Şiiler Abbasi Devleti’ni nasıl yıktılar?

Son Abbasi Halifesi El-Müsta'sım Billah, babasının ölümü üzerine hilafet makamına getirildi. El-Musta’sim dindar, babası ve dedesi gibi sünnet inancına bağlı bir zattı. Ne var ki kararlılık, cesaret ve büyük davaların adamı olmak gibi babasında ve dedesinde bulunan meziyetler bakımından onlara benzememişti. Huyunda bir yumuşaklık vardı. Ve iradesi zayıftı. Bir rafizi olan veziri Mueyyiddin El-Alkami'ye güvenerek her şeyi ona bıraktı. Bu vezir; yanlış bir şekilde halifeyi yönlendiriyor ve onu doğru olmayan bir yolda yürütmeye çalışıyordu. Tatarların (yani Moğolların) Irak'a göz dikmelerine ve Bağdad'ı ele geçirmelerine işte bu vezir ön ayak oldu. Moğollardan ona bir haber sızdığı zaman bunu halifeden gizliyor, buna mukabil halifenin hal ve tavırlarını ülkenin içinde bulunduğu durumları gizlice Moğollara bildiriyordu. Devletine karşı kin ve hıyanetle dolu olan bu adam, Abbasi devletini ortadan kaldırmak ve Abbasi halifeleri yerine Hz. Ali'nin soyundan birini halife olarak devletin başına getirmek istiyordu.

Vezir El-Alkamî ile Tatarlar arasında gizlice elçiler gidip geliyorlardı. Halk ise başlarına ne çoraplar örüldüğünün farkında değildi. Halifeye gelince o da gafil ve her şeyden habersizdi.

Halife'nin babası El-Mustansır, devletini savunabilmek için vaktiyle askerin sayısını arttırmıştı. Bununla beraber Moğollarla da iyi geçinmeye çalışıyor ve işi idare ediyordu. Ancak bir saldırıları olduğunda onlara karşı koyuyor ve onları bozguna uğratıyordu. Fakat yerine oğlu El-Mustasım geçince (Şii veziri) El-Alkamî ona askerin sayısını azaltması tavsiyesinde bulundu. Bu kadar kalabalık bir sayıda asker beslemenin faydası olmadığını ileri sürdü. Halife de onun bu düşüncesine katıldı.

Vezir El-Alkami aynı zamanda halife El-Musta’sım’a Tatarlarla iyi geçinmesini ve onlara taviz vermesini nasihat etti. Tabii vezir bu arada Tatarlarla da gizlice temas kuruyor ve onları Irak'ı ele geçirmeleri için özendirmeye çalışıyordu. Ayrıca hedeflerine ulaştıktan sonra onlara yaptığı bu yardımların karşılığı olarak kendisine üst düzeyde bir mevki vermeleri ve ön planda olmasını temin etmeleri talebinde bulundu. Onlar da bu konuda kendisine söz vererek Bağdat üzerine yürümeye başladılar. Moğolların Bağdat’a saldırmaları sonucu Halife EI-Musta’sım Moğolların eliyle öldürüldü.

Halife El-Musta’sım yakışıklı bir simaya, güzel bir ahlaka ve sağlam bir inanca sahipti. Adalet ve ihsanda, ilim ve ibadet ehline değer vermede babası El-Mustansır'ı izliyordu. Merhum babası ve dedesi gibi Müslümanların çoğunun üzerinde bulundukları Sünni bir şahsiyetti. Ne var ki çok yumuşak huyluydu. Pek uyanık değildi. Servete ve mala da çok düşkündü. O, aynı zamanda bir hadis alimiydi. Hadis ulemasından Eş-Şerif Ed-Dimyatî, El-Musta'sım kanalıyla rivayet edilen kırk hadisi tahric etmişti. Ona hadis nakletme icazetnamesi verilmişti. O da, kendisinden hadis rivayet edebileceklerine dair bir guruba icazet vermiştir.

El-Mustasım'ın öldürülmesiyle Irak'ta Abbasi devleti de ortadan kalkmış oldu. El-Mustasım bu devletin son ve otuz yedinci halifesidir

KAYNAK

İbn-i Kesir, El-Bidaye tere, c. 13, s. 305-306, 361-376

Mahmud Şakir, Hz. Âdem'den Bugüne İslam Tarihi, Kahraman Yayınları: 5/391-393.