Ömrünün sonlarına doğru, talebelerinin büyüklerinden birine; "Ezher Câmiinde ders vermekle meşgûl bulunan kardeşim Mûsâ Desûkî'ye git. Selâmımı söyle ve zâhirinden önce bâtınını, kalbini temizlesin.

Ömrünün sonlarına doğru, talebelerinin büyüklerinden birine; "Ezher Camiinde ders vermekle meşgûl bulunan kardeşim Mûsa Desûkî'ye git. Selamımı söyle ve zahirinden önce batınını, kalbini temizlesin. Gurur, kibir, hased, ucb gibi bütün kötü huylardan kalbini muhafaza etsin." buyurdu. Talebe derhal yola çıkıp, hocasının emrini kardeşine ulaştırdı. Kardeşi o anda ders veriyordu. Dersini yarıda bırakıp, süratle İbrahim Desûkî hazretlerine gitti. Fakat ağabeyinin, seccade üzerinde Allahü tealanın rahmetine kavuştuğunu gördü. Seyyid İbrahim Burhaneddîn hazretleri, kıymetli eserler yazmıştır. Bunların en meşhuru El-Hakāik adlı kitabıdır.

Sevdiklerine kalp temizliğinin önemini anlatırdı. Bu hususta; "Allahü teala, kullarının kalbine nazar eder. O halde ey insanlar! Kalplerinizi çok temiz tutunuz! Onu cilalandırınız! Güzel ve parlak ediniz! Orada yalnız ihlas ve doğruluk bulunsun!" buyururdu. Talebesi olmak isteyen birine; "Ey oğlum, tövbe etmek istersen, bu hususta laubali olma. Tövbeyi oyuncak sanma, yalnız dil ile "Tövbe ettim ya Rabbî!" demek yetmez, hem dil ile tövbe etmeli, hem de haramları ve yasak olan şeyleri yapmamalıdır. Tövbe nasıl olur bilir misin? Kulun, kalbini Allah'tan başka bir şey ile meşgûl etmemesi, tövbe etmesi ile olur. Bu hasıl olursa, tövbe makbuldür." buyurdu.

"Ey talebelerim! Bizim yolumuzun esası, zarûrî olan ile yetinmektir. Sonsuz saadeti arzu ediyorsanız, Allahü tealadan başkasına muhtac olmamayı beğeniniz.

Yine talebelerine; "Hak teala neyi emir buyurmuşsa onu işlemenizi, neden nehy etmişse yasak etmişse ondan kaçınmanızı istiyorum."

"İlim, kulluğun gerçek manasını anlamak ve Hakk'a tam kulluk etmek içindir."

"Gıybet; yalancıların meyvesi, fasıkların ziyafeti, kadınların sakızıdır." buyurdu.

Kendisine Allahü tealanın sevdiği kimselerden soruldukta; "Cenab-ı Hak şu kimseleri sever: İffetli ve kalbi temiz olanı, elini fenalıktan men edeni, dilini gıybetten ve lüzumsuz sözden koruyanı, edep yerine sahib olanı, iyilik, ikram ve ihsana koşanı, daima Allahü tealayı hatırlayanı, affetmeyi seveni." buyurdu.

Hoca hakkı soruldukta; "Talebe, hocasından müsaade almadan konuşmamalıdır. Eğer hocası orada hazır değilse, manevî olarak ondan izin istemelidir. Zîra her bakımdan rehberi olan hocası, talebesinin bu gibi şeylere riayet ettiğini gördüğünde onu çok sever, kısa zamanda hedefe ulaştırır." buyurdu.

Bir talebesi kendisinden nasîhat istedi. O zaman; "Uygun olmayan yerlere gitmekten çok sakın, oralara girip çıkanlara da dikkat et. Müslüman kardeşinden yersiz bir şey görürsen, ona iyi muamele etmeye gayret et, iyi geçin. Onun durumuna düşmekten pek sakın. Senin en iyi, en yakın dostun; özü, sözü doğru olandır. O böyle kaldığı müddetçe, onu koru." buyurdu.

"Allahü tealaya muhabbet edip, muhabbete vesile olursan, yerdekiler ve göktekiler de sana muhabbet eder. Allahü tealaya itaat et ki, yerdekiler ve göktekiler de sana muhabbet etsin. Allahü tealaya itaat et ki, insanlar ve cinler de sana itaat etsin. Cenab-ı Hakk'a muhabbet ve itaat edene, Allahü teala ikramlarda, ihsanlarda bulunur. Denizler onun için donup, sular ona yol olur. Hava emrine amade olur." buyurdu.