ye ile muhatap olmuşlar, burasının 1920'de Milletler Cemiyeti tarafından İngiliz manda yönetimine verilince, artık bundan böyle Türkiye devreden çıktığı için İngiltere ve özellikle de Filistinli Araplarla muhatap hale gelmişlerdir. Bunları buradan tamamen çıkararak Filistin'e tek başlarına sahip olmak emelleriyle de dünyanın günümüzde bile, en ırkçı ve bu uğurda 'kan dökücü' siyasi cereyanı olarak varlığını sürdürmektedir. Siyonizm'in , 17 Kasım 1975'de de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun kararıyla 'ırkçı bir cereyan' oluşu günümüzde tescillenmiştir.

Siyonist Yahudilerin Türkiye İle Diplomatik Mücadeleye Başlamaları

'Yahudi Devleti' ni kurmak amaçlı Dünya Siyonist Teşkilatı, 1897'de Viyana' da oturan Siyonist Yahudi Theodor Herzl tarafından kurulmuştur. İlk kongresini 29 Ağustos 1898'de İsviçre'nin Basel şehrinde yapılan, kuruluşun adına 'Basel Programı' denilen programı da bu kongrede yapılmıştır. Bunu göre, Filistin'i Yahudilerin 'Milli Yurdu' haline getirmek kararı alınmış, İcra Komitesi başkanlığına da Theodor Herzl seçilmiştir. Herzl'in, 'Theodor Herzel'in Bütün Hatıraları' isimli İngilizce yayınlanmış 4 ciltlik hatıra kitabında geniş olarak anlatıldığı üzere, bunun esasını, sınırları Süveyş kanalından Kapadokya dağlarına (Orta Anadolu Torosları) kadar olan alanda, o yılarda var olan Osmanlı'ya özerk yönetimleriyle bağlı Bulgaristan Prensliği ve Mısır Hidivliği benzeri, Yahudi göçleriyle burada bir 'Özerk Yahudi Yapılandırılması' gerçekleştirilecek, Osmanlı Devletinin dağılması halinde bu yönetim 'Bağımsız Yahudi Devleti' ne dönüştürülecekti. Herzl, Sultan II. Abdülhamid'e bu özerklik karşılığı, Osmanlı devletinin Avrupa devletlerine olan 20 milyonluk borçlarının kendileri tarafından ödenmesini, Ermeni Meselesi konusunda Sultan'ın desteklenmesi ve lehine propaganda yapılmasını, Türkiye'ye göçlerle gelecek Yahudi sermayesi ve bilgi birikimi ile onun kalkındırılacağı vb. tekliflerinde bulunmuştu. Hatırlarında özet olarak bunları anlatılır.

Herzl, Türkiye'ye II. Abdülhamid'in 1883'de koyduğu göç yasaklarının kaldırılmasıyla yoğun Yahudi göçleriyle olacak bu özerk yapılandırmanın iznini Sultan II. Abdülhamid'den diplomatik temaslarla almak için 1897 – 1902 zaman diliminde İstanbul'a Viyana'dan tam 6 defa geldi ve gitti. Siyonist Yahudilerin emellerini de Ermeni, Bulgar, Sırp, Arap vb. ayrılıkçılarının 'vatan bölücü' faaliyetleri gibi 'vatan bölücü' bir faaliyet olarak gören Sultan, bu sefer de Yahudilerden kaynaklanan devletin başına yeni bir 'bela' almamak ve üstelik de 'Halifeleri' olması sebebiyle Müslüman Arapları darıltmamak için ret etmiş, bu cümleden olarak Herzl'e kesin kararını şöyle bildirmişti: ' Ben bir karış olsa bile toprak satamam. Zira, bu vatan bana ait değil, milletime aittir… Ben onun hiçbir parçasını veremem… Benim İmparatorluğum parçalandığı zaman, Yahudiler hiçbir karşılıksız sahip olabilirler Ben canlı bir vücut üzerinde ameliyat yapılmasına razı değilim… (Theodor Herzl, The Complete Diaries of Theodor Herzl, Volume I, New York, London , s. 379

2. Abdülhamid'den umduğunu bulamayan Herzl, İstanbul'a son geliş tarihi Temmuz 1902'de hatıralarında, 'Basel Programı' nı gerçekleştirmeye yönelik 'yeni planlarından' olarak özetle şunlardan bahseder:

1-Sultan Abdülhamid'in muhalifleri Jön Türklerle işbirliği yapıp onu devirmek suretiyle onları işbaşına getirmeli. Jön Türk hükümetleri de onun gibi bize engeller çıkarırlarsa;

2- Bu sefer de Osmanlı Devletinin dağılmasını beklemeli ve hatta dağılması için çalışılmalı, bu dağılmadan bize de Filistin hissesi düşeceğinden devletimizi rahatlıkla kurabiliriz. (Theodor Herzl, Complete Diaries… Volume I, s. 374 ve Volume III , s. 1080)

Siyonistlerin II. Abdülhamid'i Devirmek İçin Jön Türklerle İşbirliği ve Diplomatik Mücadelelerinin Devamı

Türkiye'de bir rejim değişikliğinden medet uman Siyonist Yahudiler, 'memleketin kurtuluşu için' denilerek Meşrutiyet'i ilan etmek uğrunda II. Abdülhamid'in 'İstibdat' denilen rejimi ile mücadele eden Jön Türklere Herzl'in emirlerine uyarak bu uğurda aktif destek vermeye başladılar. 1902- 1909 zaman diliminde bu yapıldı. Bu uğurda merkez, içinde 80 bin Yahudi'nin yaşadığı Selanik oldu. Buraya postu seren Siyonistler, bu Yahudileri Jön Türlerle işbirliğine kazanmak için çalıştılar. İsrailli tarihçi Jacop M.Landau'nun yazdıklarına göre hizmetleriyle en büyük olarak kazanılanlar şunlardı: Haham Jacop Meir, gazeteci Josehp Noar, Nissim Masliyah, Nissim Ruso. Daha büyük kazanç Yahudi Avukat Emmanuel Karasso (Emanuel Karasu) olmuştu. (Jacob M.Landau The 'Young Turks' and Zionizm: Some Comment, The Hebrew University of Jerusalem, 1983, s. 202). Çünkü, ihtilalci kuruluş İttihat ve Terakki Cemiyeti, onun Üstat-ı Azamı (başkanı) olduğu Macedonia Risorta isimli mason locasının içinde kurulmuş, bunun içinden çıkmıştı. Bu örgüte bağlı Enver, Resneli Niyazi ve Eyüp Sabi gibi yüzbaşılar, emirlerindeki askeri birliklerle Balkan dağlarına çıkarak isyan etmek suretiyle Sultan II. Abdülhamid'den Meşrutiyet'in ilanını istediler. İsyanı bastıramayan Sultan, 24 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'i ilan etmek zorunda kaldı. Özellikle, Siyonist Mason Yahudi Emanuel Karasu'nun Jön Türleri tavlayıp emelleri uğrunda onları nasıl kullandıkları, 'Türkiye'de Gizli Tarih Gizli Yüzler Gizli İşler' isimli kitabımızda yerli ve yabancı belgelere dayalı olarak bütün ayrıntılarıyla anlatılmıştır.

Türkiye'de rejim ve hükümet değişikliğini sevinçle karşılayan Siyonist Yahudiler, yeni hükümet nezdinde Filistin'e Yahudi göçü yasaklarının kaldırılması için diplomatik temasları ve mücadelelerine yeniden başladılar. 1904'de Herzl ölünce yerine David Wolffsohn geçmiş, Kasım 1908'den itibaren İstanbul'a pazarlık için gelmeye başlamıştı. En sonunda, Hüseyin Hilmi Paşa Hükümetine göç yasaklarını Haziran 1909'da kaldırtmıştı ama, bu ancak üç ay sürebilmişti. Çünkü, Jön Türkler de II. Abdülhamid gibi Siyonist hareketi 'vatan bölücü' bir hareket olarak algılamaya ve görmeye başlayınca, Ağustos 1909'da Sultan'ın göç yasağı kararlarına geri döndüler.

Görülüyor ki, Siyonist Yahudiler Meşrutiyet Türkiyesi ve Jön Türk hükümetlerinden de umduklarını bulamayınca, bu sefer de Herzl'in 'B planı' olarak 'Osmanlının dağıtılması projesi' ni I. Dünya Harbi yıllarında devreye soktular.

Siyonist Yahudilerle I. Dünya Harbinde Savaşımız

Siyonistler, kendi tarihlerini anlatırlarken hep şunu söylemişlerdir: 'I. ve II. Dünya Savaşları hep bize yaradı. Çünkü, bunlardan azami derecede faydalanarak İsrail Devleti'ni kurduk.'

  1. Dünya Harbi'nin sonuçlarından birisi de yenilmesi sonucu Osmanlı Devleti'nin dağılması olmuştu. Zaten Siyonistlerin isteği de Filistin'e konmak için bu idi. Bu harpte, dünyanın süper gücü İngiltere'ye dayanmayı en iyi politika olarak gören Siyonist Yahudiler, Osmanlı'yı yıkmak için onun safında I. Dünya Harbine girdiler. Kendileriyle savaştığımız gönüllülerden kurulu Siyonist Yahudi askeri birlikleri şunlardı:

Çanakkale Cephesinde Siyon Katır Alayı: 650 askerden ibaret b u alayın komutanı Hristiyan Siyonist Albay John Henry Patterson idi. Misyonları ile ilgili olarak, 'İngilizlerin zaferi bizim de zaferimizdir' diyordu. (William Ziff, The Rape of Palestine, Ink Lınks, Paris, 1969, s. 60) Adı geçen alay, 1915 yazında geri hizmetlerde kullanıldı. Çanakkale'de 60 ölü, 40-50 yaralı verdi. Ardından 'Kral Askerleri' yle birleşmek için Filistin'e gönderildi. (Max l. Margolins – Marx Alexander, A History of the Jews People, A. Temple Book, New York, 1972. s. 728).

Filistin Cephesinde 'Kral Askerleri': 5 bin kişilik 4 alaydan ibaret bunların kurucusu ve komutanı Rusyalı Siyonist Yahudi Wladimir Jabotinsky idi. Hatıralarında, 'Siyonizm'in tek umudu, Türk İmparatorluğunun yıkılması idi… Filistin'i kurtarmak için öncelikle Türkleri yenmek gerek. Darbeyi Doğu'dan mı, Batı'dan mı vuracağız, bu sadece teknik bir soru. Her cephe, Siyon'a giden yoldur' şeklinde yazar. (Wladimir Jabotinsky, Sadece Bir Emir Kipi İsrail'i Kur, Çev. Atilla Aşçı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2013, s. 10 ve 24). 'Kral Askerleri', İngiliz Generali Allenby'in emrinde savaşarak Filistin'in Osmanlıdan alınmasına Arap isyancılardan daha çok yardımcı oldular. (Nathan Weinstock, Zionism: False Messiah ,İns Link, Paris, 1969, s.101 ve Ziff, s. 62)

'Yahudi Sağlık Birliği': Amerika'da kurularak Filistin'e sevk edildi. Cephe gerisinde İngiliz askerlerini sağlık hizmetleri verdi. (H. Mayer Kallen, Zionism and World Politicis A History and Social Psycholgy, Doobleday Pase and Company, Toronto, 1921, s. 171 – 172).

Casusluk Hizmetleri: Filistin ve Suriye'ye yerleşik Yahudiler de İngilizlere 'Casusluk Hizmetleri' verdiler. Kurdukları teşkilatın ismi 'Nili' idi. 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, bunları 'Yahudi Tehciri' ile Mısır'a göndererek buralardan çıkardı.

İsrail Devletinin Kuruluşu

I.Dünya Harbi İngilizlerin zaferiyle bitince Siyonist Yahudilere gün doğmuştu. Adı geçen devlet daha 3 Kasım 1917'de harp içinde iken Filistin'i Yahudilerin 'Milli Yurdu' haline getireceğine 'Balfour Deklarasyonu' ile söz vermişti. Milletler Cemiyeti, Filistin'i 1920'de İngiliz Manda İdaresine verdi. Bu idarenin himayesinde Filistin'e Yahudi göçleri arttı. Fakat bu yeterli değildi.

  1. Dünya Harbi de Siyonist Yahudilerin 'imdat' ına yetişmiş; I. Dünya Harbi gibi onlara yaramıştı. Bu harp ortamında Almanya'da 'Yahudi Katliamları' başlayınca, buradan Filistin'e 650 bin Yahudi'nin göç etmesi , nüfus dengesini Araplar aleyhine iyice değiştirdi. Siyonist Yahudiler ayrıca, bir kolordu tutarınca gönüllü askeri birlikleriyle İngilizlere zaferleri için cephelerde de yardımcı oldular. Rotchiller gibi İngiliz Yahudi Siyonistler zayıflayan İngiliz bütçesine harbi finanse için büyük paralar akıttılar vb.

1947'de Filistin'de Yahudi nüfusu Arap nüfusu eşitlenince, bundan istifade ile Araplara saldıran Yahudiler günümüzün 'Filistin Meselesi' nin doğmasına yol açtılar. Osmanlı'yı yıkarak yok etmişlerdi. Şimdi sıra Araplarla mücadeleye gelmişti. Mesele Birleşmiş Milletlere taşınınca, iki devletli bir bölünme kararı alındı. Filistinli Araplar bunu tanımadılar. İç savaş daha da arttı. Araplar donanımsız oldukları için yenilince, Siyonist Yahudiler, 14 Mayıs 1950'de İsrail Devleti'nin kurulduğunu resmen ilan ettiler.

Bunun ilk cumhurbaşkanı İngiliz Siyonist Yahudi lideri Chaim Weizamnn oldu. Başbakanlığına da Türkiye'li Siyonist Yahudi David Ben- Gurion atanmıştı. Weizmann, hatıra kitabında, devletlerini kurmaları karşılığı, Ortadoğu ve Süveyş kanalı bölgesinde 'İngiltere'nin Jandarması devlet' olduklarını kabul ettiklerini açık açık yazar. (Chaim Weizmann, Trial and Error, Happen and Brothers Publishers, New York, 1949, s. 149)

Siyonist Yahudiler ve İsrail'in Türkiye İçin Yeniden Bir 'MİLLİ BEKA MESELESİ' Haline Gelişi

14 Mayıs 1950'de 'Küçük İsrail' kurulunca, bununla sınırlı kalmayacak, Siyonizm'in yeni amacı 'BÜYÜK İSRAİL' i kurmak olacaktı. Zaten, 1967 ve 1973 İsrail-Arap Harpleri bunun için yapıldı. Zaferi İsrail kazanınca, topraklarını Süveyş kanalına kadar kazandığı topraklarla da iki katına çıkardı. Bu da yeterli değildi. Theodor Herzl'in gösterdi hedef, 'Kapadokya dağları' na kadar uzanılarak 'Büyük İsrail' kurulmalıydı. Bunun için de Osmanlı gibi 'Türkiye zayıflatılmalı' ve giderek parçalanmalıydı.

Bu uğurda 1978'de CIA-MOSSAD ikilisi tarafından PKK'nın kurulması tam bir dönüm veya kırılma noktası oldu.2017'de İsrail Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Yair Golan, 'PKK biz hizmet ediyor' itirafında bulundu. (Yeni Şafak, 13 Eylül 2017) Anlaşılan, İsrail'i kurmak için Osmanlı'yı dağıtan Siyonist Yahudiler, bu sefer de 'BÜYÜK İSRAİL ' in önünde 'EN BÜYÜK ENGEL' olarak gördükleri Türkiye'yi de 'parçalayıp güçsüzleştirmek' suretiyle emellerine ulaşmak istiyorlar. Bu sefer zafer bizde kalacaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Mayıs 2021 Kudüs –Filistin olayları sebebiyle, 'Terör ve Soykırım Devleti' denilen İsrail'i durdurmak için dünya liderleri arasında en çok 'çırpınan' lider olması, herhalde adı gecen milli beka meselemizden kaynaklansa gerektir.