Seni de vururlar bir gün ey acı!

Ferman Karaçam’ın o muhteşem şiirin şu mısraları, getirdiği bunca acıya rağmen, Washington’dan ayarlı terörün sonun yakın olduğunu, artık ölüme yaklaştığını göstermesi açısından umut aşılıyor yüreğimize.

Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı

Gül açan yüzlerimizde

Göğeriyor rengin senin de

Evet, şakaklarına kar yağıyor küresel hegemonyanın, pili bitiyor, tükeniyor ve tıpkı batan büyü bir geminin etrafına büyük ve yıkıcı dalgalar salması gibi, sarsıntıları kıyılarımıza vuruyor.

Evet, bizim yüzlerimizde güller açtıkça geleceğe dair, onların rengi soluyor, çürüyor ve çürüyen her şeyin etrafına saldığı kokular gibi, rüzgarla taşınan pis kokuları burunlarımızı sızlatıyor.

Acıyı şerbet edip içen, sindirip güç kazanan, kin kazanan, diş bileyen, enerjisini milli birlik merkezinde toplayan ve doğru hedefe yönlendiren bir toplumun doğumuna yarıyor yaptıklarınız.

Bu coğrafyada artık hiçbir şey eskisi gibi yaşanmıyor, hiçbir acı karşılıksız kalmıyor, hiçbir intikam uzun süre beklemiyor, bize kalkan hiçbir el karşılığında sıkılmış yumrukları hesaba katmadan inemiyor ensemize.

Bu coğrafya artık suni sınırların aldatıcı bölünmüşlüğünden kurtuluyor. Halep’in Hatay’dan, Musul’un Urfa’dan, Bağdat’ın İstanbul’dan bir farkı yok zihinlerimizde. Biz bulut olmaya niyetlenmişiz ey acı, yağdırdığın melanetten mazlumları koruyup, o münbit topraklara yeniden can vermek için.

Artık,

ve ne bağdat'tan ne şam'dan ne mekke'den ne diyarıbekir'den ne istanbul'dan ne buhara'dan bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi duymuyor diye kahrolduğumuz günler geride kalıyor.

Bizi sindirmek, bölmek, ayrıştırmak, birbirimizden uzaklaştırmak adına yaptığınız her girişim, daha kenetlenmiş, daha bilinçli, daha imanlı bir coğrafyanın inşasından başka bir sonuç doğurmuyor. Korkan, sinen bir coğrafya yok artık karşılarında. Farkındalığı yüksek, olayları doğru analiz edebilen, doğru sonuçlara ulaşabilen ve mümkün olduğunca kaosu dışlayan, Amerikancı, Avrupacı, küreselci değil, tamamen yerel bir güç doğuruyor art arda indirmeye çalıştığınız darbeler.

Artık biliyoruz

istanbul'un bağdat'ın Diyarıbekir'in mekke'nin buhara'nın birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü

Şunu da bilin ki analar artık yeni fatihlere gebe bu coğrafyada ve bu coğrafya, yeni bir Osmanlı’ya…