“Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapamadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin” der  Paulo Coelho, ne kadar da güzel söylemiştir aslında…

'Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapamadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin' der Paulo Coelho, ne kadar da güzel söylemiştir aslında… Öyle bir cümledir ki onlarca ifade tek cümle içinde toplanmıştır adeta.

Zaman hızla akıp geçiyor, bizler bu zamanın içinde doğumla başlayıp ölümle sonlanan, bazılarımız için kısa bazılarımız için uzun bir ömrü yaşıyoruz. Hayata adım atıp, dünya ile tanıştığımız andan itibaren de başlıyoruz hayat mücadelesine. Bu mücadele ana kucağından ta ki son nefesimizi teslim edene kadar sürüp gidiyor.

Bu süreç değişmez bir kural; fakat bu süreç içerisinde her birimizin yaşadığı 'hayat hikayesi" bir diğerininkinden farklı yani her birimizin bir 'hayat filmi' var ve bu filmin baş rolünde biz varız. Filmin senaristi ve yönetmeni bizi yaratan Allah (c.c.), bizim oyunculuk kabiliyetimize bakıp, neyi başarıp neyi başaramayacağımıza, neyin üstesinden gelip neyin gelemeyeceğimize uygun olarak, nasıl mücadele verdiğimizi görüp, seçimlerimiz doğrultusunda senaryomuzu şekillendiriyor. Filmimizin de ömrümüz nihayete erene kadar çekimlerine devam ediliyor ve sonunda filmimiz ya mutlu sonla ya da mutsuz bir sonla bitiyor.

Kısaca tasvir etmeye çalıştığım bu hayat yolculuğumuzda, yazımın başında da belirttiğim gibi zaman hızla akıp geçmekte ve hızına bir türlü yetişilememektedir. Hızla akıp geçen zamanı mademki tutamıyoruz, mademki durduramıyoruz, mademki hızını yavaşlatamıyoruz, öyleyse nasıl verimli kullanırız, nasıl yönetebiliriz, nasıl faydalanırız bunu öğrenmek ve hayatımıza tatbik etmek zorundayız. Yoksa yaşantımız destan yerine bir masal olarak anlatılır. Ve hayatta da görüyoruz zaten, kimilerimiz değerli vakitlerini hunharca öldürüp zamanlarının katili, filmlerinin kötü adamı olurken; kimileri zamanını kıymetli bilip verimli şekilde kullanarak, zamanlarının kahramanı filmlerinin iyi adamları olabiliyorlar.

Biz kendimize şu soruyu sormalıyız hayatta bir şeyler başarmak istiyor muyuz istemiyor muyuz, filmimizin mutlu sonla bitmesini istiyor muyuz istemiyor muyuz? Yoksa tembellik yapıp keşkelerle mi hayat geçirmek istiyoruz? Elbette büyük çoğunluğumuzun cevabı mutlu ve huzurlu olmak istiyoruz olacaktır, tabi arada istemeyenler çıkabilir kişisel tercihidir saygı duyarız.

Peki, bunu nasıl başaracağız, hayallerimizi nasıl gerçekleştireceğiz, zamanı nasıl verimli kullanacağız?

Yapmamız gereken hep birlikte gaflet uykusundan uyanmamız olacaktır. Malum 'her gönülde bir aslan yatar', herkesin hayattan birçok beklentisi, istekleri, kavuşmayı dilediği hayalleri, başarmak istedikleri, mutlaka gönlünden geçirdiği zihninde tasarladığı güzel düşünceleri vardır. Yukarıda da bahsettiğim gibi kimileri mücadele eder bunu fiiliyata döker, gerçekleştirir; kimileri de tembellik yapar, vakit gelip geçer ve sonrasında sadece keşkelerle hayıflanır durur. Çünkü uykudadır ve uyandığında iş işten geçecektir. Hayallerine inanmalısın ve hayallerini gerçekleştirebileceğin yollardan gitmelisin ve bunu yaparken etrafını da bu hayale inandırmalı ve bu hayale dahil etmelisin.

İnsanız malum, bol bol hatalar, yanlış seçimler yapabiliriz, hayat boyu başımıza birçok olumsuz durum da gelebilir; bu hatalarımız, yanlış seçimlerimiz sonucunda zarar da görebiliriz. İşte bu olumsuz durumda ya pes edip daha kötü olacağız, hayatı kendimize zindan edeceğiz, hedeflerimizden vazgeçeceğiz ya da düştüğümüz yerden kalkıp tekrar mücadele edip hedeflerimize kavuşacağız.

İşte biz kalkıp mücadele etmeyi seçecek, bu uğurda çalışacağız. 'Asla pes etmeyeceğiz', sabırla azimle istediğimizi gerçekleştirmek, hayallerimize kavuşmak, hedeflerimize varmak için mücadele edeceğiz. Thomas Edison'un şu sözü ne kadar da güzel ifade eder bu durumu:' Hayatın en büyük hataları, başarıya ne kadar yaklaştıklarını bilmeyen insanların vazgeçmelerinden dolayı olur'

Yaptığımız en büyük hatalardan birisi de hep ertelemek. 'Ertelemek en kötü alışkanlıktır.' Her erteleme zamanın karşısında ezilmek ve yenilmektir aslında. Sonra sonra diyenler hezimete uğrarlar. Onun için asla hedeflerimizi ertelememeliyiz, zamana yem etmemeliyiz. Harekete geçmenin yollarını bir an önce bulmalıyız.

Unutmayalım;

Her gün yeniden kurulur dünya ve her sabah yeniden tazelenerek çıkar yeni yeni fırsatlar karşımıza… Bizler umudumuzu asla kaybetmeyelim. Hayat boyu keşke dememek, bir ömür boyu pişman olmamak için yakaladığımız ya da yakalayacağımız fırsatları ertelemeyelim, gittiğinde bir daha geri gelmeyecek olan zamanımızı verimli ve doğru kullanalım, kesinlikle boşa geçirmekten, hunharca israf etmekten uzaklaşalım.

'Gaflet Uykusundan Uyanmalıyız' ve o zaman göreceksin ki mutlu son senin olacak!

Değerli okurlarım,

Bu yazım vesilesiyle hepinizin Kurban Bayramı'nızı en içten en samimi en kalbi duygularımla kutlarım, büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperim. Bu bayram güzelliklere kapı aralasın, hayatlarımıza güzel fırsatları beraberinde getirsin. Allah'a emanet olun.

Sevgi ve Muhabbetle,