Siyasi körlük!

İktisatta “işletme körlüğü” diye bir deyim vardır; şirket çalışanları kendilerini rutine o kadar fazla kaptırırlar ki, değil bugünün, geleceğe dönük fırsat ve risklerin dahi farkına varamazlar.

Üstelik bu durum, sadece şirket çalışanlarında değil özellikle kendilerini günlük sorunların çözümüne odaklayan yönetici kadroda daha sık görülür.

Yıllardır aynı şirkette çalışmasına rağmen rutinin dışına çıkamayan yöneticilerin fark edemediği fırsat ya da riskleri, şirket dışından bakan bir kişi çok rahat görebilir…

Siyasi partilerde de aynı durum söz konusundur: Şirketlerdeki “işletme körlüğü” siyasi partilere “siyasi körlük” olarak yansır. Özellikle liderler ve yöneticiler, tüm mesailerini günü kurtarmak için harcayınca, ne toplumsal dönüşüm, ne de siyasi gelişmelerin farkına varabilirler.

Hele de partilerine yönelik eleştirilerden “bedava akıl” olarak yararlanmak yerine, kulakları tıkamayı seçtiklerinde, “siyasi körlük” giderek kronikleşir; tıpkı CHP’de olduğu gibi.

Bir düşünün hele; anayasa değişikliği referandumdan geçmiş, Türkiye başkanlık sistemine geçmiş, 2019 Kasım’ında yapılacak ilk başkanlık sistemi için gün sayılmaya başlanmış, iktidar olmak için artık en az yüzde 50 artı 1 almanın şart olduğu yeni bir sürece girilmiş…

Bunun farkında olan AK Parti, anayasa değişikliği temelinde adımlar atmaya başlamış; olağanüstü genel kurula gitmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeniden genel başkan seçmiş ve yönetim kadrolarını değiştirmiş…

MHP, yeni durumla birlikte sadece söylemde değil eylemde de değişikliğe yönelmiş; hem bünyesindeki parçalı yapıyı gidermek, hem de yeni döneme hazırlanmak adına İstanbul başta olmak üzere 40’ı aşkın ilde seçim yapmış, kan değişimine gitmiş ancak CHP’de hala tık yok…

Sanki Türkiye yeni bir sisteme geçmemiş, her şey eskisi gibi devam ediyormuş gibi CHP’nin ne eyleminde bir değişiklik var, ne de söyleminde!...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu’yu dinlerken, Allah Allah bunlar ne zaman akıllanacaklar, diye sordum kendi kendime…

Erdoğdu, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in açıkladığı raporu eleştirerek, “…Bu rapor kontrollü bir darbe girişiminin siyasi ayağını saklama ve günahsız kişi ve kurumlara iftira raporudur” diyor.

Yani anlaşılan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’cü darbe girişim için sarf ettiği “kontrollü darbe” tanımlaması, bir CHP politikasına dönüşmüş!..

Uçaklar Meclis dahil Ankara’nın dört bir yanına bomba yağdıracak, tanklar silah sıkacak, Türkiye 240 şehit, binlerce yaralı verecek ve sen buna “kontrollü darbe girişimi” diyeceksin?!.. Olan biteni gören, bizzat yaşayan, darbeyi önlemek için sokağa dökülen, kendini tankın önüne atan bu halk da sana inanacak ve yüzde 50 artı 1 oy verecek öyle mi?