Başlığı “böylesi bir sigara düşmanlığı Ak Parti’ye iktidar kaybettirir, demedi demeyin!..” şeklinde okuyunuz...Dinimizde ve sosyal psikoloji esaslarında bir düstur var: “İfrat ve  tefrit kötüdür...” Yáni, aşırılığın her iki ucundan kaçınmak, her şeyi uç noktalarında değil, orta yolunda tutmak evlâdır...

Başlığı “böylesi bir sigara düşmanlığı Ak Parti’ye iktidar kaybettirir, demedi demeyin!..” şeklinde okuyunuz...

Dinimizde ve sosyal psikoloji esaslarında bir düstur var: “İfrat ve tefrit kötüdür...” Yáni, aşırılığın her iki ucundan kaçınmak, her şeyi uç noktalarında değil, orta yolunda tutmak evlâdır...

“Allah kimseye takat getiremeyeceği yükü yüklemez” (Bakara, 286) âyeti ve Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin” hadîs-i şerîf’leri bunun dinî delilleridir...

Sayın Cumhurbaşkanı sigara içmiyor ve sağlığa zararlı olduğunu söylüyor, sevdiği ya da karşılaştığı kimi kişilerin cebinden sigara paketini çekip, “sigarayı bırakma” sözü alıyor... Bunlar “güzel hareketler” ve kimsecikler de itiraz edemez...

Cumhurbaşkanı “kapalı mekânlarda sigara içmemeyi” de kanunlaştırdı ve bu sayede hem otobüs, uçak, tren, kahvehane, kafe benzeri yerlerde sigara içmeyenlerin tacizine mani olundu hem de bir bilinç gelişti ve evinde sigara içenler de bu gaddarlıklarını terketmeye, balkonlarında yahut bahçelerinde içmeye başladılar...

Bir “güzel hareket” daha kaydedildi hanesine. Lâkin... Cumhurbaşkanımız, dünya lideri Erdoğan işi ifrat noktasına kadar götürüp insanların kendi mülkü özel otolarında dahi sigara içmesini cezalandırmaya kalkınca bam telini kopardı!..

CHP’lilerin değil, (normal yurdum insanı oldukları için) Ak Partililerin büyük çoğunluğunun sigara tiryakisi olduğu bir yana, insan hakları açısından da sakat... Kimsenin özel mülkünde (konu komşusuna zarar vermeyecek şekilde) ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez çünkü...

Bununla ilgili Hz. Ömer’in (r.a) başından geçen bir hadise rivâyet edilir: Halifeliği esnasında Hz. Ömer (r.a) gece âsâyiş kontrolü için dolaşırken bir haneden çalgı sesi, sarhoş nidası duyar ve o hiddetle kapıya yönelmeden evin duvarını aşıp içeri dalar...

İçeride bir adam, yanında kadın ve şarap kabı âlem yapmakta... Pür hiddet adama bağırır:

“- Ey Allah’ın düşmanı! Sen böyle günah işleyeceksin de Allah seni örtecek mi sandın?” dedi. Adam toparlandı, mahçup bir eda ile,

Ey mü’minlerin emiri, haklısın ben günah işledim fakat ben bir, sen üç günah işlemiş oldun: 1) Allah “Lâ tecessesû” (İnsanların gizli hallerini araştırmayınız) buyuruyor (Hucurât, 59/12), sen benim gizli durumumu araştırdın... 2) Allah “Ve’tü’l-büyûte min ebvâbihâ: (Evlere kapılarından giriniz) (Bakara, 2/189) buyuruyor, sen duvardan aşıp evime girdin... 3) Allah “başka bir eve girmek istediğiniz zaman izin isteyip selâm vermeden girmeyiniz” buyuruyor, sen izinsiz girdin” (Nur, 24/27) dedi.

Hz. Ömer (r.a.) büyük bir zat tabi... Suçunu anladı ve adamdan af diledi. Adam da onu affetti ve karşılığında da Hz. Ömer (r.a) onu bıraktı. (Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, c.VII, s.208)

Muhterem cumhurbaşkanımıza min gayr’i haddin kıssadan hisse kabilinden bir çift sözüm var:

Efendim sigaranın yüz zararı varsa (ki yüze yakın faydasını da saymıştır hem tıp hem fıkıh ehli) zátıâlilerinin bu ifrat uygulama ile bin zarar yazılır hanesine... Hem insanlara, hem kendine, hem iktidarına...

Yoksa sayın Cumhurbaşkanı, İstanbul BBB kaybedilikten ve partisinden istifalar başlayıp iki yeni yavru Ak Parti kurma teşebbüsleri sonrası moralman çöktü de o kızgınlıkla mı böyle davranıyor?

Sanmıyorum kişiliği asla öylesi zayıf değil çünkü.. Lâkin bu tavır bir dünya liderine yakışmaz ve yeniden yükselmeye başlayan Ak Parti trendini tam tersine çevirdi! Bizden uyarması..